', ' öğrenmeye hoşgeldiniz: BİTKİSEL DOKULAR

9 Kasım 2007 Cuma

BİTKİSEL DOKULAR

BİTKİSEL DOKULAR

Şekil ve yapı bakımından benzer olan aynı görevleri yapan hücrelerin meydana getirdiği topluluğa doku denir. Dokuları inceleyen bilim dalına Histoloji denir.
Dokular ikiye ayrılır:
1.Bitkisel dokular
2.Hayvansal dokular
Bitkisel dokuların sınıflandırılması


Sürgen (Meristem) Doku:
Bitkilerde bölünme yeteneği sürekli olan dokudur. Sürekli bölünerek değişmez dokuları oluşturur. Bu doku bitkinin uzamasını ve kalınlaşmasını sağlar.
Birincil Meristem :
Kök gövde ve dal uçlarında bulunur. Boyuna büyümeyi sağlar.
İkincil meristem(Kambiyum) :
Bu doku değişmez doku hücrelerinin bölünme yeteneği kazanmasıyla gelişir. Bitkinin enine kalınlaşmasını sağlar.

Değişmez dokular:
Birincil ve ikincil meristem doku hücrelerinin gelişme ve farklılaşmasından oluşur. Değişmez dokuları meydana getiren hücreler, bölünebilme özelliğini kaybeder.
Değişmez dokular yapı ve görevlerine göre gruplandırılır:
1.Parankima dokusu:
Bitkilerdeki diğer doku ve organların arasını doldurur. İşlevlerine göre özümleme parankiması, havalandırma parankiması ve depo parankiması olarak üç gruba ayrılır.
2.Koruyucu doku :
Bitkilerde kök , gövde ve meyvelerin üzerini örter. Hücre çeperi kalındır. İki gruba ayrılır.
a-Epidermis:
Bitkinin genç bölgelerinin ve yapraklarının üzerini örten tek tabakalı bir dokudur. Üzerinde kutikula tabakası vardır.Bu tabaka kurak bölge bitkilerinde su kaybını önler.Epidremis hücreleri faklılaşarak tüyleri ve stomaları oluşturur.
Stomalar yaprağın alt yüzeyinde bulunur. Bitkinin gaz alışverişini ve terleme yoluyla yapısındaki su miktarını düzenler.
b-Periderm
Çok yıllık bitkilerde kök ve gövdenin üzerini örter. Peridermde epidermisdeki stomaların yerini kovucuk(lentisel) alır.
3. İletim dokusu:
Bitkilerde madde taşınmasını gerçekleştirir. İletim dokusu ikiye ayrılır.
a-Odun borusu (ksilem):
Oluştuktan sonra hücreleri canlılığını kaybeder. Bu borular kökten yaprağa doğru su ve madensel tuzları taşır.
b-Soymuk boruları(floem):
Canlı hücrelerden oluşmuştur. Soymuk borusu fotosentezle üretilen besinlerin köke doğru iletimini sağlar.
4.Destek doku:
Bitkinin yapısının korunmasını sağlar. Çok yıllık bitkilerde gövdeyi dayanıklı duruma getirir.Bir yıllık bitkilerde destek doku bulunmaz.destek doku iki çeşittir.
a-Pek doku:
Büyümekte olan genç bitkilerde yer alan canlı bir dokudur, hücre çeperi kalındır.
b-Sert doku
Sitoplazma ve çekirdekleri yoktur. Yuvarlak ve köşeli hücrelerine “taş hücreleri” denir. Armut ve ayvada bulunur.
5.Salgı doku:
Bol sitoplazmalı ve büyük çekirdekli canlı hücrelerden oluşur. Oluşturdukları salgılar bitkiyi çürümekten korur, tozlaşmayı kolaylaştırır ve bitkiyi dış etkilere karşı korur.

Bitkilerin hücre, doku ve organlardan oluşan düzenli yapısı
Bütün canlılar hücrelerden oluşmuştur. Hücreler dokuları dokularda organları oluşturmuştur. Çevremizdeki canlılardan olan bitkilerde bu yapıdadır. Bitkileri inceleyen bilim dalına botanik denir. Bitkiler bazı özelliklerine göre farklılık gösterirler. Bitkileri iki ana gurupta incelemek mümkündür.

1.Çiçekli bitkiler
2.Çiçeksiz bitkiler

Bir bitkiyi incelediğimizde aşağıdaki yapıları görürüz.
1.Bitkinin toprak altında kalan kısmı olan kök.
2.Diğer organları taşıyan gövde.
3.Gövde üzerindeki yapraklar.
4.Renkli yapraklardan oluşan çiçek.

Bitkinin toprakla ilişkisini kuran kök
Genellikle toprağın altında kalan ve bitkiyi toprağa bağlayan kısımdır. Kök, bitkinin beslenmesi için gerekli su ve suda çözünmüş madensel tuzları topraktan emerek alır.

Kök, ana kök, yan kökler ve emici tüyler olmak üzere 3 kısımdan oluşur.

Ana kök : Her bitkide bir tane bulunur. Bitkinin toprağa sıkıca bağlanmasını sağlar.
Yan kökler : Ana kökten yanlara doğru uzanan çok sayıdaki köklerdir. Bitkinin topraktan çıkmasını önler. Yan kökler suyun olduğu yöne doğru ilerleyerek bitkinin suyu almasına yardımcı olur.
Emici tüyler : Yan köklerin uç kısımlarındaki tüysü yapılardır. Topraktan su ve madensel tuzları emerler. Ayrıca salgıladıkları asitli maddelerle kökün önüne gelen taş, kaya gibi sert engelleri parçalayarak eritirler.
Kök, yapı ve görevlerine göre kazık kök, saçak kök ve depo kök olmak üzere 3 çeşittir.
Kazık kök : Ana kök iyi gelişmiş, kalınlaşmış ve toprağın içine doğru uzanmıştır. Yan kökler ise ana köke bağlı ve fazla gelişmemiştir. Ebegümeci, fasülye, havuç, lahana, bakla, bamya, gelincik ve büyük ağaçların kökleri kazık köktür.
Saçak kök : Ana kök fazla gelişmemiş ve yan köklerle aynı kalınlıktadır. Gövdenin kökle birleştiği yerden hemen hemen aynı uzunlukta çok sayıda yan kökler çıkmıştır. Soğan, buğday, mısır, çilek, çimen, arpa, ayçiçeği ve sarımsak gibi bitkilerin kökleri saçak köke örnektir.
Depo kök : Ana kök aşırı gelişerek yedek besin depo edebilecek duruma gelmiştir. Yan kökler, ana kökten çıkmış ve oldukça ince görünümdedir. Turp, havuç, şeker pancarı ve şalgam kökleri depo kök olup yedek besin depo ederler. Ayrıca salep bitkisinin yan kökleri yedek besin depo eder.
Ayrıca bataklık bitkilerinde dik durmayı sağlayan destek kök ve bitkinin hava almasını sağlayan hava kökleri bulunur.

Çiçekli bir bitkinin diğer bir organı da gövdedir. Bitkinin genellikle toprak üstünde bulunan dal, yaprak, çiçek ve meyve gibi yapılarını taşıyan organıdır. Gövde, içindeki iletim boruları sayesinde topraktan alınan su ve madensel tuzları yapraklara, yapraklarda oluşan besin maddelerini de köke kadar iletir. Ayrıca bitkinin dik durmasını ve yaprakların güneşten en iyi şekilde yararlanmasını sağlar. Tomurcuk, yaprak,çiçek ve meyveyi taşır. Köklerden gelen suyu yapraklara kadar iletmekle görevlidir.


GÖVDE ÇEŞİTLERİ

1. ODUNSU GÖVDE: Ağaç gibi çok yıllık bitkilerde sert ve sağlam gövdeleridir. Örnek: Çam, kavak, elma, söğüt odunsu gövdedir.
2. OTSU GÖVDE: Bir yıllık bitkilerin ince,zayıf ve yeşil renkli gövdeleridir. Örnek: Sebzeler, buğday. Çimen otsu gövdedir.
3. YUMRU GÖVDE: Besin depo edilen ve toprak altında bulunan gövdedir. Örnek: Patates ve yer elması.
4. SÜRÜNGEN GÖVDE: Toprak üzerinde dik durmayan, sürünen gövdedir. Örnek: Karpuz ve çilek.
5. SARILGAN GÖVDE: Sarmaşık, asma ve fasulye gibi bitkilerin gövdesi bu tiptir.
6. YASSI GÖVDE: Lahana, marul,soğan ve sarımsak gibi bitkilerin gövdesi yassı gövdedir.
7. DEPO GÖVDE: Kaktüs gibi hücrelerinde su depo eden gövdelerdir.

YAPRAK
Bitkinin solunum ve besin yapmakla görevli organı yapraklardır. Yaprağın geniş ve yassı kısmına “yaprak ayası”, dala veya gövdeye bağlandığı kısmına “yaprak sapı”, yaprak sapının biraz genişleyerek gövde veya dala bağlanan ucuna “yaprak kını” , yaprak kını ile dal arasındaki kısma “tomurcuk” , yaprak ayasında iletimi sağlayan iletim borularına “damarlar” denir.
Yaprak ayası tek parçalı olan yapraklara “basit yaprak”, yaprak ayası çok parçalı olan yapraklara ise “bileşik yaprak” denir.
Yapraklar ayalarına göre; oval (kayısı), yuvarlak (ayva), iğne (çam), şerit (buğday, mısır), spatül (söğüt) ve el ayası (asma, çınar)
Yapraklar kenarlarına göre; düz kenarlı, dişli kenarlı, bölümlü kenarlı ve parçalı kenarlı
Yapraklar damarlarına göre; telek damarlı, el tarağı damarlı ve paralel damarlı
Yapraklar dizilişlerine göre; sarmal, karşılıklı ve halkalı
Yaprağın Görevleri :
1. Fotosentez yoluyla besin yapar.
2. Alt kısımlarındaki gözeneklerden (stoma) solunum yapar.
3. Terleme yoluyla fazla suyu dışarı atar.
4. Yaprak dökülmesi sayesinde zararlı maddelerin dışarı atılmasını sağlar.

ÇİÇEK
Çiçekli bitkilerin üreme organları çiçektir. Çiçek, tohumlar vasıtasıyla yeni bireylerin oluşmasını ve bitkinin devamını sağlar.
Tam bir çiçekte; çiçek sapı, çiçek tablası, çanak yaprak, taç yaprak, erkek ve dişi organlar vardır. Çiçek sapı çiçeği dala bağlar, çanak yaprak, taç yaprak, erkek ve dişi organlar dıştan içe doğru sırayla dört halka şeklinde çiçek tablası üzerine dizilirler.
Erkek organ, ipçik denilen bir sap ile başçık denilen şişkin bir kısımdan meydana gelmiştir. Başçıkta, içinde erkek üreme hücreleri (polen) bulunan çiçek tozu keseleri bulunur. Polenler olgunlaşınca keseler çatlar ve polenler etrafa yayılır.
Dişi organ, yumurtalık, dişicik borusu ve tepecik olmak üzere üç kısımdan oluşur. Yumurtalıkta çok sayıda dişi üreme hücresi (yumurta) bulunur. Dişicik borusu, tepeciği yumurtalığa bağlayan dar kısımdır. Tepecikte çiçek tozlarının yapışmasını sağlayan yapışkan bir sıvı bulunur.
Erkek ve dişi organı bir arada bulunduran bitkilere “bir evcikli” , erkek ve dişi organları ayrı bulunduran bitkilere de “iki evcikli” bitki denir. Meşe, mısır, çam, kestane ve fındık bir evcikli, söğüt, antep fıstığı, kenevir ve kavak iki evcikli bitkilerdir.
Erkek organın başçığındaki polenlerin dişi organın tepeciğine taşınması olayına “tozlaşma” denir. Polenlerin rüzgar, su, böcekler ve kuşlar vasıtasıyla taşınması sonucu oluşan tozlaşmaya “doğal tozlaşma” , insan eliyle yapılan tozlaşmaya da “yapay tozlaşma” denir.
Tozlaşma sonucu dişi organın tepeciğine gelen erkek üreme hücreleri buraya yapışarak dişicik borusu boyunca uzantı oluşturur. Bu uzantı içindeki hücrelerden biri aşağı yumurtalık içine düşerek dişi üreme hücresi ile birleşir. Bu olaya “döllenme” denir. Döllenmiş yumurtaya “zigot” denir. Döllenmiş yumurta bölünerek “embriyo” yu meydana getirir. Zamanla embriyonun etrafında besince zengin canlı çenekler oluşur. Bu çeneklere “tohum” denir. Tohumun gelişerek etli ve sulu bir hal almasıyla “meyve” meydana gelir.
Döllenmeden sonra tohum taslağı tohumu, yumurtalık olgunlaşarak meyveyi oluşturur.Tohumu çevreleyen kısmına meyve adı verilir. Bir meyvenin yapısına çiçek tablası hatta çiçek sapı dahi katılır. Örneğin eriğin yediğimiz kısmı meyvedir.

Çimlenme
Tohum içinde embriyo ve besin maddesi bulunan yapıdır. Tohumdan bitki kökünün, gövdesinin ve yaprak ve çiçeklerin oluşmasına çimlenme denir.
Tohum çimlenirken gerekli besini çeneklerden alır. Tohumun çimlenebilmesi için uygun sıcaklık ve hava gerekir.
Buğday ve mısır gibi bitkilerin bir tana çeneği bulunur bunlara “tek çenekli bitkiler”, fasulye ve nohut gibi bitkilerde iki tane çenek yer alır bunlara da “iki çenekli bitkiler” denir.
Çimlenme esnasında tohumun yapısındaki besin kullanılır ve böylece yeni bir bitki oluşur.

Kara yosunları
Nemli yerlerde, ağaç kabukları ve toprak üzerinde görülen yeşil renkli küçük bir bitkidir. Küçük bir gövdeye ve köksü kısma sahiptirler. Damarsızdırlar. İnce saplarının ucunda bulunan spor keselerinin içindeki sporların olgunlaşarak keselerin çatlaması ile etrafa yayılması sonucu nemli yerlerde çimlenerek genç kara yosunu bitkisi oluşur. Bu şekilde eşeysiz üreme yaparlar. Ertesi yıl genç kara yosunu bitkisinin ince yapraklarının arasında oluşan erkek ve dişi üreme organlarındaki erkek ve dişi üreme hücrelerinin birleşmesi sonucu zigot oluşur. Zigot gelişimini tamamlayarak yeni bir karayosununu oluşturur. Bu şekilde üreme eşeyli üremedir. Kara yosununun hayatı boyunca bir eşeyli üremeyi bir eşeysiz üreme takip eder. Buna “döl değişimi” veya “döl almaşı” denir.
Eğrelti otları
En gelişmiş çiçeksiz bitkilerdir. Kök, gövde ve yapraklar bulunur. İletim boruları bulunduğundan damarlıdırlar. Eğrelti otları ormanlarda ağaç diplerinde, nemli yerlerde ve dere kenarlarında yetişirler. Eğrelti otlarında da döl almaşı görülür. Eğrelti otları geniş yapraklarının altında kahverengi spor keselerindeki sporların rüzgar veya başka etkilerle çevreye yayılıp çimlenmesiyle eşeysiz, sonra oluşan erkek ve dişi üreme hücrelerinin birleşmesiyle eşeyli ürerler.

Çiçekli bitkiler ile çiçeksiz bitkiler arsındaki farklar şunlardır ;


Çiçekli Bitkiler Çiçeksiz Bitkiler
1 – Üreme organı olan çiçek vardır. 1 – Çiçekleri yoktur.
2 – Kök, gövde ve yaprakları vardır. 2 – Kök, gövde ve yaprakları yoktur veya iyi gelişmemiştir.
3 – Gövde ve yapraklarında iletim boruları vardır. 3 – Eğrelti otu hariç iletim boruları yoktur.
4 – Eşeyli üreme ile çoğalırlar. 4 – Eşeyli ve eşeysiz olarak çoğalırlar.

Doğal bir çevrede yaşayan canlıların birbirleriyle ilişkilerine ekosistem denir. Toprakta yaşayan küçük böcekler bitkilerle beslenir. Yılan ,kurbağa gibi hayvanlar ise hem böceklerle hem de bitkilerle beslenir. Bitkiler bir çok canlının enerji kaynağıdır.
Bitkiler fotosentez sayesinde havadaki oksijen ve karbondioksit dengesini düzenler. Ayrıca hava su toprak dengesinde rol oynar.
Erozyonu kökleri sayesinde önler. Mobilya kağıt sanayinde kullanılır.


ÇİÇEKLİ BİTKİLER
Bitkiler de tüm canlılar gibi beslenir, gelişir ve ürerler. Çiçekli bitkilerin üreme organları çiçektir. Çiçekli bitkilerde üreme eşeyli olarak gerçekleşir. Tohum ilerde gelişecek olan bitkinin küçük bir taslağını yani embriyonu taşır. Çiçekli bitkilere aynı zamanda tohumlu bitkiler de denir.


ÇİÇEKLİ BİTKİLER ÇİÇEKSİZ BİTKİLER
1 – Üreme organı olan çiçek vardır. 1 – Çiçekleri yoktur.
2 – Kök, gövde ve yaprakları vardır. 2 – Kök, gövde ve yaprakları yoktur veya iyi gelişmemiştir.
3 – Gövde ve yapraklarında iletim boruları vardır. 3 – Eğrelti otu hariç iletim boruları yoktur.
4 – Eşeyli üreme ile çoğalırlar. 4 – Eşeyli ve eşeysiz olarak çoğalırlar.
Çiçekli bitkiler ile çiçeksiz bitkiler arasındaki farklar

Tohumlarına göre iki gruba ayrılır.
Açık Tohumlular
Kapalı Tohumlular

AÇIK TOHUMLULAR
Açık tohumlulara kozalaklılar da denir. Çünkü meyveleri kozalak şeklindedir. Tohumları meyvenin içinde saklı olmayıp, kozalak pulları üzerinde bulunan odunsu bitkilerdir. Odunsu bitki olduğu için düzenli iletim demetleri ve kambiyum vardır. Çok yıllıktırlar. Her zaman yeşildirler ve çoğu iğne yapraklıdır. Ormanları oluşturan ağaçların başında iğne yapraklılar gelir. İğne yapraklı olanları çiçek tozu üretir ve tohumların kozalaklarında taşır. Açık tohumlulara şu bitkileri örnek verebiliriz;
Köknar, ladin, ardıç en tanıdığımızı ise çamdır.sürekli karşılaştığımız çam ağaçlarından faydalanarak açık tohumluları anlatalım.
Türlerin çoğunda gövde kabuğu kalın, pürüzlü ve çatlaktır. Çam ağaçlarının yapraklarında ikiden fazla çenek bulunur. Genç çamların tacı genellikle konik, dalları yatay ve çevreli olabilirler. Bu tür bitkiler kuraklığa dayanıklı olmakla birlikte iyi gelişip çoğalabilmeleri için temiz hava ve bol ışığa ihtiyaç duyarlar.
Çoğalmaları ise; aynı ağaçta hem erkek hem de dişi kozalak bulunur. Erkek kozalaklar her biri iki çiçek tozu kesesi taşıyan çok sayıda verimli puldan oluşur. Dişi kozalaklarda her biri iki tane tohum taslağı taşıyan bir pulun altına yerleşmiş, sarmal dizilişli çok sayıda yaprak benzeri yapı vardır. Baharda ya da yaz başında çiçek tozu keselerindeki uzunlamasına yarıklardan çıkan çiçek tozları havada uçuşur. Havada uçuşan çiçek tozları dişi kozalakları pullarında birine konduğunda üreme süreci başlar. Çiçek tozu burada çimlenerek tohum taslağına doğru bir borucuk uzatır. Bu borucuğun içinde aşağıya doğru hareket eden spermalardan biri yumurta hücresini döller. Döllenmiş yumurta hücresinden tohum gelişir. Oluşan kanatlı tohumlar rüzgarda kolayca uçuşarak çevreye dağılırlar., toprağa düşüp uygun koşulları buldukları zaman çimlenmeye başlar ve kısa sürede genç bir bitki oluşur.

KAPALI TOHUMLULAR
Bu bölümü oluşturan bitkiler en yaygın kara bitkileridir. Açık tohumlu bitkilerden farklı olarak, kapalı tohumluların tohum taslakları etli bir yumurtalığın içinde gelişir. Kapalı tohumluların üreme organları çiçekleridir. İğne yapraklılar genellikle rüzgarla tozlaşmalarına karşılık kapalı tohumlular tozlaşabilmek için bal özü taşıyan göz alıcı çiçekleriyle, böcekleri kendilerine çekerler. Çiçekler döllendikten sonra, tohum taslakları tohuma, yumurta meyveye dönüşür. Tohum meyvenin içinde bulunur.
Kapalı tohumlular tek çenekli ve çift çenekli olmak üzere ikiye ayrılır: Aşağıdaki tabloda özellikleri görülmektedir.


TEK ÇENEKLİLER ÇİFT ÇENEKLİLER
1) Otsu bitkilerdir. 1) Genellikle odunsu bitkilerdir.
2) Yaprakları ince, uzun, şerit şeklindedir. 2) Yaprakları geniş parçalıdır.
3) Yaprakları paralel damarlıdır. 3) Yaprakları ağsı damarlıdır.
4) Tohumda tek çenek bulunur. 4)Tohumda çift çenek bulunur.
5) Kambiyum yoktur. 5) Kambiyum bulunur. (çok yıllıklarda)
6) İletim demetleri düzensizdir. 6) İletim demetleri düzenlidir.
7) Kökleri saçak köktür. 7) Kazık kök ve yan köklerden oluşur.
8) Gövdeleri incedir. 8) Gövdeleri kalındır.
9) Örneğin;Buğday, mısır, soğanlı bitkiler 9) Örneğin; Fasulye, elma, armut
Tek çenekli ve çift çenekli bitkilerin özellikleri

ÇİÇEK VE YAPISI

Çiçek, tohumlar vasıtasıyla yeni bireylerin oluşmasını ve bitkinin devamını sağlar.
Tam bir çiçekte; çiçek sapı, çiçek tablası, çanak yaprak, taç yaprak, erkek ve dişi organlar vardır. Çiçek sapı çiçeği dala bağlar, çanak yaprak, taç yaprak, erkek ve dişi organlar dıştan içe doğru sırayla dört halka şeklinde çiçek tablası üzerine dizilirler.
Çanak yaprak: Genelde yeşil renklidir. Çiçeğin en dış kısmını oluşturur.Çiçek tomurcuk halindeyken çiçeği korur.
Taç yaprak: Çiçeğin renkli ve kokulu kısmıdır. Tozlaşmada böcekleri çekerek bitkinin çoğalmasında önemli rol oynar.
Erkek organ: İpçik denilen bir sap ile başçık denilen şişkin bir kısımdan meydana gelmiştir. Başçıkta, içinde erkek üreme hücreleri (polen) bulunan çiçek tozu keseleri bulunur. Polenler olgunlaşınca keseler çatlar ve polenler etrafa yayılır.
Dişi organ: Yumurtalık, dişicik borusu ve tepecik olmak üzere üç kısımdan oluşur. Yumurtalıkta çok sayıda dişi üreme hücresi (yumurta) bulunur. Dişicik borusu, tepeciği yumurtalığa bağlayan dar kısımdır. Tepecikte çiçek tozlarının yapışmasını sağlayan yapışkan bir sıvı bulunur.
Erkek ve dişi organı bir arada bulunduran bitkilere “bir evcikli” , erkek ve dişi organları ayrı bulunduran bitkilere de “iki evcikli” bitki denir. Meşe, mısır, çam, kestane ve fındık bir evcikli, söğüt, antep fıstığı, kenevir ve kavak iki evcikli bitkilerdir.

TOZLAŞMA
Bitkide çiçeğin görevi tozlaşma yoluyla bitkinin çoğalmasını sağlamaktır. Bir çiçeğin erkek organından serbest kalan polenlerin diğer çiçeğin dişi organının tepeciğine ulaşması ve burada yeni bitki tohumlarının oluşması olayıdır. Tozlaşma olayında etkili faktörler şunlardır:
1.Rüzgar: Polenlerin taşınması rüzgarla sağlanır. Kullanışlı ve sık görülen bir tozlaşma çeşidi değildir.
2.Böcekler: Polenlerin arılar, sinekler ve benzer böcekler tarafından taşınması. Yaygın olan tozlaşma şeklidir. Çiçeğin güzel kokusu, güzel ve parlak görünümü ve salgıladığı şekerli maddeler böceklerin dikkatini çeker. Çiçeğin üzerine gelen böceklerin ayaklarına yapışan polenler böceğin diğer çiçeklere konmasıyla oralara taşınmış olurlar.
3.Kendi kendine tozlaşma: Aynı çiçeğin erkek organındaki polenlerin dişi organına ulaşması sonucu meydana gelen tozlaşma şeklidir.
Çiçekte döllenme sonucunda tohum oluşur ve bu tohumun etrafının yumurtalıkla çevrilmesi sonucu meyve oluşur. Tohumun toprakta çimlenmesiyle yeni bitkiler oluşmuş olur.
ÇİMLENME
Tohum içinde embriyo ve besin maddesi bulunan yapıdır. Tohumdan bitki kökünün, gövdesinin ve yaprak ve çiçeklerin oluşmasına çimlenme denir.
Tohum çimlenirken gerekli besini çeneklerden alır. Tohumun çimlenebilmesi için uygun sıcaklık ve hava gerekir.
Çimlenme esnasında tohumun yapısındaki besin kullanılır ve böylece yeni bir bitki oluşur.
MEYVE
Meyve sadece, çiçekli bitkilere özgü bir üründür. Çiçek tozunun yumurtalığa erişerek yumurtayı aşılamasıyla birlikte hücresel çoğalma başlar. Yumurtalık yavaş yavaş şişer ve sonunda meyve halini alır. Tüm meyveleri beslemekte olan özsu meyveye de erişir. Özsu, olmakta olan meyveyi besler ve renklendirir. Meyveyi tatlılaştıran da özsudur.
Meyveleri oluşumuna göre gruplandırırız.
Meyve sadece dişi organın yumurtalık dokuları tarafından meydana getirilirse bunlara gerçek meyve denir. Örneğin; şeftali, kayısı, üzüm.
Yumurtalıkla birlikte çiçek tablası, taç ve çenek yapraklar beraberce gelişerek meyve oluşturuluyorsa bunlara yalancı meyve denir. Örneğin; Çilek, elma, armut.
Dir tane dişi organdan meydana gelen meyvelere basit meyve denir. Örneğin; Kiraz, erik, elma.
Birkaç tane dişi organdan meydana gelen meyvelere ise bileşik meyve denir. Örneğin; Ahududu, böğürtlen.
Ceviz, fındık, kestane gibi bitkilerin meyveleri zamanla sertleşip kurur. Tohumları yenilen bu meyvelere kuru meyve denir.

0 yorum: