', ' öğrenmeye hoşgeldiniz: urartu medeniyeti kültür ve uygarlık

17 Ekim 2007 Çarşamba

urartu medeniyeti kültür ve uygarlık

Tarihinin klâsik dönemlerindeki, altın çağındaki Urartu Halkı, soy ve kültür kökeni yönünden yarım binyıl öncesinin Hurri’lerine geniş ölçüde bağlantılı bulunduğu halde, artık aradan geçen yüzyılların etkileşim, süreci içinde kendine özgü güçlü bir kültür oluşturmuştur. Örneğin, Urartu Halkının baş tanrısı, Hurrilerin Teşub’u değildi. Teşub da saygın bir tanrı olmakla birlikte, baş tanrı olarak, Urartu’ lara özgü bir tanrı, Haldi idi.[40] Urartu Devletinin kültürünü incelerken Dini, sanatı, yazısı, ekonomisini de ayrı başlıklar altında değinmemiz gerekir. Çünkü bunlar kültürü oluşturan parçalardır.




GENEL ÖZELLİKLER : Kent ve kale inşa etmede yetenekli, çok iyi taş ustası idiler.

Demir silahlar ve savaş aletleri üreten savaşçı bir toplumdu.

Doğu Anadolu'da sulama amaçlı ilk göletleri kurdular, kanallar ve karayolu sistemleri geliştirdiler. Örneğin, günümüzde de Van Ovasını sulamaya devam eden 50 km uzunluğundaki Şamram kanalı kral Minua tarafından yaptırılmıştır.

Bölgedeki zengin gümüş, bakır ve demir yataklarını işlettiler, madencilik çok gelişti.

Bazıları dinsel motiflerle süslü, kendilerine özgü kemerler, miğferler, at koşum takımları, situlalar ve kazanlar ürettiler.

Fildişi oymacılığı ve mühürcülük gelişmişti.



YAZI : Urartular çiviyazısını kullanıyorlardı. Bu nedenle Urartu Dilini okumak ve ele geçen Asur-Urartu dilinde yazılmış çifte dilli iki yazıt ile de bu dili çözmek mümkün olmuştur. Resmi veya ticari muhabereler pişmiş topraktan levhalar üzerine yazılmış metinlerle yapılıyordu. Ayrıca Urartuların, papirüs, deri, ve tahta üzerine yazmışlardır. Çivi yazısı yanında Hitit hiyerogliflerine çok benzeyen fakat onlardan ayrı olan bir “resimli yazı”ları vardı. Urartuların en önemli kitabeleri taş levhalar üzerinde bina bloklarında veya kayalar üzerindedir. Bunlarda savaşlarda, savaşlardan, inşa edilen saraylardan, tapınaklardan, su kanallarından ve dini konulardan bahsedilmektedir.



DİL : Urartular, eklemeli dil yapıları ortak özellikler gösteren Hurriler ile aynı kökenden gelmekteydiler. Urartuca, günümüzdeki Doğu Kafkas dil ailesinden Çeçence ve İnguşça ile benzerlikler göstermektedir.

Urartuca, Krallığın tarih sahnesinden kalkmasından sonra aynı coğrafyada konuşulmaya başlanan Hint-Avrupa dil grubuna ait Ermenice ve onu izleyen Kürtçe'den farklı yapıdadır ve aralarında akrabalık söz konusu değildir.



DİN : Urartu Devleti feodal bir devletti ve şehirler merkezden gelen memurlarla yönetilirdi. Yönetim böyle olmakla birlikte merkesi din de büyük önem taşımakta devlete dini bir karakter vermekteydi.

Urartuların dinleri ve inançları hakkında bilgimiz oldukça sınırlıdır. Çivi yazısı belgelerin içinden derlenebilenler ve kabartma resimlerden öğrenilenler ile sınırlı bir resim oluşturulabilir. Örneğin Uratular’da büyü ve diğer benzer inanaçlar hakkında bilgimiz yoktur.

Urartular’ın en önemli tanrısı Haldi’dir. Haldi savaşa çıkan kralı kutsayan savaş tanrısı idi. Köken olarak bu tanrının, ilk Urartu Devleti oluşurken en güçlü olan boyun tanrısı olduğu düşünülmektedir.

Kralalr savaşı kazanmak için haldi’ye yakarır, kazanırlarsa da diktikleri yazıtlarda ilk Haldi’nin adını anarlardı. Yapılan binaların çoğu Haldi adına yapılırdı.

Haldi’nin karısı ise Arubani idi. Ancak Arubani bir ana tanrıça kadar önemli değildi.

Panteonda Haldi’den sonra gelen tanrı fırtına tanrısı olan Teişeba idi. Bunun Hurri-Hitit tanrısı Teşup ile bir olduğu düşünülmektedir. Urartu sanatında boğa üzerinde gösterilmiştir. Karısı Huba ise Hepat’ın karşılığı olarak düşünülmektedir.

Üçüncü sırada ise Güneş Tanrısı Şivini vardır. Bu tanır da Asur Güneş tanrısı Şamaş ve Hurri tanrısı Şimigi ile aynı tanrı olarak kabul edilir.

Buradan görüldüğü gibi Urartu panteonu en önemli tanrılar itibarı ile, başta Hurri olmak üzere yabancı kavimlerin etkisindedir. Devlet dini yaratma çabalarının yanında her kavme de dini özgürlük verilerek birlik korunmuştur.

Hurri tanrı listelerinde seksen civarında tanrı ve tanrıça ismi tespit edilmiştir. Bunlar arasında yabancı tanrı/tanrıçalar olduğu gibi doğa olaylarını temsile den tanrı/tanrıçalar da vardır. Yurt ve toprak tanrısı Ebani, deniz ve sular tanrısı Suinina, tepeler ve dağlar tanrısı Arni gibi.

Kurban törenleri Urartular tarafından sık uygulanırdı. Hatta hangi tanrıya nasıl ve ne kadar kurban verileceğine dair yazılar da vardır. Bunların dışında çeşitli fırsatlarda , kuraklık, kıtlık,savaş gibi olaylarda kurbanlar sunulmuştur. Urartu tanrı kültlerinde tapınaklar önem kazanmışlardır.

Tapınaklar içinde tanrı figürünün bulunduğu bir oda, avlu ve yan odalardan oluşmaktaydı. Çoğu tapınak birbirine benzemektedir.

Ayrıca Urartular tapınakların duvarlarını da çeşitli levhaklarla süslüyorlardı. Tapınakların içinde, avluda üç ayaklı kazanlar ve tanrı armağanlarının konulduğu masalar, altarlar da bulunuyordu.

Urartular için açık hava tapınakları da önemliydi. Tuşpa (Van Kalesi) ve Altıntepe’de bulunan açık hava tapınakları bunlara en iyi örneklerdir.

Tuşpa’daki açık hava tapınağında kayalara oyulmuş nişler içinde II.Sarduri’nin askeri eylemlerini anlata iki çivi yazılı stel vardı. Bu tür stellere de tapınıldığı düşünülmektedir.

Altıntepe’deki açık hava tapınağı ise ölü kültü ile alakalı bir steller sahasıdır.

Tapınaklar aynı zamanda ekonomik merkezler de olmuşlar ve tanrı adına hayvan beslenmiş, ekin ekilmiştir.



ÖLÜ GÖMME : Urartu'da yakarak veya yakmadan gömü yapılmaktaydı. Yönetici kesim ve olasılıkla aileleri büyük kale ve merkezlerin yakınındaki çok odalı kaya mezarlarına birlikte, diğerleri ise olasılıkla sosyal statülerine göre toprak altına inşa edilen oda mezarlara, basit toprak mezarlara veya yakılarak urne adı verilen küplere gömülmekteydiler. Merkezde Van Kalesi, batıda Palu, Mazgirt, Altıntepe'de, kuzeyde Aras Nehri'nin güney bölgesinde, doğuda Sangar (İran'da Bastam'ın kuzeyi) gibi önemli merkezlerin yakınında çok odalı kaya mezarları bulunmaktadır. Dilkaya, Karagündüz ve Yoncatepe'de ise soyulmadan günümüze ulaşmış, içinde birden çok gömü bulunan yeraltı oda mezarları incelenmiştir.



DOĞA KÜLTÜ : Daha önce de belirttiğimiz gibi , Urartular doğa olaylarına, doğal varlıklara büyük önem vermişler hatta tanrılaştırmışlardır.

Bunun dışında urartuların su kaynaklarını, mağaraları, dağları, büyük ağaçları ve kayalıkları kutsal saydıklarını biliyoruz.

Su kanaklarına yapılan balık figürleri, mağaralara yapılan resimler, hayat ağacı fgürleri ve kaya resimleri bu doğal varlıkların kutsallığını göstermektedir. Özellikle kayalara oyulan kapı figüleri de ilginçtir. Buralarda kurban listeleri olması bu kapıların tanrılar ile aakalı olduğunu düşündürtmektedir.

Urartularda ayrıca hayvan tanrılar, yarı hayvan yarı insan canlılar da resimlenmiştir. Özellikle boğa figürleri önemlidir.



SANAT : Urartuların, özellikle mimarlık yapıtları bakımından, kendi çağlarına göre çok ileri bir uygarlık düzeyleri vardı. 80 km. uzaklıktan Van kentine su getiren, bugünkü adıyla, Şamram Kanalı, Kral Menua döneminden (M.Ö.810-780) kalma bir Urartu yapıtıdır. Budan başka birçok kaleler, kentler ve sulama tesisleri yapmışlardır. Urartu Halkı, dokumacılık ve maden işlemeciliğinde de çok ileriydi. Urartular’ a ait dünyanın en eski karayolu Fırat ırmağının doğu yakasında, Elazığ ile Bingöl illeri arasında bulunmuştur.



EKONOMİ : Urartuların ekonomisinin temeli; tarım ve hayvancılığa dayanırdı. Azda olsa zanaatkârlıkta (maden işlemeciliği) vardı.

Urartular sulama tesisleri ile topraklarının verimini artırırlardı. Bugün mevcut olan bazı küçük göllerin (Keşiş Göl ve Gökçe Göl) Urartular tarafından suni olarak meydana getirilmiştir. Urartu Ülkesinde hayvancılıkta büyük rol oynamakta idi. At yetiştirmede büyük başarılar olmuştur. Büyükbaş hayvan ve koyun yetiştirmişlerdir. Ayrıca dokuma sanatında ve maden işlemeciliğinde, çağdaşı ülkelere göre çok ileri seviyede idiler.



SİYASAL VE KÜLTÜREL İLİŞKİLER : Urartu tarihinin önemli bir bölümü güneydeki büyük düşman Assur ile mücadeleye odaklanmıştır. Ayrıca Minua döneminden itibaren kuzeyde yerel Diauehi Krallığı ve mahalli beyliklerle, güneybatıda ise Geç Hitit krallıklarından Hate (Malatya çevresi); I. Argişti döneminde Hate (kralı Hilaruada) ve Tabal (Tuate'nin ülkesi); II. Sarduri Melitia ve Qumaha (kralı Kuştaşpili, Adıyaman bölgesinde) ; II. Rusa ise Hate, Halitu ve Muşki üzerine sefer yapmışlardır. Assur yazıtlarına göre Urartular daha güneydeki Gurgumlu (Maraş) Tarhulara ve Arpadlı Mati'ilu ile de bağlantı kurmuşlardır. Urartuların doğuda Mana ve Parsua (İran'da) ile kuzeyden gelen İskit ve Kimmerlerle de ilişkileri olduğu bilinmektedir. Ancak bir kara devleti olan Urartu, önceden düşünüldüğünün aksine hiçbir zaman, Karadeniz'e ve Akdeniz'e ulaşamamış veya doğrudan ilişki kuramamıştır. Urartu Krallığı'nda çivi yazısı, yıllık sefer yapma, ölçü sistemi, krali ünvanlar, stel dikme, savaş taktikleri, nüfus nakilleri, resim, süsleme ve kabartma sanatı gibi uygulamalar, Assur etkili olarak gelişmiş; mimari, sorguçlu miğferler, kazanlardaki siren eklentileri, hiyeroglif yazısı, yakarak gömme, fildişi sanatı gibi dallar ise Kuzey Suriye'den etkiler almıştır.



ÇANAK ÇÖMLEK : Devletin kuruluşu ile birlikte ortaya çıkmış gözüken parlak kırmızı astarlı çanak çömlek grubu yönetim merkezi ve önemli Urartu kalelerinde bulunmaktadır. Halkın ürettiği geleneksel mallar da kullanılmaya devam etmiştir.

0 yorum: