YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ
Lozan Antlaşması sonrasında düşman işgalinden kurtulmuş olan Türkiye’nin yönetim şeklini belirlemenin vakti gelmişti. Gerek yeni yönetim biçimi gerekse başkentin neresi olacağı artık kesin bir karara bağlanmalıydı. Sonuç olarak Dışişleri Bakanı İsmet Paşa’nın kanun önergesi kabul edilmiş ve 13 Ekim 1923 tarihinde Ankara başkent olarak kabul edilmiştir.
Bir yanda bu olaylar gelişirken diğer yanda da çatlak sesler kendini göstermeye başlamıştı. Başını Rauf Bey’in çektiği gruplar mevcut hükümete karşı sert bir muhalefete başlamışlardı. Buna bağlı olarak yeni hükümetin kurulmasına olanak sağlandı ve yeni liste hazırlandı.
İsmet Paşa, Kazım Paşa, Fethi Bey, Rize mebusu Fuat, Afyon mebusu Ruşen Eşref’in Çankaya Köşkü’nde hazır bulunduğu yemekte Mustafa Kemal, “cumhuriyet”i ilan edeceğini açıkladı. Aynı gece İsmet Paşa ile kanun taslağı hazırladılar. 1921 Anayasasının birinci maddesinin devamına “Türkiye Devleti’nin yönetim şekli cumhuriyettir” ibaresi eklendi. Bunun dışında 3. 8. ve 9. maddelerde de değişiklik yapıldı.
Muhalefetin hazırladığı liste okundu ancak yeterli bulunmadı. Daha sonra Mustafa Kemal kürsüye çıktı ve hazırlanmış taslağın okunmasını rica etti. İsmet Paşa’nın da konuşmasından sonra teklif “yaşasın cumhuriyet” sesleri ile kabul olundu. Daha sonra da M. Kemal cumhurbaşkanı, İsmet Paşa başbakan ve Fethi Bey meclis başkanı seçildi. Cumhuriyet tüm yurtta 101 pare top atışıyla kutlandı.
Ancak cumhuriyetin ilanına sevinemeyen gruplarda vardı. İstanbul’daki birkaç gazete, Rauf Bey ilk sayıla bilecekler. Bu tür gruplarda halifenin de hükümette yer alması gerektiği, cumhuriyetin hiçbir şeye çare olmayacağı yönünde görüşler hakimdi. Özellikle Rauf Bey, kurtarıcı olarak gösterilmek isteniyordu. Çok sürmeden Rauf Bey’in parti ile aynı görüşleri mi paylaşacağı yoksa partiden ayrılıp kendi başına muhalefet mi yapacağını anlamak maksadıyla toplantı yapılmıştır.
Rauf Bey yaptığı konuşmada kendini savunmuş ve hilafet yanlısı görüşleri ile cumhuriyet rejimine duyduğu şüpheyi dile getirmiştir. Rauf Bey’e cevaben İsmet Paşa’nın konuşmuş olduğu toplantı sonucunda Rauf Bey bir süre daha partide kalmıştır.
Rejim düşmanlarını hilafetin arkasında toplanmaya ve cumhuriyet-hilafet gerilimini tırmandırmaya devam ediyordu. 1 Mart 1924 günü başlayan ve 3 Mart’ta son bulan toplantılar sonucunda yalnız hilafet kaldırılmakla yetinilmemiş, Osmanlı hanedanının Türkiye’de yaşaması yasaklanmış, Şer’iye ve Evkaf Vekaleti kaldırılmış, tüm eğitim kurumları Maarif Vekaletine devredilmiş.
Ancak bu sırada Rauf Bey ve arkadaşlarının bor komplo peşinde olduklarını görüyoruz. Rauf Bey, Kazım Karabekir ve Ali Fuat ve başka isimler arasında bir tertip düşünüldüğünü görüyoruz. Bu kişiler öncelikle orduya el atmışlar ve orduyu kendi lehlerine kazandıklarını düşündükleri anda politika kısmına geçiş yapmışlardır. Diğer yandan da İstanbul’daki bazı gazetelerle birlikte hükümete karşı saldırıya geçerek halkı düşman etmeye çalışmışlardır. Komplo fark edildikten sonra mebus olan bu kişiler ve diğer kumandan arkadaşlarına istifa etmeleri yönümde telgraf çekilmiş.Sonuç olarak bu kişilerin çoğu meclisten ve ordudan uzaklaştırılmıştır.
Daha sonra Kazım Karabekir’in meclise dönmesi için Meclis’te tartışmalar başlamış ancak İsmet Paşa tartışmalara son noktayı koymuştur.Daha sonra İsmet Paşa hükümeti için gensoru verilmiştir. Mecliste şiddetli tartışmalar devam ederken dönemim bazı gazeteleri de rejim karşıtı yayınlar yaparak ve her şeyi saptırarak halkı varolan hükümete düşman etmeye çalışıyordu. Meclisteki tartışmaların son gününde yapılan oylama sonucunda İsmet Paşa hükümeti görevine devam etti.
Daha sonra Rauf Bey ve arkadaşları Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurarlar ve rejim düşmanlığına bu çatı altında devam ederler. “Din elden gidiyor” diyebileceğimiz bir politikaya başvurarak her fırsatta rejime karşı eylemde bulunmuşlardır. Şark İsyanı da Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın yolladığı kışkırtıcılar nedeniyle çıkmıştır.
Tüm bunların sonucunda da Takrir-i Sükun Kanunu çıkarılmış, İstiklal Mahkemeleri faaliyete geçmiş ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatılmıştır. Tüm bunları içlerine sindiremeyen rejim düşmanları İzmir’de suikast girişiminde bulunurlar. Ancak diğer rejim düşmanları gibi yargılanarak gerekli cezayı alırlar.
Mustafa Kemal son olarak Türk istiklal ve cumhuriyetini gençliğe emanet etmiş ve sorunların çözümünü de çağdaş Türkiye olarak göstermiştir.
KİTABIN KISA YORUMU
“Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz” isimli kitap Mustafa Kemal Atatürk’ün yazmış olduğu Nutuk’tan alınmıştır. Nutuk’un son bölümünün yer aldığı kitap, Cumhuriyetin nasıl ilan edildiğine, bu dönemde neler yaşandığına, rejim düşmanlarının faaliyetlerine ve rejimi korumak için neler yapıldığını anlatmaktadır.
Kitapta o dönenim sorunları ve bu sorunların çözmek için atılan adımları ayrıntılarıyla görebiliyoruz. Özellikle içinde bulunduğumuz durumu da düşünecek olursak uğrunda bu kadar çok mücadele verilmiş olan devrimin yıllar geçmesine rağmen hala aynı tehditlere karşı savaştığını kitaptan kolaylıkla anlayabiliyoruz. Bu açıdan bakıldığında kitap yol gösterici bir özellik de taşıyor. Tehdit hep aynı oluyor, ama oyuncuların isimleri değişiyor…
KİTAP HAKKINDA BİLGİLER
Kitabın Adı : Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz
Yazarı : Gazi Mustafa Kemal
Basım : Ekim 1998
0 yorum:
Yorum Gönder