', ' öğrenmeye hoşgeldiniz: türklerin ilk yurdu

17 Ekim 2007 Çarşamba

türklerin ilk yurdu

Türklerin ilk yurdu

Türklerin ilk ve anayurdu Orta Asya’dır . Orta Asya’nın sınırları şöyledir :

Doğuda Kingan ( Kadırgan ) Dağları ,

Güneyde Hindikuş , Karanlık dağları

Batıda Hazar Gölü ,

Kuzeyde Sibirya ovaları ile çevrili toprak parçasıdır .

Türklerin burada yaşayışları

Türklerin Orta Asya‘daki yaşayışlarının , bulundukları yerin iklimi, bitki örtüsü ve yeryüzü şekilleri belirlemişti . Bu nedenle Türkler , ana yurtta , tarım ticaret ve daha çok hayvancılıkla geçinirlerdi .

Türklerin Yerleştikleri Bölgeler

Orta Asya ‘da yaşayan Türkler çeşitli nedenlerle ana yurtlarından göç ettiler . Tarihte buna Büyük Göçler diyoruz .

Göçlerin en büyük nedeni ekonomik nedenlerdir . Yurtlarında iklim değişikliği sonucu oluşan kuraklık , toprakları verimsizleştirdi . Ortaya çıkan geçim sıkıntısı ve artan nüfusa toprakların yetmemesi göçe neden olmuştur .

Göçlerin nedenlerini ;

İklim koşulları ve ekonmik güçlükler ile ,

Türk boyları arasındaki mücadeleler ve dış baskılar şeklinde özetleyebiliriz .

Atın evcilleştirilmiş olması , araba ve tekerleğin bilinmesi göçleri kolaylaştırmıştır . Göç eden Türklerin bir kısmı Maveraünnehir'e ( Seyhun – Ceyhun arası ) bir kısmı Ural dağları ile Volga ( İtil ) ırmağı boylarına gittiler . Diğer bir kısmı ise Altay dağları taraflarına , başkalarıda Çin’de Kansu bölgesine , Güneye gidenler ise Hindistan’a yerleştiler .

Göçler uygarlıkların yayılmasına yeni kültürlerin doğmasına neden oldu . Göç etmeyen Türk boyları yurtta kaldılar , burada devletler kurdular . Türklerin büyük göçlerden sonra kurdukları ilk Türk devleti Asya Hun ( Büyük Hun ) Devleti‘dir.

Kavimler Göçü

Asya Hun Devleti’nin yıkılmasından sonra Hunlar dağıldı . Hunlar’ın bir bölümü Balkaş gölü ile Aral gölü arasındaki topraklarda yaşamaya devam etti. Bir süre sonra buradaki Hunlar diğer Türk boylarının da onlara katılmasıyla yeniden güçlendi . Balamir zamanında Türkler Hazar Gölünün Kuzeyinden batıya doğru ilerlemeye başladılar . Avrupa’da bütün kavimler birbirine baskı yaparak yer değiştirdiler .

Avrupa’nın siyasi haritasının değişmesine neden olan ve toplumları etkileyen bu olaya tarihte Kavimler Göçü denir ( 375 ). Kavimler göçü sonunda :

Roma İmparatorluğu Batı ve doğu Roma olmak üzere ikye ayrıldı

Daha sonra Batı Roma yıkıldı

Çok önemli değişikliklerin olmasına sebep olan kavimler göçü (375 ) ile İlk çağ sona erdi

Bu göçlerin sonunda Tuna nehri boylarına kadar gelen Hunlar burada Avrupa Hun Devleti’ ni ( Batı Hun Devleti ) kurdular .

Avrupa Hun Devleti

Avrupa Hun Devleti , Ural dağlarından Tuna nehrine kadar uzanan Orta ve Doğu Avrupa topraklarında kuruldu . Devletin en ünlü hükümdarı Atilla ‘dır . Atilla önce Doğu Roma İmparatorluğu üzerine seferler yaptı daha sonra Batı Roma İmparatorluğu üzerine de seferler yaptı . Devlet bir süre sonra yıkıldı .

Göktürk Devleti , Türk tarihinde ulus adımız olan Türk adı ile kurulan ilk devlettir . 552 yılında kurulan ve bağımsız olan bu devletin kurucusu ve ilk hükümdarı Bumin Kağan'dır .Devletin merkezi Ötüken’dir . Bumin Kağan Orta Asya’daki bütün Türk boylarını egemenliği altında topladı . Kardeşi İstemi‘yi Batı ülkelerine "yabgu" olarak atadı .

Bumin kağan ölünce yerine oğlu Murat Kağan Hükümdar oldu . Murat kağan, devleti İstemi Yabgu ile birlikte yönetti . Bu dönemde İpek Yolu , Türklerin denetimine girdi . Türkler, Çin’e üstünlüklerinin kabul ettirdiler . Devlet 582 yılında önce Doğu Göktürk Devleti ve Batı Göktürk Devleti olmak üzere ikiye ayrıldı . Ayrılıştan bir süre önce Doğu Göktürk Devleti 630 yılında çin egemenliğine girdi . Daha sonra 658 yılında Batı Göktürk Devleti de Çin egemenliğine girdi .

Çin egemenliğinde yaşamak istemeyen Türkler her fırsatta isyan ettiler . Bağımsızlığa alışkın olan Türkler sonunda Kutluk adındaki bir kahraman yönetiminde bağımsızlıklarını kazandılar ( 682 ) . Kutluk kağan , Ötüken’e sahip olarak 2. Göktürk Devletini kurdu. Bu devlete kurucusundan dolayı Kutluk Devleti de denir .

Kutluk kağan Çinlilere karşı başarılar kazanarak devletin topraklarını genişletti. Onun en önemli yardımcısı değerli devlet adamı vezir Tonyukuk idi . Kutluk Kağan Devletinin en parlak dönemi Bilge Kağan zamanıdır . Bilge Kağan , devlet başkanı kardeşi Kültigin ise ordu komutanı idi . Yaşlı ve tecrübeli Tonyukuk da vezir görevi ile Bilge Kağan’nın yanında yer aldılar , Göktürk devletine en parlak dönemini yaşattılar. Önce Tonyukuk sonra Kültigin‘nin ölümü üzerine yalnız kaldı Bilge Kağan‘ın da ölümü üzerine devlet zayıfladı ( 734 ) Uygur Basmil ve Karluklar ayaklandılar , Kutluk Devleti’ni yıktılar ( 744 )

Uygur Türkleri

Uygurlar önceleri Hunların , daha sonra da sıra ile Avarların , Göktürklerin egemenliğinde yaşadılar. Daha sonra Karluklar ve Basmiller ile birleşip 2. Göktürk Devletine son verdiler . Kutluk Bilge Kül , Karabalgasun merkez olmak üzere Uygur Devletini kurdular ( 744 ) . Uygur egemenliği Yüzyıl kadar sürdü . Uygur‘lar önceleri Kırgızların saldırılarına uğradılar , ülkede iç karışıklıklar çıktı 13. yy başlarında Moğolların egemenliği altına girdiler. Bundan sonra siyasi varlıkları sona erdi .

 KAVİMLER GÖÇÜ(375):
   Çiçi'ye bağlı Batı Hunları Çin'in ve Doğu Hunları'nın baskısıyla Aral Gölü civarına göç etmişlerdi.
Burada 200 sene hayatlarını sürdüren Batı Hunlarının nüfusları arttı.  Toprakları yetersiz kalmaya
başladı. Ve başka Türk Boylarının katılmasıyla güçlendiler.  MS. 374 yılında VOLGA (İTİL) nehrini aşarak
Batı'ya (Avrupa'ya) doğru ilerlemeye başladılar. Türklerin bu ilerlemeleri karşısında önlerinde bulunan
Vizigot, Ostrogot, Vandal, Sakson, Frank, Germen gibi bir çok kavim hareketlenerek Türklerden kaçmaya
başladılar.
   Böylece Batı Hun Türklerinin, sebep olduğu bu olaya tarihte KAVİMLER GÖÇÜ adı verilir.(375)
 
                              
 
 
             
 
KAVİMLER GÖÇÜNÜN SONUÇLARI:
 
  1)- Roma İmparatorluğu; Doğu ve Batı Roma İmparatorluğu olmak üzere ikiye ayrıldı.(395). Batı Roma
        İmparatorluğu 476 yılında bu Germen kavimleri tarafından yıkıldı.
  2)- Avrupa'nın ETNİK yapısı değişti. (Germen kavimlerinin Avrupa'daki yerli kavimlerle karışması
        sonucu yeni milletler ortaya çıktı.)
 
 
 3)- Türkler Avrupa'da BATI HUN DEVLETİ'ni(AVRUPA HUN) kurdular.
  4)- İngiltere, Fransa gibi Avrupa devletlerinin temeli atıldı.
  5)- Avrupa'da FEODALİTE (DEREBEYLİK) rejimi ortaya çıktı.
  6)- İlk çağ kapandı, Ortaçağ başladı.

İkinci Kavimler Göçü ve Hun Başbuğu Uldız

Batıda Hun baskısı, 400 yılına doğru, başbuğ Uldız (Grek ve Latin kaynaklarında: Huldin, Uldin, daha çok Uldiz) kumandasında iyice hissedildi. Balamir’in oğlu veya torunu olduğu sanılan Uldız, Attilla’nın son yıllarına kadar takip edilecek olan Hun dış siyasetinin esaslarını tespit etmiş ki, buna göre, Doğu Roma, yani Bizans daima baskı altında tutulacak, Batı Roma ile iyi münasebetler devam ettirilecekti.

Çünkü, Bizans’ın Hun nüfuzuna alınması ilk hedefi teşkil ediyor, buna karşılık, Batı Roma topraklarına tecavüz ederek huzursuzluk çıkaran “barbar” kavimler aynı zamanda Hunlar’ın da düşmanları oldukları için, Batı Roma ile müşterek hareket gerekiyordu. Nitekim Uldız’ın Tuna’da görünmesi ile Kavimler Göçü’nün 2. büyük dalgası başlamış, Asding Vandalları, 401’de Batı Roma eyaletlerine girmişler, Hunlar’dan kaçan Vizigotlar da İtalya’da görülmüşlerdi. Lombardia üzerinden Galya’ya uzanan Alarik’in idaresindeki bu Got tehlikesi Romalı ünlü kumandan Stilikho tarafından güçlükle önlendi (Nisan 402). Fakat daha korkunç bir barbar belirdi ki, bu da Hun korkusu ile yerlerini terk etmiş olan Vandallar’ı, Sueb’leri, Kuad’ları, Burgond’ları, Sakson’ları, Alaman’ları vb. kendi demir yumruğu altında birleştirmiş olan Roma üzerine atılan Radagais idi. İtalya’da müthiş tahribat yaparak, Roma’yı yeryüzünden kaldıracağını ilan ediyordu. Stilikho’nun bile Pavia savaşında durdurmağa muvaffak olamadığı bu barbar şef, ancak Türkler karşısında mağlup oldu. Büyük Faesulae (=Fiesole, Floransa’nın güneyinde) muharebesinde bizzat Uldız’ın kumanda ettiği Romalı kuvvetlerle takviyeli Hun ordusu tarafından mağlup edilen Radagais yakalandı ve idam edildi (Ağustos 406). Bu zaferi ile Uldız Roma gibi büyük bir medeniyet merkezini kurtarmış oldu Aynı zamanda Hun kudretinden bir kere daha ürken Vandal, Alan, Sueb, Sarmat, Kelt vb. kütlelerini Ren nehri ötesine, Galya’ya gitmeğe zorlamakla, Hunlar’ın batı istikametindeki yolları üzerindeki engelleri kaldırmış, buralarda Hun kuvvetlerinin serbest hareketlerine imkan hazırlamıştır.

Bizans Üzerinde Hun Baskısı ve Uldız’ın Tarihi Sözü

Sınırları Asya’da Balkaş gölü yakınlarına kadar uzandığı tahmin edilen Hun İmparatorluğu’nun “batı kanadı” hükümdarı olduğu sanılan Uldız, 404-405 yıllarında ve bilhassa 409 yılında Tuna’yı geçerek Bizans’a Hun tehdidinin eksilmediğini göstermiş ve Grek kaynaklarına göre kendisi ile barış müzakereleri için gönderilen Trakya umumi valisi’ne “Güneşin battığı yere kadar her yeri zapt edebilirim” diyerek meydan okumuştu. Uldız’ın ölümü (410 sıraları)’ndan sonra Hun İmparatorluğu’nun başında Karaton bulunuyordu.

Bunun hakkında bilgimiz sadece, 412 yılında Bizans elçisi Olympiodoros’un onun yanına gitmiş olduğudur. Karaton daha çok doğu işleri ile uğraşmış görünmektedir. 422’ye kadar Hunlar hakkında bilgi verilmediğinden bu meşguliyetin on sene kadar sürdüğü tahmin edilmektedir.

İki Roma Devleti Karşısında Hunların Tutumu

422 yılı Avrupa Hunları tarihinde yeni bir devrin başlangıcı gibidir. Bu tarihte Hun hükümdar ailesine mensup dört kardeşten (Rua, Muncuk, Aybars, Oktar) Rua imparatorluk makamını işgal ediyor, Muncuk (Atilla’nın babası) erken öldüğü için diğer iki kardeş “kanad kralları” durumunda bulunuyorlardı. Siyasette Uldız’ın izinde yürüyen Rua, Bizans’ın Hun ordusunu isyana teşvik etmek ve tabi kavimleri Hunlar’dan ayırmak maksadı ile Hun topraklarında faaliyete geçirdiği casusluk şebekesi ve propagandacıları ileri sürerek tertiplediği Balkan seferinde (422), hiç mukavemet göstermeyen Bizans’ı yıllık vergiye bağladı: 350 libre altın. İmparator II. Theodosios (408-450)’un, 423’te henüz 4 yaşında iken Batı Roma İmparatoru ilan edilen III. Valentinianus karşısında Roma’ya sahip olmak iddiası ile İtalya’ya ordu ve donanma sevk etmesi Batı Roma’yı Hunlar’a daha çok yaklaştırdı. Roma senatosunun da küçük imparatorun yerine I. Notarius (Devlet Baş müsteşarı) Johannes’i seçmesi üzerine o sırada 35 yaşında bulunan ünlü asilzade Aetius, yardım sağlamak için Rua’nın yanına geldi.

Hun İmparatoru 60 bin süvari başında İtalya’ya yöneldi. Savaşa girmeden kuvvetlerini çeken Bizans’tan ağırca bir harp tazminatı alındı. 429’da “Magister militum”, 432’de konsül olan, 433’te Roma İmparatorluğu’nun en yüksek makamı “Patricius”luğa yükselerek uzun müddet ordular başkumandanlığı yapan Aetius gençlik çağının Roma tahtı işlerine karışmaktan doğan buhranlı anlarını Hun yardımı ile atlatmış, 432 yılında Afrika’da Vandal kıralı Geiserk ile mücadele eden rakibi Bonifacius karşısında, canını Rua’ya sığınmak suretiyle kurtarmıştır.

Bütün bunlar Rua’nın kuvvetli şahsiyeti ile Hun devletinin her iki Roma’nın iç ve dış siyasetlerine istikamet verdiğini göstermekte idi. Artık Hunlar’a tabi “barbar” kavimlerin Roma’ya güvenerek herhangi bir harekete kalkışmaları bahis mevzuu değildi. Ancak, Bizans tarihçisi Priskos’un ifadesi ile Rua’dan barışı yılda 350 libre altınla satın almış olan II. Theodosios, yine de, Hun idaresinde yaşayan yabancıları gizlice kışkırtmakdan geri kalmıyordu. Bu sebeple Rua o zamana kadar devam edegelen, Bizanslılar’ın Hun İmparatorluğundaki yabancılarından asker toplama faaliyetlerini ve Bizanslı tacirlerin Hun topraklarında ticaret yapmalarını yasak etti. Ülkesi dahilinde hiçbir Grek serbest dolaşamayacak ve ticaret belirli sınır kasabalarında yapılacaktı. Bu arada Rua, bir müddet önce Bizans’a sığınmış olan Hun ileri gelenlerinden Mama ile Atakam’ın oğullarının ve diğer Hun kaçaklarının iadesini istedi. II. Theodosios süratle anlaşma yolu bulmak ümidi ile elçilik heyetini Hun başkentine göndermeğe karar verdi. Fakat o sırada Rua öldü (434 baharı). Bizans kudretli bir düşmandan kurtulduğu için seviniyor, Piskopos Proculus, Tanrının dindar imparator Theodosios’un dualarını kabul ederek Bizans üzerinden bir tehlikeyi kaldırdığını vaaz ediyordu. Fakat Hun sınırlarına gelen Bizans elçilik heyeti Rua’yı gölgede bırakan bir Türk Başbuğu ile karşılaşmıştı: Attila. Hunların başına geçtiği zaman 39-40 yaşlarında olan Attila, babası Muncuk erken öldüğü için, amcası Rua’nın yanında yetişmiş, onunla birlikte seferlere katılmış, çeşitli kavimleri yakından tanımak imkanını bulmuş, devlet idaresini ve Hun iç ve dış siyasetinin esaslarını öğrenmişti. Attilla yalnız değildi. Memleketi büyük kardeşi Buda (Bleda) ile birlikte idare ediyordu. Fakat, kaynaklardan anlaşıldığına göre, eğlenceden hoşlanan, enerjisi kıt Buda ikinci planda kalmış, devleti ciddi bir hükümdar vasfını taşıyan kardeşine bırakmıştı. Ordu ve dış münasebetlerin tanzimi Attila’nın elinde idi. Amcaları Aybars (doğu kanadının “kralı”) ve Oktar (batı kanadının “Kralı) olarak, Rua zamanındaki yerlerini muhafaza ediyorlardı. Bu itibarla, iddia edildiği gibi bir iktidar rekabeti bahis mevzuu olmadıktan başka, Buda da “iktidar hırsı ile yanan” Attila tarafından ortadan kaldırılmış değildi. Attila’nın yardımcısı sıfatı ile 11 yıl Hun İmparatorluğu’nun idaresine katılan Buda 445’de eceli ile ölmüştür.

 

0 yorum: