', ' öğrenmeye hoşgeldiniz: 11/15/07

15 Kasım 2007 Perşembe

TİRNAK YEME ALIŞKANLIĞI

TİRNAK YEME ALIŞKANLIĞI

Tırnak yeme alışkanlığına çoğunlukla 3-4 yaslarından önce başlamaz. (Çok ender olarak 5 aylık gibi erken bir dönemde görülebilir). Çocukların %33 de tırnak yeme davranışı görülür. Bu oran erken ergenlik çağına kadar sürer. Ergenlik çağında tırnak yiyen çocukların sayısı %40-45'e yükselir. Yani ergenlik çağına doğru çocukların hemen hemen yarısı tırnak yeme davranışı gösterir. Bunun nedeni olarak gençlerin çevreden onay görmemeleri olarak değerlendirilir. Ayrıca tırnak yiyen çocukların ailelerinin çoğunda tırnak yiyenlere rastlanmaktadır. Bunun içinde tırnak yemenin bir taklit olduğu ve büyükleri taklit etmek suretiyle öğrenildiği ileri sürülmektedir. Ergenlik çağında sosyal onay görenlerin çoğu bu alışkanlığı terletmektedir.
Tırnak yemek bazen ayak parmaklarını ısırmakla ve ayak tırnaklarını el parmaklarıyla yakalama ile ilişkili görülmektedir. Ayak parmağı tırnağının yenilmesi ve ısırılması hemen hemen sadece kızlarda görülmektedir.

TIRMAK YEME DAVRANISLARININ NEDENLERI
Tırnak yeme davranışından çok bu davranışa neden olan olayları saptamak gerekir.
Bu davranışın altında yatan sebepler parmak emmede olduğu gibi çoğunlukla psikolojik rahatsızlıklardır.
Alışkanlık daha çok baskı altına alınmış heyecanların ilgilendiği durumlarla olup, çocuk bunun arzu edilmeyen bir davranış ve alışkanlık olduğunu anlayınca kökleşmekte olduğu görülmektedir.
Tırnak yeme bir güvensizlik belirtisi olarak kabul edilir. Aile içinde aşırı bakili ve otoriter bir eğitimin uygulanması, çocuğun sürekli azarlanarak eleştirilmesi, kıskançlık, yeterli ilgi ve sevgi görememe sıkıntı ve gerginlik baslıca nedenlerdir.
Anne babanın yaşantısı da önemli bir etkendir. Anne baba geçimsizlikleri anne babanın sık sık kavga etmesi ailedeki sorunlar çocuklarda tırnak yeme gibi davranışlara neden olur. Bunun yani sıra anne babanın aşırı kaygılı olması çocuğu aşırı derecede koruyup kollaması ayrıca anne babanın çocuklar arasında ayrım yapması çocuklar arasında kıskançlığa yol açar. Bu da dolaylı şekilde kendini tırnak yeme olarak gösterir.
Tırnak yeme daha önce belirttiğimiz gibi taklit yoluyla da edinilebilen bir davranıştır. Ailede herhangi bir bireyin tırnak yeme davranışı göstermesi doğal olarak çocuğun ilgisini çekecektir. Ayrıca tırnak yeme davranışı olaylara bağlı olarak gelişebilmektedir. Çocuğu tedirgin eden herhangi bir olay veya çevrede onun için hoşnutsuzluk yaratacak herhangi bir durum bu davranışı göstermesine yol açar.

TEDAVI VE ALINABILECEK ÖNLEMLER
En etkili yöntem 3-4 yaslarına kadar bu alışkanlığın anne baba tarafından görmezlikten gelinmesidir. Daha sonra bu alışkanlık devam ederse;
çocuğun gerginlik ve uyumsuzluk nedenleri iyice araştırılmalı ve bunlar saptanarak çözüm getirilmeli
Çocuğu azarlamak, korkutmak, ceza vermek gibi zorlayıcı yöntemlerin uygulanması yararlı olmamaktadır. Hatta kimi zaman daha ağır duygusal problemlerin çıkmasına neden olabilir.
Çocukları korku kaygı yaratacak durumlardan uzak tutmak gerekir.
Küçük çocukların kaygı korku verici televizyon filmlerini izlemeleri, kavgalı olaylarda bulunmaları çocuğu heyecanlandıracağı için sakıncalıdır.
Tırnak yiyen çocuklara geceleri yatarken eski hafif eldivenleri giydirmek. Çocuk gece tırnaklarını yemek veya ısırmak istediğinde hatırlatıcı olması bakımından yararlı olabilir.
Parmak ve tırnağa acı fakat zararsız bir sıvı sürülebilir. Bu hem hatırlatıcı ve hem de tırnağını ağzına götürdüğü zaman acı ile birleştiğinde terk etmeye yardımcı olabilir.
Çocukların ilgisi başka yöne çekilebilir. Sinema, televizyon izlerken veya radyo dinlerken onun ağzını çiğneyecek bir şeyle meşgul etmek tırnak yemenin ve ısırmanın yerine gelecek bir etkinlik olabilir.
Çocukları ara sıra başarılarından dolayı ödüllendirme bazı durumlarda yarar sağlayabilir. Ancak bunun kısıtlı ve uygun şekilde kullanılması gerekir. Aksi takdirde çocuk yeni ödüller almak için bunu kullanabilir.
Tırnak derin kesilebilir. Çocuğun kendi tırnak bakımıyla uğraşması da yararlı olabilir. Bunun içinde çocuğa manikür ve pedikür malzemeleri alınabilir.
Son söz ve bir önlem olarak tırnak yemenin ve ısırmanın çok kötü bir alışkanlık olmadığı ve bunu isteyenlerin kolaylıkla terk edebilecekleri çocuklara anlatılmalıdır. Çocuk buna inandırıldığı zaman bu alışkanlıktan vazgeçmek için çaba gösterecektir. Çünkü dış etkenler çocuğun bu alışkanlıktan vazgeçmesine fazla etkili olmamakla bazı hallerde alışkanlığın kökleşmesine ve başkalarını kızdırmak ve huzursuz etmek için bir araç olarak kullanılmasına neden olmaktadır.

TIRNAK YEME VE PARMAK EMME ALISKANLIĞI

TIRNAK YEME VE PARMAK EMME ALISKANLIĞI

Tırnak yeme alışkanlığına çoğunlukla 3-4 yaslarından önce başlamaz. (Çok ender olarak 5 aylık gibi erken bir dönemde görülebilir). Çocukların %33 de Tırnak yeme davranışı görülür. Bu oran erken ergenlik çağına kadar sürer. Ergenlik çağında Tırnak yiyen Çocukların şayisi %40-45’e yükselir. Yani ergenlik çağına doğru Çocukların hemen hemen yarısı Tırnak yeme davranışı gösterir. Bunun nedeni olarak gençlerin çevreden onay görmemeleri olarak değerlendirilir. Ayrıca Tırnak yiyen Çocukların ailelerinin çoğunda Tırnak yiyenlere rastlanmaktadır. Bunun içinde tirnak yemenin bir taklit olduğu ve büyükleri taklit etmek suretiyle öğrenildiği ileri sürülmektedir. Ergenlik çağında sosyal onay görenlerin çoğu bu alışkanlığı terletmektedir.

Tırnak yemek bazen ayak parmaklarını ısırmakla ve ayak tırnaklarını el parmaklarıyla yakalama ile ilişkili görülmektedir. Ayak parmağı tırnağının yenilmesi ve ısırılması hemen hemen sadece kızlarda görülmektedir.

TIRMAK YEME DAVRANISLARININ NEDENLERI

Tırnak yeme davranışından çok bu davranışa neden olan olayları saptamak gerekir.

Bu davranışın altında yatan sebepler parmak emmede olduğu gibi çoğunlukla psikolojik rahatsızlıklardır.

Alışkanlık daha çok baskı altına alinmiş heyecanların ilgilendiği durumlarla olup, çocuk bunun arzu edilmeyen bir davranış ve Alışkanlık olduğunu anlayınca kökleşmekte olduğu görülmektedir.

Tırnak yeme bir güvensizlik belirtisi olarak kabul edilir. Aile içinde aşırı bakili ve otoriter bir eğitimin uygulanması, çocuğun sürekli azarlanarak eleştirilmesi, kıskançlık, yeterli ilgi ve sevgi görememe sıkıntı ve gerginlik baslıca nedenlerdir.

Anne babanın yaşantısı da önemli bir etkendir. Anne baba geçimsizlikleri anne babanın sık sık kavga etmesi ailedeki sorunlar çocuklarda tirnak yeme gibi davranışlara neden olur. Bunun yani sıra anne babanın aşırı kaygılı olması çocuğu aşırı derecede koruyup kollaması Ayrıca anne babanın çocuklar arasında ayrım yapması çocuklar arasında kıskançlığa yol açar. Bu da dolaylı şekilde kendini Tırnak yeme olarak gösterir.

Tırnak yeme daha önce belirttiğimiz gibi taklit yoluyla da edinilebilen bir davranıştır. Ailede herhangi bir bireyin tirnak yeme davranışı göstermesi doğal olarak çocuğun ilgisini çekecektir. Ayrıca Tırnak yeme davranışı olaylara bağlı olarak gelişebilmektedir.

TUVALET EĞİTİMİ

TUVALET EĞİTİMİ

Normal gelişen çocuk 12.ayda büyük, 18. ay dolaylarında da küçük tuvaletini söylemeye başlar. Bir kısmı ergenlik dönemine değin geceleri, bazen gündüzleri de altını ıslatmayı sürdürebilir.

Çocukta tuvalet eğitiminde sabırlı olmak gerekir.

1- Çocuğun hangi saatlerde kirlettiği çok iyi gözlenmeli ve hem o saatlerde hem de yemeklerden sonra tuvalete oturtulmalıdır.
2- Çocuk tuvalete rahatlıkla ulaşabilmelidir. Çocuğa tuvalete gitmesi için direktifler verilmelidir.
3- Giysilerini nasıl indirip kaldıracağı öğretilmelidir. Kolay giyip çıkarabileceği türden olmalıdır.
4- Tuvalette gösterdiği her başarıdan sonra ödüllendirilmelidir.
5- Çocuğa nasıl temizleneceği öğretilmeli, elleri her tuvalet sonrası yıkatılmalıdır.
6- Gece kazalarını önlemek için 1 veya 2 kez tuvalete kaldırılmalıdır.


Tuvalet ve temizlik eğitimi neşeli bir oyuna dönüştürülerek verilmelidir. Her yaptığı işlem hakkında mutlaka konuşulmalıdır. Örneğin "Şimdi ellerimizi ıslatalım, şimdi sabunlayalım, şimdi de havluya kurulayalım" gibi.




TÜRK AİLESİNDE ADOLESANLARIN SORUNLARI

TÜRK AİLESİNDE ADOLESANLARIN SORUNLARI

ÖZET:

T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu adına Makro Araştırma tarafından yapılan bu araştırmada esas olarak Türkiye genelinde, gençlerin sorunları tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırma dört ayrı evreni temsil etmek üzere çok aşamalı tesadüfi örnekleme yöntemiyle seçilmiş dört farklı örnek kitleye yüz yüze anket uygulaması yöntemiyle gerçekleştirilmiştir.

Bu dört kitle

Ø Ergenlerin kendileri

Ø Öğretmenler

Ø İşveren, yönetici, ustabaşı

Ø Ergenlerin anneleridir.

Araştırmanın saha çalışmaları 26 ilde kentsel ve kırsal kesimlerde gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçları altı bölümde incelenmiştir. Birinci bölümde ergenlerle ilgili profil bilgileri verildikten sonra ikinci bölümde ergenlik sorunları üzerinde durulmaktadır. Üçüncü bölüm ergenin arkadaş ve ailesiyle ilişkileri, dördüncü bölüm ergenin kendisi ile ilgili düşünceleri konularına ayrılmıştır. Beşinci bölümde cinsellik konusu ele alındıktan sonra, ergenlerle yapılan araştırmanın altıncı ve son bölümü olan eğitim ve iletişim konusuna geçilmektedir.

ERGENLERLE YAPILAN ARAŞTIRMANIN BULGULARI

Araştırmaya katılan ergenlere göre 13 – 18 yaş grubundaki gençlerin genel olarak karşılaştıkları en önemli sorun sigaraya başlamadır. Bu sorunu kötü arkadaşlar edinme, işsizlik sorunları izlemektedir. Dördüncü sırayı uyuşturucu, beşinci sırayı alkol kullanımı, altıncı sırayı kendine güvensizlik sorunu almaktadır.

Araştırmaya katılan her 10 ergenden 9’u, kendilerinin ergenlik dönemine girdikten sonra en az bir ergenlik sorunu yaşadıklarını belirtmiştir.

Ergenlerin kendilerinin karşılaştıkları en önemli üç sorun fiziki görünüşün değişmesi, giyim –kuşama-süse düşkünlüğün artması ve karşı cinse ilginin artmasıdır. Erkeklerle kızların karşılaştıkları sorunlarda bir farklılaşma göze çarpmaktadır. Kızlarda dört sorun ön plana çıkaktadır. Fiziki görünüşün değişmesi, giyim – kuşama / süse düşkünlük, yalnızlık hissine kapılma ve içine kapanma. Erkeklerde ise ilk sırayı karşı cinse ilginin artması almakta, bunu giyim-kuşama-süse düşkünlük, fiziki görünüşün değişmesi, eve geç kalmaya başlama izlemektedir.Araştırmada saptanan,dikkati çeken önemli bir nokta, evde boş oturan ergenlerde yalnızlık hissine kapılma,içe kapanma ve geçimsizlik/ huysuzluk sorunlarının öğrenci ve çalışanlara göre daha yoğun olarak yaşanmasıdır.

Sorun yaşayan ergenlerin %28,5 i yaşadıkları sorunların tümünü,%37,4 ü de bazılarını çözdüklerini,%33,8 i ise hiçbirini çözemediklerini belirtmiştir.

Sorun yaşayan ergenlere konumlarının (öğrenci,boşta,çalışan)yaşadıkları sorunları çözmeleri konusunda kolaylaştırıcı yada zorlaştırıcı bir rol oynayıp oynamadıkları da sorulmuştur.Genel olarak öğrenci olmanın sorunların çözümünde kolaylaştırıcı bir rolü olduğu gözlemlenmektedir.Evde boş oturuyor olmak ise tersine sorunların çözümünü zorlaştırıcı bir etki yapmaktadır.

Ailelerde,ergenlere yönelik dayak olayı çok yaygın değildir.Her 10 ergenden sadece biri ailelerinde kendilerine yönelik dayak olayı yaşandığını belirtmekte,bunların çok büyük bölümü de dayakla nadiren karşılaştıklarını dile getirmektedir.aynı oran ve durum okul ve iş yerlerindeki dayak içinde geçerlidir.

Ergenlerin %70 i sigara kullanmamakta,%30 u kullanmaktadır.Erkekler kızlara göre sigaraya daha düşkündür.Yaş ilerledikçe sigara kullananların oranı düzenli bir biçimde artmaktadır.Sigara kullanma alışkanlığı evde boş oturan ve çalışan ergenlerde,öğrenci ergenlere göre çok daha yüksektir.

Öte yandan ergenlerin %87,2 si alkol kullanmamakta,%12,8 i kullanmaktadır. Ergenlerin %1,3 ü şimdiye kadar uyuşturucu madde kullanmayı denediklerini,%98,7 si ise denemediklerini belirtmişlerdir.

Ergenlerin %1,6 sı bir gençlik çetesine üye olduğunu belirtmiştir,Öğretmenlerin büyük çoğunluğu (%89,1) gençlik çetesine giren öğrencilerini çetelerin zararlarını anlatarak ikna etme yoluna gideceğini söylerken,bu oran iş verenlerde %77,6 ya, annelerde ise %48,4 e gerilemektedir.

Ergenler için boş zamanların paylaşılması konusunda arkadaşlar aileden daha önce gelmektedir.Her üç ergenden biri boş zamanlarını arkadaşlarıyla geçirmektedir.Ergenlerin sorunlarını en çok paylaştıkları kişiler yine erkek yada kız arkadaşlardır.Ergenlerin %24,8 i sorunlarını en çok erkek arkadaşlarıyla,%23 ü ise kız arkadaşlarıyla paylaştıklarını belirtmişlerdir.Sorunlarını anneleriyle paylaşanların oranı da %22,8 gibi görece yüksek bir düzeydedir.

Ergenlerin başkalarıyla en çok paylaştıkları sorun,aile ve aile bireyleriyle olan sorunlardır.Paylaşılan sorunlar sıralamasında ikinci sırayı arkadaşlarla ilgili sorunlar almaktadır.3 sırada okul ve eğitim sorunları gelmekte,bunu karşı cinsle ilgili sorunlar izlemektedir. Ergenlerin %22,7’si aile bireylerinin hiçbiriyle çatışma içine girmemektedir. En çok çatışılan kişiler küçük erkek kardeş ve ağabeydir.

Ergenlerin oldukça önemli bir bölümü en çok çatıştıkları kişiyle bir sorun yaşayıp öfkelendiklerinde kızıp bağırmaktadır. Konuşup sorunu çözmeye çalışanların oranı sadece %13,6’dır. Oysa herhangi bir öğrencisiyle bir sorun yaşayan öğretmenlerin %66,9’u çalışanıyla bir sorun yaşayan işverenlerin %66,7’si konuşarak sorunu halletmeye çalışmaktadır.

Ergenlerin %93,3’u, anneleriyle %88,2’si kardeşleriyle, %82,3’u de babalarıyla olan mevcut ilişkilerinden memnundurlar. Buna karşılık ergenlerin kendilerinden memnun olan ergenlerin oranı %78,1 olarak belirlenmiştir.

Ergenlerin büyük bölümü kendi gelecekleri konusunda iyimserdir.

Ergenlerin yarıya yakını (%49,2) cinsellikle ilgili ilk bilgilerini arkadaşlarından almışlardır. Ergenlere cinsel bilgilerin verilmesi konusunda medyada önemli bir organdır.

Ergenlerin büyük bölümü okullarda cinsellikle ilgili derslerin konmasını yararlı bulmaktadırlar öğretmen, işveren ve annelerin ağırlıklı bölümü de aynı görüşü paylaşmaktadır.

Ergenler televizyonda cinsellikle ilgili bilimsel bilgilerin verilmesi konusuna, okullarda cinsellikle ilgili dersler konulması konusuna olduğu kadar sıcak bakmamaktadırlar. Ergenlerin sadece yarıya yakını televizyonda cinsellikle ilgili bilimsel bilgilerin verilmesini yararlı bulmaktadırlar.

Okullarında psikolojik danışma ve rehberlik servisi bulunan öğrencilerin ancak dörtte biri bu servislere başvurmuş olmalarına karşın, bunların dörtte üçü servisin sunduğu hizmetten memnun kalmıştır. Bütün öğrenci ergenlerin dörtte üçü okullarda mutlaka bu tür servislerin olması gerektiğine inanmaktadır.

Ergenlerin yarısı televizyonlarda yayınlanan gençlerin sorunlarıyla ilgili programları izlemekte, ama bu programları izleyen ergenlerin %71,5’i gibi çok yüksek bir bölümü bu programları yetersiz bulmaktadır.

SONUÇ VE ÖNERİLER

T.C. Başbakanlık Aile araştırma Kurumu tarafından yaptırılan bu araştırmada ergenlerin sorunları hem kendileri hem de yakın çevreleri açısından ele alınmış ve ergenin sorunları tespit edilmeye çalışılmıştır.

Tespit edilen sorunlara baktığımızda büyük bölümünün “dışsal nitelikli” olduğu görülmektedir. Psikolojik nitelikli tek sorun “kendine güvensizlik” tir ki bu sorun 6 sırada yer almaktadır.

Sigara,alkol gibi zararlı maddelerin kullanımı gençliği tehdit eden önemli bir sorun olarak görülmektedir.Bu tür alışkanlıkların kazanılmasında ergenlik dönemi kritik bir dönemdir.Bu nedenle okullara ve çeşitli eğitim faaliyetlerinde ilk sıralarda zararlı madde kullanımının üzerinde durulmalıdır

Araştırma sonuçları çevreyle ve arkadaşlarıyla daha çok iletişimde bulunan,okuyan ve çalışan geçliğin sorunlarla baş edebilme konusunda evde oturanlara göre daha avantajlı olduğunu göstermektedir.Bunun nedeni kendi yaşıtlarıyla ve diğer kişilerle bir arada bulunmanın kendine güven duygusu artırmasından ileri gelmektedir.O halde yapılması gereken evde oturan geçleri yararlı faaliyetlere yöneltmek gerekir.Bu konuda halk eğitim merkezlerinden yararlanılabilir.

Araştırmadan elde edilen veriler ergenlerin okullarda cinsellikle ilgili derslerin konulmasının yararlı bulduğunu göstermektedir.Oysa bu tür konuların konuşulması aileler tarafından "ayıp ve gizli" kalması inancıyla yasaklanmaktadır.Buda gençleri bu tür konuları öğrenmek için başka kaynaklara sevk etmekte ve yalan yanlış bilgiler öğrenilmektedir.Dolayısıyla gençlerimizin hayatlarını etkileyecek yanlışlar yapmalarını engellemek için cinsel bilgi derslerinin konulması gerekli bir ihtiyaçtır.Dersin içeriği konusunda aile ve öğrencilerin istekleri de göz önüne alınabilir.Hatta ilk aşamada seçmeli ders olarak konulabilir.Televizyonda gençlerin eğitiminde daha çok kullanılmalı ve gençleri cinsellik konusunda aydınlatacak ciddi programlar yapılmalıdır.

TV de Şiddet ve Çocuklarınız: Etkilenmemeleri İçin Neler Yapabilirsiniz?

TV de Şiddet ve Çocuklarınız: Etkilenmemeleri İçin Neler Yapabilirsiniz?

Mine ÖZKAMALI

Araştırmalar şiddete ve saldırganlığa yönelik davranışların yaşamın erken dönemlerinde öğrenildiğini göstermektedir. Ancak, yine araştırmalar, çocukların duygularını şiddet kullanmadan ifade edebilmeleri için ailelerinin büyük yardımı olabileceğini de göstermektedir.

Bu yazı, anne-babaların gençlerde gözlenen şiddeti azaltmak için aile içinde, okullarda ve toplumda neler yapabileceklerini görmelerinde yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.

Çocuklarınız için yapabilecekleriniz:

Anne-babalar çocuklarının güven ve sevgi dolu bir evde yaşamalarını sağlayarak şiddeti azaltmada önemli bir rol üstlenebilirler. Aşağıda bu konuyla ilgili bazı öneriler verilmektedir. Bunların hepsini harfiyen yerine getiremeyebilirsiniz. Ama elinizden geleni yaparsanız, çocuklarınızın içinde yaşayacakları dünyayı onlara daha az zarar verici hale getirebilirsiniz.

Çocuklarınıza yönelik sevgi ve ilginiz sürekli ve tutarlı olsun:

Kendisini güvencede hissedebilmesi ve diğerlerine güvenebilmesi için, her çocuğun anne-babasıyla ya da bir yetişkinle güçlü , sevecen bir ilişki, bir "bağ" kurabilmesi gerekir. Kendisine sevgi ve ilgi gösteren bir yetişkinle böyle bir bağ kuramayan bir çocuğun, düşmanlık duyguları içinde gelişmesi ve "zor" bir genç olması ihtimali vardır. Kendileriyle çok küçük yaşlardayken ilgilenilmiş çocuklar arasında , "sorunlu davranışları" olan gençlere daha az sayıda rastlanmaktadır.

Bir çocuğa her zaman sevgi gösterebilmek hiç de kolay bir şey değildir. Hatta eğer genç, deneyimsiz ya da çocuğunu tek başına yetiştirmek durumunda kalan bir anne ya da babaysanız, çocuğunuz hasta ya da özel ihtiyaçları olan özürlü bir çocuksa, bu iş daha da zordur. Eğer çocuğunuzu idare etme konusunda herkesinkinden daha farklı güçlükler yaşıyor ve çok zorlanıyorsanız, bunu çocuğunuzun doktoru ile ya da bir başka hekimle tartışınız. Eğer çocuğunuzun görünen tıbbi bir problemi yoksa, bu durumda bir psikoloğa başvurabilirsiniz. Böylelikle, çocuk yetiştirme konusunda bilimsel kanıtlara dayalı bazı yöntemler hakkında bilgiler edinebilirsiniz.

Çocukların kendi akıllarının olduğunu unutmamak çok önemlidir. Çocuklarınızın giderek artan bağımsızlık ihtiyaçları ve bu ihtiyacı doyurmaya yönelik davranışları bazen sizleri kızdırabilir, engelleyebilir ya da hayal kırıklığına uğratabilir. Onlara herhangi bir tepki göstermeden önce, durumu çocuğunuzun bakış açısından değerlendirme konusunda göstereceğiniz istek, sizin de kendi duygularınızla başetmenize ve daha sabırlı davranmanıza yardımcı olur. Çocuklarınıza öfke ve düşmanlık dolu sözler ve davranışlarla tepki vermekten kaçınmak için elinizden geleni yapın.

Çocuklarınızı gözetim altında yönlendirin

Çocuklar kendi ayakları üzerinde duruncaya kadar, cesaretlendirilmek, korunmak ve destek almak için ebeveynlerine ve aile üyelerine muhtaçtırlar. Uygun yönlendirme ve gözetim olmadığı zaman, ihtiyaç duydukları bu rehberlikten yoksun kalacaklardır. Araştırmalar, zamanında ve yapıcı bir yönlendirme almayan çocukların davranış problemleri olduğunu göstermektedir.

Çocuklarınızın her zaman nerede olduğunu, arkadaşlarının kimler olduğunu bilmekte ısrarlı olun. Çocuklarınızı kendiniz gözetemeyecekseniz, bir başka yetişkinin gözetiminin altında olduklarından emin olun. Çok kısa bir süre için bile olsa çocuklarınızı evde yalnız bırakmayın.

İlkokul yaşındaki ve daha ileri yaşta olan çocuklarınızın, bir yetişkinin gözetiminde yapılan, okul-dışı spor faaliyetlerine, eğitim programlarına ya da düzenli ve yapılandırılmış eğlencelere, katılmalarını teşvik edin. Değerlerine saygı duyduğunuz kurum, kuruluş ya da bireylerin yönetiminde olan toplumsal programlara kaydettirin.

Gözetim altında yapılan eğlence faaliyetlerine çocuklarınızla birlikte gitmeye çalışın ve diğer kişilerle ilişkilerini izleyin. Diğer çocukların aşağılayıcı, tehditkar, küfürlü konuşmalarına onun nasıl cevaplar verdiğine; vurma, çarpma davranışları ile öfke ifadelerine nasıl tepki gösterdiğine dikkat edin. Kızgınlık ve öfkenin ifadesi için bu tür davranışların uygun yöntemler olmadığını çocuğunuza anlatın ve benzer biçimde davranmasını engelleyin.

Çocuklarınıza uygun davranışları öğretebilmek için kendiniz model olun

Çocuklar genellikle taklit ederek öğrenirler. Ailelerinin değerleri, tutumları ve davranışlarının onlar üzerindeki etkisi büyüktür. Saygı, dürüstlük, ailemizden ve akrabalarımızdan gurur duymak gibi değerler, çocuklarımız için önemli bir güç ve güven kaynağı olabilirler. Çocuğunuzun olumsuz arkadaş baskısı altında olduğu, şiddetin yoğun rastlandığı bir ortamda yaşadığı ya da davranış bozuklukları olan öğrencilerle aynı okullara gittiği durumlarda bu değerler özellikle önemlidir.

Çocukların çoğu, bazen saldırganlaşıp bir başka insana vurabilirler. Bu tür şiddete yatkın davranışların olası tehlikeleri hakkında çocuklarınızla konuşurken kesin olun. Sorunlarını şiddete başvurmadan daha yapıcı yöntemlerle çözmüşse, onu bunun için takdir ettiğinizi hemen belirtin ve ödüllendirin. İyi davranışlarına daha fazla dikkat gösterilerek ve takdir edilerek, çocukların bu davranışlarını tekrar etmeleri ve sürdürmeleri sağlanabilir.

Çocuklarınızın sorunlarını saldırgan olmayan yöntemlerle çözmelerine yardımcı olabilmek için aşağıdaki önerilerden yararlanabilirsiniz.

Sorunlarını onlarla birlikte tartışın.

Sorunlarını şiddet kullanarak çözmeye kalkarlarsa neler olabileceğini sorun.

Sorunlarını şiddet kullanmadan çözmeye kalkarlarsa neler olabileceğini sorun.

Bu tür bir, "birlikte sesli düşünme" egzersizi, çocuklarınızın şiddete başvurmanın yararlı bir yöntem olmadığını görmelerinde yardımcı olacaktır.

Anne-babalar bazen farkında olmadan şiddet dolu davranışları teşvik edebilirler. Örneğin bazı ebeveynler, erkek çocuklarının kavga etmeyi öğrenmeleri gerektiğini ileri sürerler. Çocuklarınıza anlaşmazlıklarını, tehdit, yumruk ya da silah kullanarak değil, sakin ve yerinde kullanılan sözcüklerle çözmelerini öğretin.

Boş zamanları için yapıcı, şiddet-dışı oyunlar, faaliyetler bulmalarında çocuklarınıza yardımcı olun. Onlara sizin de bir zamanlar hoşlandığınız oyunları, spor faaliyetlerini, hobileri öğreterek, kendi beceri ve yeteneklerini geliştirmelerinde destek olun. Küçük çocuklarınıza hikayeler okuyun, daha büyüklerini kütüphanelere götürün ya da akrabalarınız arasından değer verdiğiniz, hayran olduğunuz, çevresi ve diğer insanlar için birşeyler yapmış olanların hayat hikayelerini anlatın.

Çocuklarınıza vurmayın

Çocuklarınıza ceza vermek için onları itmek, kakmak, tokatlamak, vurmak ya da dayak atmak gibi davranışlar, onlara sorunlarını iterek, kakarak, vurup, çarparak çözmenin uygun olacağı; ceza vermeleri gerektiğinde onların da benzer şekilde cezalar verebilecekleri mesajını vermektedir.

Fiziksel cezalar istenmeyen davranışları ancak belli bir süre için durdurabilmektedirler. Hatta çocukların çok sert cezalara bile uyum yapabildiği bu nedenle de cezanın hiç bir etkisi kalmadığı bilinmektedir.

Oysa ki fiziksel olamayan disiplin yöntemleri çocukların duygularıyla daha kolay başaçıkmalarına yardımcı olmakta; sorunlarını şiddet-dışı yöntemlerle çözebilecekleri yolları öğretmektedir. Aşağıda bazı öneriler bulacaksınız:

Çocuğunuzun her yaşı için bir dakika sürecek şekilde, sesini çıkarmadan bir köşede oturmasını isteyebilirsiniz. (Bu yöntem çok küçük çocuklarla kullanılamaz)

Bazı izinlerini ya da harçlığını geri alabilirsiniz

Arkadaşları ile çıkmasına ya da bazı okul/toplum etkinliklerine katılmasına izin vermeyebilir evden dışarı çıkarmayabilirsiniz (Bu ceza daha çok büyük yaştaki çocuklar ve ergenler için uygundur)

Harçlığın, önceden verilmiş izinlerin geri alınması ya da evden dışarı çıkarmama gibi cezaların, tutarlılıkla ve kısa süreler için uygulanması daha uygundur.

Hata yaptıkları zaman çocukların bu hatalarını düzeltebileceklerine inanabilmeleri lazımdır. Hatalardan nasıl öğrenilebileceğini onlara gösteriniz. Hatalarını bulmalarına, gelecekte benzer hataları yapmaktan nasıl kaçınabileceklerini anlamalarına yardımcı olunuz.

Bu tür durumlarda çocuklarınızı aşağılamamanız, utandırmamanız özellikle önemlidir. Çocuklarınızın her zaman için sizin sevginizi ve saygınızı hissetmeye ihtiyaçları vardır.

Davranış değiştirme yöntemlerinden biri de hatalı davranışları cezalandırmak yerine, olumlu davranışları ödüllendirmektir. Takdir etme, ilgi, şevkat göstermenin en etkili ödüller olduğunu unutmayın.

Kurallarınız ve disiplin yöntemleriniz konusunda tutarlı olun

Bir kural yaptıysanız onu yerine getirin ve vazgeçmeyin. Çocukların kendilerinden hangi davranışların beklendiği konusunda açıklığa ve belirginliğe ihtiyaçları vardır. Oluşturduğunuz bir kuralın yerine getirilmesi konusunda gelişigüzel biçimde davranırsanız, bu sadece çocuklarınızın kafasını karıştıracaktır ve "kaçamak yollar" aramalarını destekleyecektir.

Kurallarınızı oluştururken olanaklar ölçüsünde çocuklarınızın da katılımlarını sağlamaya çalışın. Neyi beklediğinizi ve kurallara uyulmadığı zaman ne tür sonuçlarla karşılaşacaklarını açıklayın. Böyle bir yaklaşım, onların hem kendileri hem de çevrelerindeki insanlar için en iyi olanı elde edebilmeleri amacıyla neler yapmaları gerektiğini öğrenmelerini sağlayacaktır.

Çocuklarınızın ateşli silahlara ulaşamayacaklarından emin olun

Silahlar ve çocuklar çok öldürücü bir bileşimdir ve biraraya getirilmemelidir. Eğer kullanıyor ya da evinizde bulunduruyorsanız, silahların ya da diğer öldürücü araçların tehlikeleri konusunda çocuklarınızı bilgilendirin. Eğer evinizde tabanca ya da tüfek varsa, içini boşaltıp, kurşunları ve silahları ayrı ayrı kilitli dolaplarda saklayın. Doldurulmamış bile olsalar bu silahları asla çocuklarınızın bulabilecekleri yerlerde saklamayın.

Asla üzerinizde tabanca ya da öldürücü bir silah taşımayın. Silah taşımanın çocuklara verdiği mesaj, sorunların silahlarla çözülebileceğidir.

Çocuklarınızın çevrenizde ya da evinizde şiddet görmelerini önlemeye çalışın

Evdeki şiddet çocuklar için korkutucu ve zararlıdır. Çocukların korku duymadan, sevgi içinde yaşayabilecekleri güvenli bir eve ihtiyaçları vardır. Evinde şiddete tanık olan çocukların, ileride mutlaka şiddet gösterecekleri söylenemese de karşılaştıkları sorunları şiddete başvurarak çözmeye "yatkın" olacakları söylenebilir.

Evinizi şiddetten uzak, güvenli bir yer haline getirmek için elinizden geleni yapın ve kardeşler arasındaki şiddet içeren davranışları kesinlikle engelleyin. Anneler babalar arasındaki düşmanlık ve saldırganlık dolu kavgaların da çocukları çok korkutacağını ve onlar için kötü örnekler oluşturacağını unutmayın.

Eğer evinizdeki bireyler birbirlerini sözel ya da fiziksel yöntemlerle incitiyorlarsa ya da kötüye kullanıyorlarsa, çevrenizdeki bir psikologdan yardım almanızı öneririz. Bu profesyonel kişi, sizin ve ailenizin,şiddetin hangi nedenlerle oluştuğunu ve durdurulabilmesi için neler yapılabileceğini anlamanızda yardımcı olacaktır.

Bazen çocuklarınızın sokaklarda, okulda ya da evde şiddete maruz kalmasını engelleyemeyebilirsiniz. Bu durumlar olduğunda, yaşadıkları korku duygularıyla başedebilmeleri için kendilerine yardım etmeniz gerekebilir. Onlara bu konularda yardımcı olabilecek kişiler arasında okulundaki rehber öğretmeni ya da bir psikologu sayabiliriz.

Çocuklarınızın medyadaki şiddete çok fazla maruz kalmalarını önlemeye çalışın

Televizyonda, sinemada ya da bilgisayar oyunlarında çok fazla şiddet izlemenin de çocuklarda saldırgan davranışlara yol açtığı bilinmektedir. Bir ebeveyn olarak çocuğunuzun izlediği şiddet miktarını kontrol altında tutabilirsiniz. Aşağıda bazı öneriler bulacaksınız:

Televizyon izlemeyi günde bir ya da iki saat ile sınırlandırın.

Çocuklarınızın hangi televizyon programlarını izlediklerini, hangi filmlere gittiklerini ve hangi tür bilgisayar oyunlarını oynadıklarını bilin.

Televizyon programlarında, sinemalarda ve bilgisayar filmlerinde izledikleri şiddet hakkında onlarla konuşun. Bu tür davranışların gerçek hayatta ne kadar acı verici olduklarını ve ne tür ciddi sorunlara yol açabileceklerini anlamalarını sağlayın.

Sorunların şiddet kullanmadan nasıl çözülebileceğini onlarla tartışın

Çocuklarınıza şiddet kurbanı olmayacakları yolları öğretmeye çalışın.

Çocuklarınızın şiddet kurbanı olmamaları için ne tür önlemler almaları gerektiğini öğrenmeleri çok önemlidir. Aşağıda kendinizi ve çocuklarınızı şiddetten korumanızda yardımcı olabilecek bazı yollar önerilmektedir:

Çocuklarınıza çevrenizdeki güvenli sokak ve caddelerin hangileri olduğunu öğretin

Her zaman için aydınlık, kalabalık yerlerde ve bir arkadaşla yürümelerini öğüt verin

Gördükleri kuşkulu davranışları ya da tanık oldukları suçları size, öğretmenlerine, güvenilir bir başka yetişkine ya da polise bildirmelerinin ne kadar önemli olduğunu anlamalarını sağlayın. Polis Acil 155 nolu telefondan nasıl arayacaklarını öğretin.

Kendilerine zarar vermeye kalkan biri olduğunda , "Hayır" deyip kaçmalarını ve güvenilir bir yetişkine bu konuyu mutlaka söylemeleri gerektiğini anlatın.

Yabancılarla konuşmanın tehlikelerini vurgulayın. Bilmedikleri ve güvenmedikleri kimseye kapıyı açmamalarını ve bir yere gitmemelerini öğütleyin.

Çocuklarınıza şiddete karşı olmalarını öğretin

Şiddete karşı davranışlar sergiledikleri her ortamda çocuklarınızı destekleyin ve ödüllendirin. Arkadaşlarından birinin diğerine vurduğu, küfrettiği, tehdit ettiği durumlarda çocuğunuza sakin ama kesin sözcüklerle nasıl tepki gösterebileceklerini öğretin. Şiddete karşı durmanın ve direnç göstermenin, daha fazla cesaret gerektirdiğini anlatın.

Çocuklarınızın farklı yörelerden, farklı aile yapılarından gelen kişilerle geçinmelerine, onları kabullenmelerine yardımcı olun. İnsanları sadece farklı oldukları için eleştirmenin ve etiketlemenin acı verici, incitici olduğunu öğretin ve kesinlikle bu tür davranışlara izin verilmeyeceğini anlamalarını sağlayın. Şiddeti başlatan ya da cesaretlendiren sözcükleri kullanmanın ya da şiddet dolu davranışları sessizce seyretmenin, yanlış ve zararlı olduğunu anlatın. Tehditlerin ve itip-kakmanın şiddeti körükleyen davranışlar oldukları konusunda kendilerini uyarın.

Yetişkinler için ekstra öneriler

Ailenizle, arkadaşlarınızla, çevrenizdekilerle yakın olun ve onlarla ilgilenin. Arkadaşlardan oluşan bir grup, size hoş zaman geçirmenizde katkıda bulunabileceği gibi, zor zamanlarınızda destek vererek, yardım iletebilir. Çocuklarınızı büyütürken stresi ve yalnızlığı azaltmak çok yararlı olacaktır.

Çevrenizle ilişkiye geçin, komşularınızı tanıyın. Öldürücü silahların komşu evlerde de bulundurulmamasını sağlayın. Suçluluğu ve şiddeti azaltmaya yönelik sivil toplum girişimlerine gönüllü olun. Çevrenizde bu tip programlar yoksa, siz başlatın.

Seçtiğiniz milletvekillerinin ve belediye görevlilerinin şiddet konusundaki hassasiyetinizi bilmelerini ve konuyla ilişkili önlemleri almalarını sağlayın, baskı grupları oluşturun. Şiddet içeren programlar sunan televizyon kanallarına, onlara reklam veren ya da sponsor olan şirketlere şikayetlerde bulunun.

Çocuklarınızın çevrenizdeki "çevre temizliği", "ağaç dikme", vb. etkinliklere katılmalarını ve içinde yaşadıkları toplumla bütünleşip, onunla gurur duymalarını sağlayın. Bu tür gruplar, bir yandan çevrenizi daha "yaşanır" ve güvenli bir hale getirmeye çalışırken, diğer bir yandan da çocuklarınızın güvenli, yararlı ve ödüllendirici etkinlikler içinde hoş zaman geçirmelerine yardımcıdırlar.

Potansiyel tehlike işaretleri

Çocukları aşağıdaki belirtileri gösteren ebeveynler, bu konuları profesyonel bir kişiyle görüşmeli ve çocuklarını anlamaya çalışmalıdırlar.

Bebekler ve okul-öncesi çocuklarda gözlenen tehlike işaretleri

Bir gün içinde çok sık olarak ortaya çıkan, 15 dakikadan daha uzun süren ve ebeveynler, bakıcılar ya da diğer aile üyeleri tarafından sakinleştirilemeyen öfke nöbetleri

Nedeni olmadan çok sık ortaya çıkan saldırganlık patlamaları

Çocuğunuzun aşırı aktif, kontrolsüz ve korkusuz olması

Yetişkinleri ve kuralları hiçe sayması

Ebeveynlerine yönelik bağlılık davranışlarını göstermemesi, yabancı yerlerde onları aradığını, onların yakınında olmak istediğini gösteren davranışları sergilememesi

Televizyonda sıklıkla şiddet içeren programlar araması, şiddet teması olan oyunlara girmesi, diğer çocuklara yönelik hain davranışlarda bulunması

Okula giden çocuklarla ilişkili tehlike işaretleri

Dikkat ve konsantrasyon sorunlarının olması

Sınıf aktivitelerinde "oyun-bozan davranışlar" göstermesi

Okulda başarısız olması

Okulda diğer çocuklarla sık sık kavga etmesi

Hayal kırıklıkları, eleştiriler ve alaylara, yoğun öfke patlamaları, suçlamalar ya da intikam temalı davranışlarla tepki göstermesi

Televizyonda çok sayıda şiddet içerikli program seyretmesi, bu tür flimlere gitmesi ve bu tür bilgisayar oyunları oynaması

Çok az sayıda arkadaş sahibi olması, davranışları yüzünden arkadaşları tarafından dışlanması

Saldırgan, kural dinlemez olduğu bilinen çocuklarla arkadaşlık kurması

Diğerlerinin duygu ve düşüncelerine duyarsız olması

Ev hayvanlarına ya da sokaktaki hayvanlara yönelik hainlikler yapması

Kendini çok çabuk engellenmiş hissetmesi

Ergenlik-öncesi ve ergenlik dönemi çocuklarınız için tehlike ,işaretleri

Otoriteye sürekli karşı durması

Diğerlerinin duygu ve davranışlarını hiçe sayması

İnsanlara kötü davranması ve problemlerinin çözümü için fiziksel şiddete ya da şiddet tehditlerine başvurması

Sık sık hayatın kendisine haksızlık ettiğini vurgulaması

Okulda başarısız olması ve "ders asma" davranışlarının sıklığı

Herhangi bir nedeni olmadığı halde okula gitmemesi

Okuldan uzaklaştırılması ya da atılması

Çetelere, kavgalara katılması, hırsızlık ya da vandalizm gibi davranışlarda bulunması

Alkol, ilaç ya da uçucu madde kullanması

Veliler İçin

Veliler İçin

Sayın Velimiz,
Çocuklarımızın ruhsal, bedensel, sosyal, zihinsel v.b. gelişmelerinin sağlıklı olabilmesi için çeşitli kurumlara büyük görevler düşmektedir. Bu kurumların başında aile ve okul gelmektedir. Okulumuzun üzerine düşen görevleri gerçekleştirebilmesi için sizin desteğinize ihtiyacı vardır.

Okul - öğrenci - aile işbirliği için:

1. Okul idaresi ile görüşmeniz gereken konular için öncelikle müdür yardımcısı ile iletişim kurunuz.

2. Çocuğunuzun sağlık durumu hakkında revir ve okul idaresi ile iletişim içinde olunuz.

3. Çocuğunuzun sosyal, bilişsel, duygusal gelişimleri ile ilgili her türlü bilgi için bağlı bulunduğunuz rehberlik servisi ile iletişim kurunuz. Çocuğunuzun okul içindeki durumu hakkında bilgi alabilmeniz için veli toplantılarına mutlaka katılınız.

4. Çocuğunuzu sabah kahvaltısı yapmadan okula göndermemeye çalışınız.

5. Çocuğunuzun kılık kıyafetine ve giysilerinin okul kurallarına uymasına özen gösteriniz. Çocuğunuzun okul giysilerine öğrencinin ad, soyad ve sınıfını işleyiniz. Eşyaların okulda unutulmaması için gerekli uyarıları yapınız.

6.
Çocuğunuzun zamanında yatmasına ve bu arada sistemli ders çalışma alışkanlığı kazanmasına yardımcı olunuz.

7.
Belirlenen alışveriş gününün dışında çocuklarınıza para vermeyiniz. Para gününde belirlenen miktarı geçmeyiniz. Kapı önündeki satıcılardan çocuğunuza hiçbir şey almayınız ve çocuğunuzu da almaması konusunda uyarınız.

8.
Çocuğunuzun zamanında derse gelmesini sağlayınız, geç kalma alışkanlığını önleyiniz. Geç kaldığınızda ilgili müdür yardımcınızdan geç kağıdı almayı unutmayınız.

9.
Çocuğunuzun çantasında, haftalık ders programına göre o gün için gerekli olan kitap-defter, araç ve gereci bulundurmasına dikkat ediniz.

10.
Çocuğunuzun ders araç ve gereçlerine, defter ve kitaplarının kaplanarak etiketlenmesini sağlayınız. (kendisine ait olan ya da olmayan araç ve gereçleri yıpratmadan, temiz ve düzenli kullanması alışkanlığını kazanmasına yardımcı olunuz.)

11.
Okul idaresi tarafından gönderilen duyuru ve formların okunup imzalanarak, gerekli bölümlerinin doldurulup en geç iki gün içerisinde sınıf öğretmenine ulaşmasını sağlayınız.

12. Servislerle ilgili konularınızın öncelikle servis bürosundaki görevlilere iletiniz, gerekirse idareye başvurunuz.

13. Okulumuz otomatik santrale bağlıdır. Birim telefonlarını kodlayarak ulaşmak istediğiniz birime daha çabuk ulaşacağınızı unutmayınız.

ZAMAN İLERLEDİKÇE ÇOCUKLARIN BABALARI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ

ZAMAN İLERLEDİKÇE ÇOCUKLARIN BABALARI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ

5 YAŞINDA: Babam herşeyi bilir.

10 YAŞINDA: Babam çok şey bilir.

15 YAŞINDA: Bende babam kadar biliyorum.

20 YAŞINDA: Aslında babamın sandığım kadar bilgisi yok.

30 YAŞINDA: Bir kere de babamın fikrini sorsam fena olmaz.

40 YAŞINDA: Nede olsa babam bazı şeyleri biliyor.(Bu arada çocukları olmuş, onu çileden çıkrtmaktadır.)

50 YAŞINDA: Babam herşeyi biliyor.

60 YAŞINDA: Aaaaaaah babam aaah, hayatta olsan da sana bir kelime olsun danışabilsem.