', ' öğrenmeye hoşgeldiniz: TÜRKİYE - ERMENİSTAN İLİŞKİLERİNİN HÂLİHAZIR DURUMU VE GELECEĞİ

17 Ekim 2007 Çarşamba

TÜRKİYE - ERMENİSTAN İLİŞKİLERİNİN HÂLİHAZIR DURUMU VE GELECEĞİ

TÜRKİYE - ERMENİSTAN İLİŞKİLERİNİN HÂLİHAZIR DURUMU VE GELECEĞİ

Yard. Doç. Dr. Halûk SELVİ"

Özet:

Eski Sovyetler Birliği'nin etnik açıdan en homojen cumhuriyetlerden birisi olan Ermenistan, 25 Ağustos 1990 tarihinde bağımsızlığını ilân etti. Bu sırada, ülkenin ekonomik durumu çok kötü idi. Azerbaycan'a ait olan Dağlık Karabağ bölgesini işgal etmesi ve Rusya'nın iki ülke arasındaki problemlerden faydalanmak istemesi, Kafkasya'nın güvenliğini tehdit eden unsurlardandır. Ermenistan'ın 25 Ağustos 1990 tarihli bağımsızlık bildirgesinde, Türkiye Cumhuriyeti topraklarında hak iddia etmesi ve sözde 1915 soy kırımını uluslararası alanda tanıtmaya çalışacağını vaat etmesi, ayrıca Dağlık Karabağ bölgesini işgal altında tutması, Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerinin seyrini tayin etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, Ermenistan'ın taleplerine karşı sağduyulu bir yaklaşımla karşılık vermiş ve Ermenistan'dan bu iddialardan vazgeçerek Karabağ bölgesini boşaltmasını istemiştir. Fakat bugüne kadar bu istekler, Ermenistan tarafından gerçekleştirilmediği gibi, uluslararası alanda Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı propaganda faaliyetleri de hızlandırılmıştır. Bu şartlar altında, iki ülke arasındaki ilişkilerin olumlu bir şekilde seyri mümkün görülmemektedir.

Anahtar Kelimeler: Türkiye, Ermenistan, Türkiye - Ermenistan ilişkileri, Ermenistan dış politikası, Karabağ.

Ermenistan, 25 Ağustos 1990 tarihinde bağımsızlığını ilân ederek 1991 yılında uluslararası topluluğa katıldı. 1992 yılında Birleşmiş Milletlere ve Avrupa Güvenlik ve iş Birliği Teşkilâtına kabul edildi, insan hakları savunucularına göre, şu anda ülkede "Karabağ klanı" iktidardadır. Şimdiki Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan eski Dağlık Karabağ Başkanı, Ermenistan'ın içişleri Bakanı Serge Sarkissian ise Dağlık Karabağ'ın Savunma Bakanı idi. Yerkrapah (Vazgen Sagsian tarafından kurulmuş, savaş yanlısı, Dağlık Karabağ kökenli, yarı askerî birlik) tarafından da desteklenen Cumhuriyetçiler ve Halkın Partisi gibi iki önde gelen partinin oluşturduğu birlik, bugün başkanın yol göstericisi durumundadır. Ermenistan Hükûfrleti, Apostolik (Ermeni Kilisesinin resmî din görüşü) olmayan inanç sahiplerine karşı düşmanca bir tutum içindedir. Anayasa din özgürlüğünü tanımakla beraber, Ermeni Apostolik Kilisesi dışındaki dinlere mensup kimselerin özgürlüklerine kısıtlamalar getirilmiştir.1

Ermenistan, etnik yapı olarak fazla çeşitlilik göstermeyen bir ülkedir. Eski Sovyetler Birliği'nin etnik açıdan en homojen cumhuriyetlerinden birisi idi. 1989'daki son nüfus sayımına göre, nüfusu yaklaşık 2.500.000 olup etnik azınlıklar bunun % 4,3'ünü oluşturuyordu. Bu sayıma göre, en fazla nüfusa

Stratejik Araştırmalar Dergisi Sayı: 2 EYLÜL 2003 Yıl:1

" Sakarya Üniversitesi Türk - Ermeni ilişkileri Araştırma Merkezi Müdürü 1 Human Rights Watch, Armenia Human Rights Developments 2001 (http://www.hrw/europe/armenia).

139


sahip olan topluluk Azerî Türkleri idi. Bugün, hem Dağlık Karabağ sorunu hem de ekonomik güçlüklerden dolayı ülkede Azerî Türkü bulunmamaktadır. Ermeni milliyetçiliğinden kaynaklanan tehditlerden dolayı, 185.000 Azerî Türkü Ermenistan'ı ve Karabağ bölgesini terk etmek zorunda kalmıştır.2 Ermenistan'da 35.000 kadar da Kürt bulunmaktadır.3

Ermenistan, bağımsızlığını elde ettikten sonra ekonomik yönden çok kötü bir duruma düştü. Üretim hızla azaldı, yıllık enflâsyon % 3730'a kadar çıktı, işsizlik % 3'ten % 10'a fırladı. Bugün Ermenistan'ın % 80'i fakir veya çok fakir durumdadır. Ülkenin bu durumu, yabancı şirketler için cazip bir ortam oluşturdu. Ermenistan hükümetleri ekonomik krizi aşabilmek için birçok reform gerçekleştirmek zorunda kaldılar ve hızlı bir özelleştirme hareketi başlattılar. ABD, Fransa ve diğer Avrupa Birliği ülkeleri Ermenistan ile birçok yatırım anlaşması yaptılar. Ermenistan'daki yabancı yatırımlar,

2000 yılının ilk yarısında % 122 artarak 107 milyon dolara ulaştı. 2001
yılında 400 milyon dolar olarak tahmin edilen yatırımların çoğu
gerçekleşmedi. Bunun en önemli sebebi, Karabağ sorunundan dolayı
bölgenin güvenlik açısından problemli olması idi. Ermeni hükümetleri,
Ermenistan'ın ekonomik sıkıntıları aşabilmesi ve yabancı yatırımlar
açısından uygun bir bölge olması için Karabağ sorununun halledilmesi
gerektiğinin bilincinde olmakla beraber, bu konuda gerekli düzenlemeleri
yapmaktan kaçınmaktadırlar.4 10 Aralık 2002 tarihinde Dünya Ticaret
örgütüne üye olan Ermenistan, bu sayede ülkedeki yabancı yatırımların
artmasını hedefledi. Fakat bu durumun üretim ve ihracat kapasitesi düşük
olan Ermenistan ekonomisi için faydadan çok zarar getireceği de bir
gerçektir.

Ermenistan, Karabağ bölgesini ele geçirmesinden bu yana, bu bölgenin güvenliğini sağlayabilmek için hızlı bir silâhlanma sürecine girdi. Rusya da ona bu desteği vermekten çekinmedi. Rusya, bölgedeki Ermeni -Azerî problemini körükleyerek her iki tarafa da silâh satmakta, askerî anlaşmalar yapmakta ve bölgede stratejik üstünlük kazanmaktadır. Rusya,

2001 yılının Mayıs ayında Türkiye sınırında Ermenistan ile birlikte ortak hava
savunma tatbikatları yaptı, ayrıca Ermenistan topraklarına S - 300 V tipi
füzeler yerleştirdi. Rus askerî yetkilileri, bu girişimleriyle ABD ve NATO
üyeleri arasındaki teşebbüslere karşı Ermenistan, Belarus ve Kazakistan
hava savunma güçlerinin Rusya ortak hava sistemi çerçevesinde, sınırlarını
ortak savunmaya yönelik görevler ifa etmelerinin çok doğal olduğunu ifade

2 Kerim Yıldız - Deborah Russo, Azerbaycan-Ermenistan, insan Hakları, Etnik Azınlıklar ve
Kürtler, istanbul, 2000, s. 93.

3 Bunların büyük bir kısmı PKK'ya destek vermektedir. 26 Mayıs 2001'de Erivan'da, hapiste
bulunan Abdullah öcalan'ın serbest bırakılması için bir gösteri düzenlemişlerdir. Bunların
teşkilâtları, okulları mevcuttur ve Ermeni Hükümeti tarafından desteklenmektedir. Tigran
Liloyan, ITAR/TASS News Agency, 31 Mayıs 2001.

4 Anahid M. Ugurluyan, "Armenia: Privatization and Foreign Direct Investment in a Climate of
Political and Economic Instability", Lolaya of Los Angeles Interational and Comparative Law
Review, C. XXIII, No: 3, Mayıs 2001, s. 428 - 432.

140


ettiler. Ermenistan Savunma Bakanı Sergi Sarkissian da, Rusya ile yapılan hava savunma iş birliği sayesinde ülkesinin güvenliğinin ciddî biçimde arttığını söyledi.5 Ermenistan 2003 yılının Ocak ayı zarfında Türkiye -Ermenistan sınırına yakın bir bölgede inşa edilen Metsamor Nükleer Santrali'ni yeniden faaliyete geçirdi.6 Rusya ve Ermenistan bu teşebbüsleri ile bölgede hâkim güç olmayı istemekte, özellikle Rusya eski gücüne kavuşmayı hedeflemektedir.7 Rusya, bu hedeflerini gerçekleştirmek için Azerbaycan'da da üsler kurmuş, 165 milyon dolara Kabele Üssü'nü Azerbaycan'dan kiralamıştır. Bu olay, Rus devlet adamları arasında büyük sevinç yaratmış, "Artık eskisi gibi Rusya'da söz sahibi olacağız, eski topraklarımızı kontrol edeceğiz." yorumlan yapılmıştır. Ermenistan gazeteleri de bu olayı Türkiye'ye karşı bir zafer olarak ele almış, "Ermenistan ile Rusya Türkiye'nin önünü kesti, Kabele Üssü artık kontrolümüzde" gibi başlıklar atmışlardı.8

Bölgede bu şekilde silahlanmaya devam eden Ermenistan'ın 25 Ağustos 1990 tarihli Bağımsızlık Bildirgesi'nin 11 nci maddesinde şu ibareler bulunmaktadır: "Ermenistan Cumhuriyeti, Osmanlı Türkiyesi'nde ve Batı Ermenistan'da (Doğu Anadolu) uygulanan 1915 soy kırımının uluslararası alanda tanıtılmasını bir görev sayar."9 Ermenistan Anayasası'nın 13 ncü maddesinin ikinci paragrafında, devlet armasında Ağrı Dağı'nın da bulunduğu bilinmektedir. Ayrıca Sovyetler Birliği'nin halefi olarak Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınırı belirleyen Gümrü ve Kars Anlaşmalarının da yürürlükte olmadığını savunmaktadır.10

Bütün bu olumsuzluklara rağmen Türkiye, Ermenistan'ı 16 Aralık 1991 tarihinde tanıdı ve bu devleti ilk tanıyan devletlerden biri olarak Ermenistan'ın uluslararası toplulukla bütünleşmesini sağlayacak tüm girişimlere destek verdi. Ermenistan Hava Yollarının Erivan - istanbul -Erivan güzergâhında sefer yapmasını, Ermenistan'a sefer yapan uluslararası hava yolu şirketlerine ait uçakların Türk hava sahasını kullanmasını sağlayarak ve son olarak vize işlemlerini uygulamaya başlayarak uluslararası ilişkilerini sürdürmek istemektedir.

Hâlen Ermenistan pazarlarında Türk mallarına rastlamak mümkündür. Fakat bu mamuller, daha çok Gürcistan aracılığıyla Ermenistan'a girmektedir. Bu durum, gayet tabiîdir. Sınırlar resmî olarak açılırsa, bundan daha çok Ermenistan faydalanacaktır. Böylece Ermenistan ekonomisi güçlenecektir. Bu aşamadan sonra da Karabağ sorununda Azerbaycan'ın

5 Türkiye gazetesi, 05.05.2001.

6 http://www.hri.org.news. 10.10.2003.

7 Svante E. Cornell, "The Caucasus Under Renewed Russian Pressure: Realities on the Ground
and Geopolitical Imperatives", Caspian Brief, 10 January 2001 (http://.cornellcaspian.com./pub.
16.02.2003).

8 Hüseyin Adıgüzel, "Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Seçimleri", Orkun, Sayı: 49, Mart 2002.

9 Armenia At The Crossroad; Edited by Gerard J. Libardian, M.A, USA, 1991, s.110.

10 http://www. mfa.gov.tr./turkce/grupa/kafkasya. 19.02.2003.

141


üstünlük sağlayacağı konusu inandırıcılığını kaybedecektir. Sınırların kapalı tutulması, Azerbaycan için gereklidir. Ermenistan biliyor ki, Karabağ problemi çözülmedikçe ve Azerbaycan'la ilişkiler normalleşmedikçe, Türkiye ile ilişkileri sürekli zayıf kalacaktır. Bu durum, Ermenistan ekonomisinin kötü bir durumda kalmasına ve anlaşma yollarına başvurmasına sebep olacaktır. Azerbaycan Dışişleri Bakanı Tevfik Zülfügarov da Türkiye'nin sınırları açmayarak doğru bir politika izlediğini ve bu konuda Azerbaycan'dan daha ilkeli bir politika yürütüldüğünü kabu! etmektedir.11

Ermenistan, bölgede takip ettiği politikalar yüzünden komşuları ile problemler yaşamaktadır. Bu politikalar yüzünden Ermenistan'ın Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan ile iyi ilişkileri bulunmamaktadır. Bu sebeple bölgedeki ticarî anlaşmaların dışında kalmaktadır. Ermenistan, en uzun sınırları bulunan Azerbaycan topraklarının beşte birini işgal altında tutmaktadır. Diğer sınır komşusu Türkiye'nin doğu illerinin kendisine ait olduğunu iddia etmekte, bununla bağlantılı olarak Ermeni diasporası ve diğer uluslararası örgütlerle birlikte sözde soy kırımı iddialarını batı parlâmentolarında yayarak baskı oluşturmaya çalışmaktadır. Son zamanlarda diğer komşusu Gürcistan'ın Ermenilerle sakin olan, sınırdaki Javakheti bölgesine özerklik verilmesi yönünde Ermenistan Meclisi karar almış, böylece Karadeniz'e çıkışta bir basamak oluşturma plânını uygulamaya geçirerek yeni bir Karabağ oluşturma plânını gündeme getirmiştir. Bu şartlar altında Ermenistan, Rusya ve iran ile ilişkilerini sıcak tutmaya gayret göstermiştir. Türk - Azerî - Gürcü ekonomik ve enerji iş birliğinin güçlenmesi de Ermenistan'ın bu tutumlarından kaynaklanmaktadır.12

Ermenistan'ın ilk Cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan, ülkesinin kapasitesi, siyasî ve ekonomik istikrarı için ihtiyaçları düşünüldüğünde gerçekçi bir politika izlemişti. Ter-Petrosyan, Karabağ sorununun çözümünde ve Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesinde önemli adımlar atmış, fakat muhalifleri ve kopuntu (diaspora) Ermenilerinin tutumları yüzünden istifa etmek zorunda kalmıştır. Ondan sonra cumhurbaşkanı olan ve Karabağlılarm desteklediği Koçaryan'a göre, Ermenistan'ın ekonomik durumunun temel sebebi Karabağ sorunu değil, yönetim bozukluğu ve diaspora ile ilişkilerin yakın olmamasıdır. Ter-Petrosyan, Ermenistan'a ve Ermeni halkına normalliği getirmek isterken, sonradan gelenler Ermeni halkına onları aşan, önceden saptanmış bir rol atfettiler. Ermenistan'daki bütün tartışmaların temelinde, bu iki bakış açısı arasındaki mücadele yatmaktadır.13

11 Şark gazetesi, 07.08.2002.

12 Michael Bishku," Turkey, Etnicity and Oil in the Caucasus", Journal of Third World Studies, C.
XVIII, No: 2, Fall 2001, s. 18-23.

13 Gerard J. Libardian, Ermenilerin Devletleşme Sınavı, Bağımsızlıktan Bugüne Ermeni Siyasi
Görüşü,
istanbul, 2001, s. 33 - 34; Stephan H. Astourian, From Ter-Petrosyan to Kocharian:

142


Aslında Ermeniler arasındaki bu görüş ayrılığının temeli 1919'a kadar uzanmaktadır:

1917 yılının Ekim ayında Rusya'da meydana gelen Bolşevik ihtilâli, Kafkasya'da büyük boşluklar meydana getirmiş, burada yaşayan milletler kendi bağımsız devletlerini kurmak için harekete geçmişlerdi. Her millette olduğu gibi, Ermenilerde de kendi devletlerinin sınırlarını en geniş biçimde şekillendirme düşüncesi vardı. Bolşevik Ihtilâli'nin ardından Doğu Anadolu'nun Ruslar tarafından boşaltılması, Osmanlı kuvvetlerinin hızlı bir şekilde Doğu Anadolu'yu tekrar ele geçirmesi, burada bulunan ve Ruslarla birlikte hareket eden Ermenilerin Kafkasya'ya kaçmaları sonucunu doğurdu. Bu Ermenilerin çoğu, bugünkü Ermenistan sınırlarının bulunduğu bölge içine yerleştiler.

30 Mayıs 1918'de ilân edilen Ermenistan Cumhuriyeti, Türkiye ile anlaşma yoluna giderken, Türkiye'den ve Rusya'dan gelen Ermeni çeteleri Karabağ ve Nahcivan bölgesinde faaliyet gösteriyorlardı. Birçok Erivan Ermenisi, Taşnak çetelerinin ve Türkiye'den gelen Ermenilerin kendi huzurlarını kaçırdıklarını düşünüyordu. Erivan Ermenileri, artık sükûnet ararken, aşırı milliyetçi Taşnak ve Hınçak Ermenileri bölgedeki Türklerin yok edilmesi gerektiğini, büyük Ermenistan'ın kurulması için her yola başvurulmasını istiyorlardı. Karabağ bölgesinin Azerbaycan'a bırakılması bu Ermenileri rahatsız etmiş, hedeflerine bir yenisi daha eklenmiştir. 5 Aralık 1920'de Ermenistan'da kurulan Sovyet idaresi ile bu hedefler bir tarafa bırakılmak zorunda kalınmış, ancak özellikle diaspora Ermenileri bu düşünceleri daima taze tutmuştur. Ermenistan, Sovyet idaresinden kurtulur kurtulmaz yine bu tartışmaların içine düşmüş, diaspora Ermenistan'da hâkim bir duruma geçerek tarihî hedefleri tekrar gündeme getirmiştir.

Bugün diaspora Ermenileri, Ermenistan'ı bir tarih ya da müze olarak görmekte, ülkenin içinde bulunduğu durumu anlayamamaktadır. Ermenistan'ın esas sorunu, hukukî bir devlet olarak halkının açlığını önlemek ve komşularıyla iyi ilişkiler kurmaktır. 1998 yılında iktidara gelen Koçaryan idaresi, Türkiye ile ticarî ve siyasî ilişkiler kurmak yönünde istekli görünmektedir. Koçaryan 2003 yılının Ocak ayında Moskova'ya yaptığı bir ziyarette, Rus Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Akademisi tarafından verilen fahrî doktorluk unvanını almış, burada yaptığı konuşmasında, Türkiye'nin Karabağ sorununu ileri sürerek Ermenistan'a ambargo uyguladığını söylemiş, Türkiye ile ilişkilerin düzelmesi için Türkiye'nin ön koşulsuz olarak görüşmelere başlamasını istemiştir. Karabağ'ın Azerbaycan'ın bir parçası olmadığını, bu problemin şu andaki durumdan başka hiçbir çözümü bulunmadığını ifade etmiştir.1

Leadership Change in Armenia, University of California, Berkeley, 2001; Kamer Kasım, "Basic Parameters of the Ter-Petrosyan to Kocharian Era", Turkish Daily News, 5 July 2002. 14 http://www.armeniaemb.org./news. 20.02.2003.

143


Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan ise, Paris'te 24 Ocak 2003 tarihinde Pro - Armenia Konferansı'nda yaptığı "21 nci Yüzyılda Ermenistan ve Ermeniler" konulu konuşmasında, Ermenistan'ın iyi ilişkiler kurmak istemesine rağmen, Türkiye'nin ileriyi görmeyen katı siyaseti yüzünden yakınlaşmanın sağlanamadığını, 1915 soy kırımının bütün dünya Ermenilerini birleştirdiğini belirtmiştir.15 Ermenilerin çoğu, bugün Türkiye'nin batılı bir ülke olabilmesi ve Avrupa Birliğine girebilmesi için 1915 soy kırımını tanımasının şart olduğunu belirtmektedir.16 Avrupa Birliği nezdinde çalışmalarda bulunan European Armenian Federation for Justice and Democracy (ANC) de Türkiye'yi saldırgan ve aşırı silâhlanmış bir ülke olarak Kafkasya ve Balkanlar'ın güvenliği açısından bir tehdit olarak göstermekte ve bu yönde propagandalar yürütmektedir.17

Ermenistan Hükümeti, bir taraftan uluslararası alanda anlaşmazlığın kaynağını Türkiye olarak gösterirken, diğer taraftan da Türkiye'yi bu yönde sıkıştırarak zor duruma düşürmeyi ve anlaşma masasına oturtmayı kendisine siyaset olarak seçmiştir. Fakat bu yolun bir çözümden çok problemleri daha karmaşık hâle getireceğini ve kendisi açısından zararlı olacağını görememiştir. Koçaryan idaresi, dış politika ilkelerini değiştirmezse, gerekli adımları atarak Karabağ sorununu çözmezse ve Türkiye hakkındaki iddialarını uluslararası alanda işlemekten vazgeçmezse, Türkiye'nin mevcut bakış açısını değiştirmesi imkânsızdır. Şu anda, diyalog yolları kapalı görünmektedir. Ayrıca sivil inisiyatifin başlattığı diyalog teşebbüsleri de diaspora Ermenilerinin baskısı sonunda dağılmıştır.18

2003 yılının gerçekleri göz önünde bulundurulduğunda Ermenistan, komşuları aleyhine saldırgan ve işgalci tutumundan vazgeçerek, Karabağ sorununu tarafların uzlaşacağı bir şekilde çözüme kavuşturmak zorundadır. Ermenistan bunu yaptığı takdirde, Baku - Ceyhan gibi önemli projeler içindeki yerini alacaktır. Böyle bir gelişme, bölge ülkelerinin ekonomisine de katkıda bulunacaktır. Bugün, hiç kimse gelecek yıllarda Kafkaslar'ın Asya'ya doğru büyük yollar inşa edeceğini tahmin etmemektedir. Fakat bölge, doğuya ve kuzeye doğru Türk trafiği ve ticareti için çok önemli bir yol olmaya devam edecektir. Baku - Ceyhan boru hattı tam olarak hayata geçirildiğinde Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan arasındaki bağlar daha da güçlenecek, sadece Ermenistan her zaman olduğu gibi bu ilişkilerin dışında kalacaktır. Ermenistan, eğer eski anlaşmazlıkları unutup gelecekteki fırsatları değerlendirirse, bu bölgeye odaklanacak yeni liderler bulma şansı elde

15 http://www.armeniaemb.org./news. 20.02.2003.

16 Hannes Stein, "Turkey and Armenia", Die Welt, 12 December 2002.
(http:/www.myweb. tiscali.co.uk/craggite)

17 http://www.hairenik.com/armenianweekly / November 2002.

18 Türk - Ermeni Barışma Komisyonunun çalışmaları hakkında bk. Ermeni Araştırmaları Dergisi,
Sayı: 2 (Haziran, Temmuz, Ağustos 2001), Sayı: 3 (Eylül, Ekim, Kasım 2001), Sayı: 4 (Ocak,
Şubat, Mart 2002).

144


edebilirse durumu değişebilir.19 Bugünlerde Ermenistan'da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri, bu yönden önem arz etmektedir, ilk tur oylamalarda Koçaryan oyların % 49'unu alarak çoğunluğu sağlayamamış, seçimlerin ikinci turu 5 Mart 2003'te yapılmış ve Koçaryan yine cumhurbaşkanı seçilmiştir. Bu durum, mevcut siyasî anlayışın değişmeyeceğinin bir işareti olarak düşünülebilir.

Türkiye, Dağlık Karabağ sorunundan dolayı Azerbaycan - Ermenistan arasındaki ihtilâfta Ermenistan'ın izlediği tutum ve Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarının beşte birini işgal altında tutmasından dolayı, Ermenistan ile diplomatik ilişki tesis etmedi. Nasıl dünyadaki Ermeniler, Ermenistan ile ilgileniyorlarsa, Türkiye de Azerbaycan ile ilgilenecektir ve ilgilenmelidir. Türk - Ermeni ilişkilerinde sorun olan Karabağ, dış politikada şu problemleri gündeme getirmektedir:

1. Türkiye'nin demir ve kara yolu ile Ermenistan'a kapı açmasını
engellemektedir.

2. Rusya'nın başta Ermenistan olmak üzere bütün Güney Kafkasya'yı
ezmesine sebep olmaktadır.

3. NATO'nun Kafkasya'yı şemsiyesi altına almasını engellemektedir.

4. Kafkasya'da başta ulaşım ve enerji nakli olmak üzere ticarî iş
birliğini engellemektedir.

5. Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan birliğine Ermenistan'ın katılmasını
engellemektedir.

Bu şartlar altında Türkiye'ye yönelik bir soru akla gelmektedir: Türkiye Ermenistan'a karşı ılımlı bir siyaset mi, yoksa katı bir siyaset mi takip etmelidir? Türkiye birinci şıkkı Turgut Özal döneminde denedi. Fakat Erivan'ın Azerbaycan'a yönelik saldırgan politikası, uluslararası alanda takip ettiği siyaset, Turgut Özal'ı sertlik politikasına dönmeye sevk etti. Zira Ermenistan'ın Türkiye'den beklentileri çok yüksektir.

Sonuç olarak, bugün Türkiye ile Ermenistan arasında üç önemli problem bulunmaktadır:

1. Soy kırımı iddiaları,

2. Karabağ sorunu,

3. Türkiye'nin toprak bütünlüğünün tanınması ve sınırların
dokunulmazlığı.

Bu problemler çözülmedikçe, Türkiye - Ermenistan ilişkilerinin düzelmesi mümkün değildir. Avrupalı devletler, özellikle Fransa ve ABD de

19 Paul Henze, "Turkey's Caucasian Initiatives", Orbis ( Philadelpia, Pa.) C. XLV, No: 1, Winter 2001, s. 91; Zeyno Baran, "The Caucasus: Ten Year After Independence", Washington Quartely, C. XXV, No: 1, Winter 2001, s. 233 - 234.

145


Kafkasya'da daha etkin hâle geçebilmek için Ermenistan'ın bölgede takip ettiği politikaları kullanmakta, Ermenilere yakın görünerek onların Türkiye hakkındaki isteklerini kabul etmektedir.20 Türkiye'nin Ermenistan hakkında uygulayacağı en iyi politika, Ermenistan halkını diasporanın etkisinden kurtarmak, onlara yaklaşmak olacaktır. Bütün bunlar gerçekleşmediği takdirde, Türkiye - Ermenistan ilişkileri geçen on yılda olduğu gibi devam edecektir.

Abstract:

Armenia, one of the most homogeny republics of the former USSR at the point of ethnicity, declared its independence on 25 August 1990. In the meanwhile, the economic situation of the country was very bad. Armenia's invasion of Karabagh region that belongs to Azerbaijan and the desire of Russia to benefit from the problems between the two countries are some of the problems that threaten the security of the region. Armenia's territorial claims on some parts of Turkey and its promise to propagate the so-called Armenian Genocide of 1915 in the international arena in its Declaration of Independence of 25 August 1990 and finally its occupation of Karabag region determined the relations between Armenia and Turkey. The Turkish Republic responded Armenia's claims with the common sense and wanted from it to give up its claims and evacuate the Karabagh region. However, in addition to not realizing these so far, they have accelerated their propagations against the Turkish Republic in the international arena. Under these conditions it doesn't seem likely for the relations between the two countries to continue in a positive way.

Key words: Turkey, Armenia, The Relations Between Turkey and Armenia, The Armenian Foreign Policy, Karabagh.

20 ABD Senatosu Tahsisler Alt Komisyonu, 2002 yılında Ermenistan'a 94 milyon dolarlık yardımı onaylarken, Türkiye'yi de Ermenistan'a uyguladığı ambargoyu "en azından kısmen" kaldırmaya çağırmıştır. Ermeniler de Türkiye'nin uyguladığı tecrit politikasının ABD'nin terörizmle savaşına zarar verdiğini iddia etmişlerdir. (Türkiye gazetesi; 22.07.2002)


0 yorum: