', ' öğrenmeye hoşgeldiniz: para ve bankacılık

10 Kasım 2007 Cumartesi

para ve bankacılık

BANKA BİRLEŞMELERİNİN VE SATIN ALMALARININ PERFORMANS VE ETKİNLİK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Banka birleşmelerini ve satın almalarını incelerken, birleşme öncesi ve birleşme sonrası bankaların, karlılık ve etkinlik değişimleri incelenmelidir. Böylelikle, birleşmelerin bankalara, bankacılık sektörüne ve ekonomiye ne kadar katkısı olduğu gözlenebilir.

Birleşmeler öncesi ve sonrası banka performanslarının karşılaştırılmasında banka karlılığı ve faaliyet etkinliği önem kazanmaktadır. Bu yolla, elde edilen kazançların gelir veya maliyet kaynaklı olduğuna karar verilebilir. Birleşmelerle ilgili yapılan çalışmalarda gözlenen kazançlar genelde yalnızca gelir kalemlerinde yer almaktadır. Aynı büyüklükte iki küçük bankanın birleşmesi sonrasında sinerji ve pazar payı artışı yoluyla brüt gelir artışı olmaktadır. Büyük bankalar ise birleşme sonrası brüt gelir artışını, piyasadaki hakim pozisyonlarından yararlanarak yarattıkları fiyat artışıyla sağlayabilmaktedirler. Diğer bir deyişle, maliyetler açısından bir etkinlik sağlanması her zaman mümkün olmamaktadır.

Ayrıca, toplam maliyetin düşmesi ile etkinlik artışı arasındaki fark da ortaya konulmalıdır. Maliyet azalımı, gerek personel sayısını azaltarak gerekse ekonomik olmayan şubeleri kapatarak elde edilen maliyet küçülmesidir. Oysa bir etkinlik artışı olup olmadığını gözlemek için, toplam maliyetlerde anahtar bir rol oynayan işgücü maliyet oranının (personel ücretlerinin toplam aktiflere oranı) ve faaliyet giderleri oranının (toplam faaliyet giderlerinin toplam aktiflere oranı) birleşme öncesi ve sonrası değerlerini karşılaştırmak gerekmektedir. Performans değişimini saptamanın bir yolu da, özkaynak getirisi (ROE), aktif getirisi (ROA) gibi karlılık oranlarını incelemektir.

Banka birleşmeleri sonrasında üretim maliyetlerinin azalması, ölçek ekonomisine ulaşmak ve ürün gelişimi beklenen sonuçlardır, Ancak bu olumlu değişikliklerin gerçekleşeceği şüphelidir. Ayrıca, etkinlik etkisi uzun dönemde ortaya çıkacak ama birleşmelerin ürün fiyatlarına yapabileceği olası ters etki daha kısa bir süre içinde hissedilebilecektir.

Bu konuyla ilgili yapılan bir çalışma göstermiştir ki, 1981-1986 yılları arasında ABD’de incelenen 898 yatay banka birleşmesinin sonucunda elde edilen etkinlik artışı çok belirgin değildir. Çalışmada birleşme öncesi ve sonrası üçer yıllık dönemler ele alınarak, olağandışı gider kalemleriyle ortalama uzun dönem gider performansı incelenmiştir. Veri setine dahil edilen bankaların çoğu küçük bankalar olup, pazarlar arası birleşmeler çalışmaya dahil edilmemiştir. Yatay birleşme yapan bankaların ölçek ekonomisi yarattıkları ancak piyasada rekabeti engelleyici yoğunlaşma oluşturabildikleri gözlenmiştir. Bu yüzden, yaratılabilen etkinlik artışı ile yoğunlaşma karşılaştırıldığında, net sonuç toplumsal refah kaybı olabilmektedir. Ancak, kesin bir yargıya varabilmek için, daha geniş bir zaman aralığında gözlem yapmak gerekebilecektir.

Avrupa Birliği ülkeleri için yapılan çalışmalarda saptanan, alıcı bankaların satın alma öncesinde sektör ortalamasının üstünde bir karlılık gösterdikleridir. Satın alma sonrası dönemde ise alıcı bankalar, likidite darlığına neden olabilecek yatırımlara yöneldikleri için karlılık düşüşüyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Hedef bankaların ise satılma öncesi dönemlerde karlılık ve etkinlik oranları kötüyken (düşük faiz marjı, yüksek faaliyet giderleri vs.) satıldıktan sonraki dönemde de artması beklenen etkinliğe kısa dönemde ulaşamamaktadırlar. Satın almaların hemen sonrasındaki yıllarda performans düşüktür. Bunun sebebi hedef bankanın düşük finansal kaldıraç oranı veya düşük faiz marjıdır. Aynı büyüklükteki iki AB bankasının birleşmesi halinde ise faaliyet etkinliğinin ve karlılığın artabildiği, hatta sinerji yaratılabildiği gözlenmiştir.Bölgeler arası birleşme veya satın almalardaysa sonuç bankaların birbirlerine teknolojik ve yönetimsel verilerini nasıl aktarabildiklerine göre değişmektedir.

BANKALAR VE PARA YARATMA SÜRECİ

-Bankalar her ülkenin yasasına göre kendisine yatırılan paranın(mevduatın) bir kısmını ya kendi kasasına nakit olarak saklayacak ya da merkez bankasına teslim edecektir. Saklanan bu paralara "yasal karşılıklar" denir. Diyelim yasal karşılıklar oranı %20 olsun ve bankaya 2000 TL yatırılsın. Banka 2000 TL'nin %20'si olan 400 TL'yi yasal karşılık olarak saklayacak geri kalan 1600 TL'yi ikinci bir kişiye kredi olarak verebilecektir. Bu kişi de 1600 TL'yi tekrar bankaya yatırdığında 1600 TL'nin %20 si olan 320 TL'yi yasal karşılık olarak saklayıp geri kalan kısmı bir üçüncü kişiye kredi olarak verecek ve işlem aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere devam edecektir.

Dönemler

Yatırılan mevduat

Yasal karşılık

Verilen kredi

1
2
3
.....
.....
......

2000
1600
1280
.....
.....
......

400
320
256
.....
.....
.....

1600
1280
1280
1024
-------
8000

r:yasal karşılık oranı, A:bankaya yatırılan ilk mevduat, D:Toplam Mevduat, K:Kredi olmak üzere

Bankaların yarattığı toplam kredi:

K=(1-r)*A/r

Toplam mevduat:

D=(1/r)*A

Formülleri ile de hesaplanabilir.

Bir kişi ticari senedini belli bir iskonto karşılığında bankaya kırdırır. Yani eğer senet 10.000 TL ve iskonto oranı %5 ise banka 10.000 TL'nin %5'i olan 500 TL'yi kendi almakta, senet sahibine ise 9.500 TL ödemektedir. Bu senedi alan banka Merkez Bankası'na giderek belli bir iskonto karşılığında senedi kırdıracaktır. Buna "senedin reeskontu" diyoruz.Eğer reeskont oranı %3 ise Merkez Bankası ticari bankaya senet karşılığı olarak 9.700 TL sı ödeyecektir. İşte bankanın müşteriye verdiği 9.500 TL ile Merkez Bankası'ndan aldığı 9.700 TL arasındaki fark bankanın karıdır.

ÖRNEK

TÜRK BANKACILIK SİSTEMİ

Bütçe disiplininin, enflasyon ile mücadelenin ve makro dengelerin kurulması yönündeki çabaların sürdürülmesi beklentilerin iyileşmesini ve piyasalarda istikrarın korunmasını sağlamıştır. Kamunun finansal sektörden kaynak talebindeki artış göreli olarak azalmıştır. Enflasyon program hedefine uygun seyretmiş, nominal faiz oranları düşmüştür. TL yabancı paralar karşısında değer kazanmış, TL yatırım araçlarının cazibesi artmıştır. Cari işlemler açığındaki büyümeye rağmen sermaye girişi sayesinde finansman sorunu yaşanmamıştır. Hatta Merkez Bankası rezervleri beklenenden daha fazla artmıştır. Bunda, kaynağı tanımlanamayan kaynak girişinin de önemli katkısı olmuştur.

Bu gelişmeler, ekonomik faaliyeti ve finansal hizmetlere olan talebi olumlu yönde etkilemiştir. Üretim ve yatırım artmış, bireysel ve kurumsal kredi talebi büyümüş, dış ticaret hacmi genişlemiştir.

Eylül sonuçları, bankacılık sisteminin, yavaş da olsa, yeniden büyüme seyrine girdiğini göstermektedir. İlk yarıda küçülen toplam aktifler hem Haziran 2003 hem de Aralık 2002 dönemine göre büyümüştür. 2002 sonunda yüzde 78 olan toplam aktiflerin GSMH’ya oranı, Eylül 2003 itibariyle yüzde 67'ye gerilemiştir.

TL’nin değer kazanması, bilançolarda yabancı paranın payının yüksek olması nedeniyle, bilançonun büyümesini sınırlandırmış ve yapısını etkilemiştir.

Kamu bankalarının toplam aktifler içindeki payı, yıl sonuna göre 2 puan artarak yüzde 34’e, mevduat payı 4 puan artarak yüzde 38’e yükselmiş, kredilerdeki payı ise yüzde 17 ile aynı kalmıştır. Özel sermayeli bankaların toplam aktifler içinde yüzde 56 olan payı değişmemiştir.

Aktif büyüklüğüne göre ilk beş ve ilk on bankanın aktif ve mevduat payı artarken kredi payı azalmıştır.

Aktif kalemler içinde dikkati çeken önemli gelişmeler, alım satım amaçlı menkul kıymetlerin payının artması, vadeye kadar tutulacak menkul değerlerin payının azalması olmuştur. Toplam menkul kıymetlerin payı, sınırlı da olsa düşmüştür. Sektörün bankalar arası para piyasasından olan net alacakları artmıştır.

Sektör yavaş da olsa kredi riski almakta daha istekli davranmıştır. Kredilerin toplam aktiflere oranı yıl sonuna göre 1 puan artışla yüzde 27,4 olmuş, Haziran 2003 dönemine göre ise yaklaşık olarak aynı kalmıştır. Ekonomik faaliyetteki iyileşme ve Finansal Yeniden Yapılandırma Programına göre yeniden yapılandırılan krediler nedeniyle sorunlu krediler azalmıştır. Krediler için ayrılan karşılıklardaki artış da yavaşlamıştır.

Bankaların sabit kıymet satışları nedeniyle sabit kıymetler, sınırlı da olsa azalmıştır.

Faiz ve gelir reeskontları Haziran 2003 dönemine göre yüzde 22 artmıştır. Faiz ve gider reeskontları ise yaklaşık olarak aynı kalmıştır.

Haziran 2003 dönemine göre, TL aktiflerin toplam içindeki payı yüzde 60’dan yüzde 61’e yükselmiştir. TL kaynakların toplam pasifler içindeki payı ise yüzde 55,7’den yüzde 56,8’e gerilemiştir.

TL mevduat artışı hızlanmıştır. Yabancı para mevduatın TL karşılığı yaklaşık olarak aynı kalmıştır. Yurtdışından kullandırılan krediler artmıştır.

Öz kaynaklar yıl sonuna göre yüzde 27, Haziran 2003 dönemine göre ise yüzde 8 oranında büyümüştür. Serbest öz kaynaklardaki iyileşme sürmüştür.

Öz kaynaklardaki büyümeye en önemli katkı dönem karındaki artıştan gelmiştir. Kar hacmindeki iyileşme üçüncü çeyrekte de sürmüştür. Kar hacmindeki iyileşmeye, enflasyon düşüşüne bağlı olarak, ağırlıklı olarak kamu kağıtlarından oluşan menkul kıymetler portföyünün getirisinin artması ve sermaye piyasası işlemlerinden gelen kar olumlu katkı yapmıştır. Kambiyo işlemleri zarardan kara dönmüştür. Bankaların faaliyet giderlerinin azaltılması ve verimlilik artışını sağlamaya yönelik çabaları da faaliyet giderlerindeki artışı sınırlandırmıştır.

Gayri nakdi kredilerde, Haziran 2003 dönemine göre taahhütler ve türev finansal araçlarda dikkati çeken bir artış gerçekleşmiştir.

Eylül 2003 itibariyle faaliyet gösteren banka sayısı 2003 yılı sonuna göre 3 azalarak 51’e gerilemiştir.

TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ

BANKACILIK ETİK İLKELERİ

1.Giriş

Etik, insanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaki açıdan araştıran ölçüler bütünüdür. Meslek etiği, meslek grubunu oluşturan bireylerin kendi aralarında ve toplum ile olan ilişkilerini düzenlerken; örgütsel etik, örgütün içinden ve dışından kaynaklanan sorunların çözümünde belirli kurallar getirerek örgüt içi davranış kültürünü tanımlar.

Toplumda fon arz eden ve fon talep eden taraflar arasında birleştiricilik ve aracılık rolü oynayarak yatırım ve tasarruf işlevlerini gerçekleştiren bankaların aynı zamanda karlılık ve verimlilik ilkelerini amaç edinmiş olmaları, mesleki ve örgütsel alanda etik ilkelerine bağlı olarak çalışmaları zorunluluğunu getirmektedir.

Bankacılık sisteminin büyütülmesi, bankacılık hizmet kalitesinin arttırılması, kaynakların en iyi şekilde kullanılması, bankalar arasında haksız rekabetin önlenmesi amaçlarından yola çıkarak; bankaların gerek kendi aralarında ve diğer kurumlarla, gerekse müşteri ve çalışanları ile olan ilişkilerini etik ilkelere uygun şekilde düzenlemesi gerekmektedir.

2.Amaç ve Kapsam

Madde 1- Türk bankacılık sektörünü oluşturan bankalar bu metinle, gerek birbirleri, gerek müşterileri, gerekse de çalışanları ve diğer kurumlar arasındaki her türlü iş ve işlemlerde uygulanmak üzere, Bankacılık Etik İlkelerini belirlemişlerdir.

Etik ilkelerin temel amacı; bankacılık mesleğine toplumda mevcut saygınlık duygusunun sürekliliğinin sağlanması, meslek onuru olarak adlandırılan bu saygınlık duygusunun geliştirilerek sürdürülmesi ve bankacılık sektöründe istikrar ve güvenin korunmasıdır.

3.Genel İlkeler

Madde 2- Tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması, mali piyasalarda güven ve istikrarın sağlanması, ekonomik kalkınmanın gereklerini de dikkate alarak, mevduat ve kredi sistemlerinin etkin şekilde çalışmasının sağlanması, ekonomide önemli zararlar doğurabilecek işlem ve uygulamaların önlenmesinin yanı sıra toplumsal yararın gözetilmesi ve çevrenin korunması amacıyla bankaların aşağıda belirtilen genel ilkeler doğrultusunda faaliyet göstermesi gerekmektedir.

Bankalar;

a) Dürüstlük

Faaliyetlerini yerine getirirken müşterileri, çalışanları, hissedarları, grup şirketleri ve diğer banka, kurum ve kuruluşlar ile olan ilişkilerinde dürüstlük ilkesine bağlı kalırlar.

b) Tarafsızlık

"İnsana saygının başarının temeli olması" ilkesinden hareketle, gerek çalışanları gerekse müşterileri arasında ayırım gözetmez, önyargılı davranışlardan kaçınırlar.

c) Güvenilirlik

Tüm hizmet ve işlemlerde, müşterilere karşılıklı güven anlayışı içerisinde açık, anlaşılır ve doğru bilgi verirler, müşteri hizmetlerini zamanında ve eksiksiz yerine getirirler.

d) Saydamlık

Müşterilerini, kendilerine sunulan ürün ve hizmetlere ilişkin hak ve yükümlülükler, yarar ve riskler gibi konularda açık ve net biçimde bilgilendirirler.

e) Toplumsal Yararın Gözetilmesi ve Çevreye Saygı

Tüm faaliyetlerinde karlılık yanında, toplumsal yararın gözetilmesi ve çevreye saygı ilkeleri ışığında sosyal ve kültürel etkinliklere destek sağlamaya özen gösterirler.

f) Kara paranın Aklanması ile Mücadele

Uluslararası normlar ve ulusal mevzuat hükümleri çerçevesinde, kara paranın aklanması, yolsuzluk ve benzeri suçlarla mücadeleyi önemli bir ilke olarak benimseyerek gerek kendi aralarında, gerekse konuyla ilgili diğer kurum ve kuruluşlarla ve yetkili mercilerle işbirliği yapmaya özen gösterirler. Kendi iç bünyelerinde de bu amaca yönelik gerekli önlemleri alır ve personeli için eğitim programları düzenlerler.

4. Bankalar arası İlişkiler

Bankalar;

Bilgi Alışverişi

Madde 3- Mevzuat hükümleri çerçevesinde, müşteri sırrını ve bankacılık sırrını ihlal etmemek kaydıyla, kendi aralarında her konuda dürüst ve sistematik bilgi alışverişini gerçekleştirirler.

Personel Hareketleri

Madde 4- Personel istihdamı konusunda haksız rekabete yol açabilecek her türlü uygulamadan kaçınırlar.

İş Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri uyarınca personel istihdamında sözleşme ve hareket serbestisi bulunmakla birlikte, eleman alımlarının diğer bankaların hizmetlerini kesintiye uğratmayacak ölçüde olmasına özen gösterirler.

Eski çalışanları hakkında diğer bankalar tarafından talep edilen bilgileri yanıtlarken samimi ve dürüst davranırlar.

Rekabet

Madde 5- Rekabeti, bankacılık sektöründeki tüm bankalar arasında özgürce ekonomik kararlar verilebilmesini sağlayan, mevzuata uygun bir yarış olarak kabul ederler. Bu nedenle, serbest piyasa ekonomisi içerisinde sürdürdükleri faaliyetlerinde kendi menfaatlerinin yanı sıra,

- genel olarak bankacılık sektörüne olan güvenin sürekli olması,

- sektörün gelişimi için çaba sarf edilmesi,

- ortak menfaatlerin gözetilmesi

ilkeleri çerçevesinde haksız rekabet oluşturan davranışlardan kaçınırlar.

Bu ilke banka tüzel kişilikleri açısından geçerli olduğu gibi, bankaların mevcut ve eski çalışanlarının gerek yazılı gerek sözlü kişisel beyanlarını da içerir.

İlan ve Reklamlar

Madde 6- Gerek kendi mali yapılarının gerekse bankacılık ürün ve hizmetlerinin tanıtım ve pazarlamasına ilişkin duyuru, ilan ve reklamlarında, yasalara ve genel ahlaka uygun, dürüst ve gerçekçi davranır, bankacılık mesleğinin saygınlığına zarar verebilecek her türlü hareketten kaçınırlar.

Duyuru, ilan ve reklamlarında diğer bankaları ya da diğer bankaların ürün ve hizmetlerini kötüleyen nitelikteki ifade ya da ibarelere yer vermezler.

5.Bankaların Müşterileri İle İlişkileri

Bankalar;

Müşterilerin Bilgilendirilmesi

Madde 7- Müşterilerine sundukları her türlü ürün ve hizmetlere ilişkin olarak, hizmet ilişkisinin her aşamasında ve her konuda doğru, eksiksiz ve zamanında bilgi aktarımı yaparlar. Müşterilere yanlış ya da eksik bilgi vermekten kaçınırlar.

Müşteri Sırrı

Madde 8- Mevzuat gereğince bilgi ve belge istemeye yetkili kişi ve mercilere yasal olarak verilmesi gereken bilgi ve belgeler dışında, müşterilere ilişkin her türlü bilgi ve belgeleri gizli tutmak ve özenle saklamak zorundadırlar.

Hizmet Kalitesi

Madde 9- Hizmet kalitesini; müşteri ihtiyaç ve beklentilerinin verilecek nitelikli hizmetle karşılanabilmesinin ön koşulu sayarlar. Bu kavramın iki temel öğesi olan teknolojik altyapı ve nitelikli insan kaynağının, hizmet kalitesinde sürekli gelişime uygun kullanımı için özen gösterirler.

Tüm müşterilerine aynı kalitede ve aynı düzeyde hizmet sunarlar ve bu hizmetler sağlanırken ulus, din, finansal ve toplumsal statü, cinsiyet gibi farklılıklar gözetmezler. Ancak hedef pazarın belirlenerek, organizasyonel yapının ve ürün yelpazesinin hedef kitleye göre farklılaştırılması ya da riskli müşterilere farklı yaklaşımlarda bulunulması, müşteriler arasında ayırım yapıldığı veya müşterilerin kategorize edildiği şeklinde yorumlanmamalıdır.

Müşteri Yakınmaları

Madde 10- Müşterilerinin her konudaki yakınmalarını incelemek, değerlendirmek ve sonuca bağlamak suretiyle yanıtlamak için Genel Müdürlükleri bünyesinde bir mekanizma oluştururlar.

Müşteri yakınmalarının nedenlerini araştırarak, tekrarlanmaması için gereken önlemleri alırlar. Yakınmalara neden olan hatalı uygulamaların düzeltilmesi ve yinelenmesinin önlenmesi amacı ile çalışanlarını bilgilendirirler.

Güvenlik

Madde 11- “Güvenlik” kavramının; bankacılık sektöründe fiziksel anlamda müşterilerin ve bankaya ait hizmet ortamlarının her türlü olumsuzluğa karşı korunmasına ilişkin önlemlerin yanı sıra, müşterilere sunulan hizmetlerde teknik olarak zarar doğurabilecek her türlü ihlalin engellenmesini de içerdiğini kabul ederler.

Teknolojik gelişme ve elektronik bankacılığa paralel olarak gelişen hizmetler, değişen hizmet kanalları nedeniyle her türlü hizmet ortamında işlem güvenliğin sağlanmasına ve müşteri mağduriyetlerinin önlenmesine yönelik gerekli teknik ve hukuksal tüm önlemleri alırlar.

Gerek müşteri kıymetlerini koruma ve saklama (mevduat, hisse senedi, tahvil, bono, müşteri sırrı kapsamındaki bilgi ve belgeler vb.), gerekse finansal olanaklar sunma (kredi, faiz vb.) konularında "güvenlik"ten ödün vermezler.

6. Bankaların Çalışanları İle İlişkileri

Bankalar;

Çalışanların Genel Nitelikleri

Madde 12- Çalışanlarının, bankacılığın toplumdaki saygınlığını korumaya dikkat ederek çalışacak olanların, görevlerinin gerektirdiği bilgi, birikim ve sorumluluk duygusuna sahip kişilerden oluşmasına özen gösterirler.

İşe Alma ve Kariyer Gelişimi

Madde 13- Çalışanlarının tamamına, ayırım gözetmeksizin, gerek işe alınmada, gerekse kariyer gelişiminde eşit olanaklar sağlamaya özen gösterirler.

Madde 14- İnsan kaynaklarını en iyi biçimde yönlendirme ilkesinden hareketle, çalışanlarına çağın ve bankacılık mesleğinin gerektirdiği bilgi düzeyine ulaşmaları amacıyla eğitim, kurs, seminer ve benzeri olanaklar sağlamak suretiyle destek verirler.

Madde 15- Çalışanlarının mesleki yükselmelerinde bilgi, yetenek ve kişisel başarı kadar; Bankacılık Etik İlkeleri’ne bağlılık ve anılan ilkelerin uygulanmasındaki özeni de, değerlendirmelerinde ölçüt olarak alırlar.

Temsil İlkeleri ve Çalışma Ortamı

Madde 16- Çalışanlarının; bankacılık mesleğinin saygınlığına uygun şekilde ve bankayı temsil ettiklerinin bilinci içinde, temiz ve bakımlı giyinmelerini teminen iç düzenlemeler yaparlar.

Madde 17- Tüm hizmet birimlerinde çalışanlarının motivasyonunun arttırılması ve daha iyi koşullarda hizmet sunulması yönünde önlemler alır, sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının oluşturulmasını sağlarlar.

Madde 18- İş yoğunluğuna uygun sayıda çalışan istihdamına özen gösterir, çalışanlarını mesai saatleri içerisinde maksimum verim alma yönünde organize eder, mesai saatleri dışına çıkılmaması ve çalışanlarının düzenli izin kullanmaları konularında azami çaba gösterirler.

Madde 19- Çalışanlarının;

- müşterilerle borç-alacak, kefalet ve müşterek hesap açtırmak gibi etik ilkelerle bağdaşmayan ilişkilere girmelerini,

- mevcut veya potansiyel müşterilerden hediyeler almalarını,

- konumlarını kullanarak, gerek kendi iş ortamlarından gerekse müşterilerinin iş olanaklarından kişisel çıkar sağlamalarını engelleyici iç düzenlemelerini gerçekleştirirler.

Madde 20- Çalışanlarının tabi olduğu mevzuat hükümlerinden doğan haklarının zamanında ve eksiksiz olarak sağlanmasına özen gösterirler.

7.Bankaların Kamu Kurum ve Kuruluşları İle İlişkileri

Madde 21- Bankalar; Kamu Kurum ve Kuruluşları ile ilişkilerinde, dürüstlük ve saydamlık ilkeleri doğrultusunda hareket eder, mevzuat gereği denetim ve kontrol amacıyla istenen bilgi, belge ve kayıtların doğru, eksiksiz şekilde ve zamanında iletilmesi konularına özen gösterirler.

8.Bankacılık Etik İlkelerinin Geliştirilmesi

Madde 22- Bankalar, etik ilkelerin geliştirilmesi ve gerektiğinde değişiklikler yapılmasını sağlamak üzere, Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu’na diledikleri zaman yeni öneriler getirebilirler.

SONUÇ

1980’li yıllarda bankacılık sektörü bazı yapısal değişikliklere sahne olmuştur. Avrupa Birliği ülkelerinin tek pazar oluşturma çabaları ve buna bağlı olarak bankacılığın daha yoğun bir rekabetle karşı karşıya kalması, bankaların karlılığını düşürücü bir etken olduğu için Avrupa’da bankalar birleşmeye yönelmişlerdir. Buna karşılık; ABD’de ve diğer gelişmiş ülkelerde ölçek ekonomisine ulaşma isteği banka birleşmelerinin ve satın almalarının ardında yatan ana sebep olmuştur. Birleşmelerin sayısındaki artma eğilimi yürürlükteki mevzuatın rekabetin engellenmesini önleyecek biçimde yeni hükümlerle ve yaptırımlarla donanması zorunluluğunu getirmiştir.

Yapılan ampirik çalışmalar ise bankaların birleşme veya satın alma dönemleri öncesi ve sonrası etkinlik ve karlılıklarını karşılaştırarak, birleşmelerin bankaları, bankacılık sektörünü ve ekonomiyi nasıl etkilediğini incelemiştir. Aynı büyüklükteki küçük bankaların birleşmeleri sonucunda sinerji yoluyla brüt gelir artışı sağlandığı ve etkin çalışamayan veya yeterli performans gösteremeyen küçük bankaların performanslarını düzelttiği görülmüştür. Büyük bankaların yatay birleşmesi ise fiyatlar ve rekabeti olumsuz yönde etkileyebildiği için bankacılık sektörü ve ekonomi açısından net refah artışının varlığı şüpheli olacaktır. Etkinlik üzerine yapılan çalışmalarda çıkan sonuçlar, birleşmelerin genelde etkinliği arttıcı bir etkilerinin olmadığını ancak bazı maliyet kalemlerinde düşüşe neden olduğunu göstermiştir.

Her ne kadar banka birleşmeleri ve satın almaları ile ilgili veriler, ölçek ekonomisine ulaşmak dışında taraflara çok fazla oranda etkinlik veya karlılık performansı sağlayamıyor gibi gözükse de; makroekonomik gelişmeler, yasal düzenlemeler ve sektörel zorunluluklar göz önüne alındığında, bankacılık sektöründeki birleşmeler ve satın almalar rasyonel bir çözüm gibi görülebilmektedir.

KAYNAKÇA

1.Web siteleri

www.altavista.com

www.ceterisparibus.com

www.google.com

www.ısguc.org

www.makalem.com

www.msn.com

2.Basılı Yayınlar

0 yorum: