', ' öğrenmeye hoşgeldiniz: SON ÇOCUKLUKTA GELİŞİMİ

16 Kasım 2007 Cuma

SON ÇOCUKLUKTA GELİŞİMİ

SON ÇOCUKLUKTA GELİŞİMİ

(Kızlarda 6-11 Yaş, Erkeklerde 6-13 Yaş)

Son çocukluk döneminin başlarında dengesiz ve olumsuz bir gelişim dikkatimizi çeker. Özellikle 6 yaşına rastlayan bu gelişim özellikleri, 7 yaşından itibaren yerini giderek düzenli ve dengeli bir döneme bırakır.

Son çocukluk döneminde çocuk; motor ve dil gelişimi açı­ndan büyük aşamalar kaydetmiş ve dengenin gelişmesi sonu-ı hızlı yürüyebilen, futbol oynayabilen, ok atabilen göz-el koordinasyonunun gelişmesi sonucu da iki elini bağımsız olarak kullanabilen bir birey haline gelmiştir.

Bu bölümde beden, motor ve dil gibi gelişim yüzleri çocuğun belli bir olgunluğa ulaşması nedeniyle farklılık göstermediği için gelişimin bu yüzleri ayrıntılı biçimde incelenmeyecektir.

BİLİŞSEL (Cognitive) GELİŞİM

7-11 Yaş Arası: Somut İşlemler Dönemi

“Somut işlemler Dönemi” (Concrete Operational Stage) adı verilen 7-11 yaşları arasında çocuklarda mantıksal düşünme ve sayı, zaman, mekân, boyut, hacim, uzaklık kavramları yerleşmeye başlar.

Bu dönemde problemin çözülmesi somut nesnelere, “burada” ve “şimdi” gibi anlık durumların olmasına bağlıdır. Çocuklar bu dönemde korunum ilkesini anlayabilirler, çünkü somut işlemleri tersine döndürebilirler. Su miktarının her iki koşulda da aynı olduğunu söyleyen çocukların zihinsel yetenek­leri yetişkinlerinki gibi olmaya başlar. Ancak soyut düşünce henüz tam gelişmemiştir, bundan sonra başlayan “Formel İşlemsel Dönem”de (Formal Operational Stage) somuttan soyuta dönüşüm görülecektir.

Piaget'ye göre, somut işlemler döneminde olan çocuklar yeni bir dizi kural geliştirirler; “gruplandırma” adı verilen bu işlemin özel mantıksal niteliği vardır. Okul çağındaki bir çocuğun düşünüşünün başlıca özelliği de bu «gruplama» yeteneğine sahip oluşudur. Bundan “sınıflama, sıralama, serileme değişmezlik, sayı ve mekân” kavramları oluşur. Sınıflama, sıralama gibi gruplamalarla aynı zamanda çocukta organize etim ve bir sistem kurma yeteneği gelişir. Bu ona dış bir değişikliği içsel olarak telafi etme olanağını kazandırır.

Sınıflandırma, gruplandırma simetri şeklinde bire bir yada birle çok arasındaki ilişkilerden doğar.

İlişkilerin en yalın mantıksal gruplaması bir “sınıflar hiyerarşisi” biçimindedir. Örneğin, hayvanlar sınıfı, etoburlar v etobur olmayanlar diye iki altsınıfa ayrılır. Bu altsınıflar da özel hayvan türlerinin adlarına varılıncaya dek yeniden sırayla altsınıflara ayrılabilirler, ilkokul çocuğunun bu altsınıflarda ki çiftlere anlama yeteneğine sahip olması beklenir.

9 yaşlarına kadar çocukların çoğu sınıflar arasındaki ilişkileri anlamakta zorluk çeker. Piaget burada şunu göstermiştir: Çocuklar; güller, lâleler ve öteki çiçeklerin hepsinin çiçekler sınıfına girdiklerini kabul etmekte, ancak tüm çiçeklerin öldüklerini bilmelerine karşın, güllerin (yada lâlelerin) oldukları gibi kaldıklarını öne sürmektedirler; çünkü bu yaştaki çocuklar için altsınıflar hâlâ bir ölçüde ayrı bir varlığa sahiptir.

İlişkilerin ikinci ilkel gruplaması, farklılıkları ifade eden ilişkileri bir araya toplama yeteneğine dayanır. Böylece çocuklar birbirini izleyen çiftleri bulup sıralama yaparak bir dizi oluşturabilirler. Örneğin, beden eğitimi derslerinde çocuklar boylarına göre sıraya girebilirler, adlarını alfabetik sıraya koyabilirler, aritmetikte uzaklık, ağırlık, alan ve hacim karşılaştırmaları yapabilirler.

Üçüncü temel işlem, “bir şeyi başka bir şeyin yerine koymak”tır. Örneğin, çocuklar aritmetikte aynı sonuca değişik yollardan ulaşmayı gösteren 8 = 7+1=6 + 2 = 5 + 3 türünden ilişki­leri sürekli olarak kullanırlar.

Buraya kadar olan işlemler, «simetrik ilişkiler»i ortaya koymaktadır. 6 yaşına gelen çocuklar uzaklığın hangi yönden ölçülürse ölçülsün değişmeyeceğini anlarlar (yine de yüksek bir ağaçla alçak bir ağaç arasındaki uzaklığın ölçülmesi gibi durumlarda akılları karışabilir). 8 yaşlarında çocukların çoğu, iki kardeş varsa, her birinin ötekinin kardeşi olduğunu anlar.

Çocuk, nesneleri biçim ve renk açısından alt sınıflara göre düzenleyeceği zaman, her iki sisteme göre betimlenebilecek dört alt sınıf bulacaktır; örneğin, kırmızı kareler, mavi kareler, sarı kareler, kırmızı daireler, mavi daireler, sarı daireler gibi. Bu da sınıfların çoğaltılması” dır.

Çocuklar bu gruplandırmaları tam anlamıyla kavradıklarında dört temel mantık gerçeğini değerlendirebilirler. Bu gerçeklerden en önemlisi şudur: A herhangi bir yönden (diyelim , uzunluk açısından) B'ye eşitse ve B de C'ye eşitse, o halde A’nın da C'ye eşit olması doğrudur. Bu olgunun gerçek olduğunu anlamak için A ve C'nin ölçülmesi gerekmez

Bu dönemde mantıksal düşünmenin başlaması duygusal yaşamda dikkate değer bir dengenin oluşumuna yardımcı olur. Son çocukluk dönemindeki çocuklar artık düşündükleri ve merak ettikleri çeşitli becerileri öğrenmeye başlarlar. Bir anlamda düşündüklerinin işlevsel düzeyde gerçekleşmesi onlara haz verir. Örneğin, sözcükleri dilediği biçimde kullanabilmesi, yaz­mayı öğrenmesi, resimli macera kitaplarını okuyabilmesi, sayıları toplayabilmesi çocuğa haz veren beceriler arasında sayılabilir.

İlk çocukluk dönemiyle son çocukluk dönemi zihinsel ve dil gelişimi açısından büyük farklılıklar gösterir. Örneğin, 5 yaşında bir çocuk için top, oynanılan bir şeydir; onu kullanım anlamında düşünür. 8 yaşa doğru çocuk topu şekli, boyu, maddesi ve rengiyle tanımlar. Sözlü beceri 8 yaşında kendini gösterir.

Bu yaşta çocuğun dili hızla gelişmektedir; bazen dili bir yetişkin gibi kullandığı görülür. Çocuk eski sözcük bilgisini zenginleştirir, sözcük dağarcığı 3000 kelimeye ulaşır. Bu sözcük­lerin çoğu sıfat ve edattır. Çünkü çocuk, yalnızca olayların ve nesnelerin adlarını öğrenmekle yetinmez, özelliklerini, farklarını ve benzerliklerini de öğrenmek ister. Çocuk farklılıkların ve benzerliklerin farkına varır. Benzerlikleri öğrenmeden farklılık­ları meydana çıkarır. 6 yaşında bir çocuk bize odunla cam ara­sında bir çocuk bize odunla cam arasındaki farklılığı söyleye­bilir. 8 yaşındaki bir çocuk ise, buna ek olarak, benzerliği bu­labilir. Onun yargıları daha çok somuttur

Son çocukluk döneminin sonlarına doğru çocukta problem­leri kendi kişisel girişimleriyle çözme yeteneğinin yüksek düzeyde geliştiği görülür. Çocuğun bu yeteneği kendinde bulabilmesi, her şeyin en iyisini yapmak üzere kendisini zorlaması yetişkin davranışlarıyla eş düzeyde olduğunu gösterir.

SOSYAL GELİŞİM

Son çocukluk döneminde çocuk kendini sınıf, arkadaş ve oyun grubu içinde bulur. Bu da onu, ergenlerde olduğu gibi kendi cinsiyetindeki grubun tüm faaliyetlerine katılmaya, arkadaşlarıyla iletişim kurmaya doğru yönlendirir.

Son çocukluk döneminde görülen bazı toplumsal özellikler şöyle sıralanabilir:

Kolay Etkilenme: Son çocukluk döneminde, aşırı du­yarlılığın yanında görülen diğer bir özellik de, kolay etkilen­medir. Bu dönemdeki çocuklar, kendi arzularının, diğer çocuk­ların doğrultusunda olduğu inancındadırlar. Bu da onların gru­ba kabul edilmelerini kolaylaştırır. Yaşam süreci içinde, belki de hiçbir dönemde rastlanamayacak düzeydeki kolay etkilenme bu evrede görülür.

Karşıt Görüşte Olma: Bu, çocuğun düşünceleri ve hareketleriyle diğer çocuklara karşıt olmasıdır. Kendi akranlarının görüş ve düşüncelerini paylaşan, kabul eden çocuk, daha büyük çocukların, ve erişkinlerin görüşlerine karşı koyar. Karşıt görüşte olma, daha küçük çocuklarda görülen “negativizm”le, yani olumsuzlukla eşanlamlıdır. Karşıt görüşte olma, çocukluk dönemi boyunca devam eder.

Rekabet: Son çocukluk dönemindeki Çete Çağı (Gangge) boyunca rekabet üç biçimde görülür:

1. Grubun kendisini tanımak üzere, grup üyelerinin ara­sında süregelen rekabet,

2. Kendi grubuyla rakip gruplar arasında çatışmalar,

3. Grupla toplumu düzenleyen diğer sosyal kurumlar ara­sındaki çatışmalar.

Bunların her biri, çocuğun sosyalleşmesini farklı biçimde kiler. Son çocukluk dönemindeki rekabet çoğunlukla kavgaya neden olur.

Sorumluluk: Araştırmalar, kalabalık ailelerden gelen çocuklarda, zorunluluk nedeniyle kendi işlerini yapmak ve kendilerinden küçük kardeşlerine bakmakla yükümlü oldukların­dan, sorumluluk duygularının daha fazla geliştiğini göstermektedir. Kendi evlerinde bazı sorumlulukları üstlenmeyi öğrenen çocuklar, sadece başarılı bir uyum göstermekle kalmamakta, aynı zamanda grubun lider rolüne seçilmiş bir üyesi de olabilmektedirler.

SON ÇOCUKLUKTA KRİTİK YAŞLAR

Altı Yaş

Son çocukluk dönemine giren çocuk, 6 yaşlarına geldiğinde 2,5 yaşında görülen olumsuz evrenin belirtilerini göstermeye başlar. Dengesiz, kurala karşı olan, isyankâr bir tutum ve davranış içine girer.

6 yaş çocuğu değişmekte olan bir çocuktur. Anneler, çocuklarındaki bu ani değişiklikleri: “Bu çocuğa ne oldu, bilmiyorum, çok değişti.” şeklindeki sözcükleriyle dile getirirler. E 6 yaşında çocuk, tembel ve kararsız bir görünümdedir. Çocuk bir kez daha 2,5 yaşında yaşamış olduğu karar verme güçlüklerine uğrar, yine bir şeyin olumlu ve olumsuz iki yüzü arasında hızla gelip gider.

Gesell, çocuğun eylemlerinde bir tür çift motivasyondan oluşmuş görünen iki kutupluluktan söz eder. Örneğin, çocuk bir an annesini sever, biraz sonra ona nefret duyar.

Bir geçiş dönemini oluşturan bu yaşta, bedensel ve psikolojik kaynaklı bazı temel değişiklikler dikkati çeker. Bu yaşta süt dişleri dökülürken, kalıcı ilk azı dişi çıkmaya başlar. Orta kulak iltihabına en sık bu yaşta rastlanmakta, burun ve boğaz hastalıkları yine bu yaşta daha sık görülmektedir.

Çocuğun okula başlamasıyla birlikte, okul öncesine oranlı daha çok sayıda arkadaşla ilişki kurduğu, bunun yanında aile ilişkilerinin zayıfladığı, bireysel oyunun yerini, grup oyununun aldığı görülür. Başka bir deyişle, çocuğun okul çağıyla birlikte grup çağına girdiği ve sosyal bilincin arttığı dikkatimizi çeker.

Çocuğun davranışını sınırlayan «burada» ve «şimdi» ortamı, yerini yakın çevreye bırakmaya başlar.

ON YAŞ

10 yaş; düzenli, huzurlu ve elde edilen bilgilerin özümlendiği toplandığı ve dengelendiği bir ara evredir. Tipik bir 10 yaş çocuğu, çocukluğun gerek kendine özgü, gerekse genel tüm özelliklerini kendinde toplamıştır. Gelecekteki ergenlik döneminin gerilim ve huzursuzlukları onun için henüz söz konusu değildir. Bu yaş, gelişimin dengelendiği altın bir çağdır.

10 yaşındaki bir çocuğun olgunluğunu 9 yaşındakiyle karşılaştırırsak, 10 yaş çocuğunun 9 yaşındakinden yalnız bedence daha büyük, daha güçlü değil, aynı zamanda tüm bedensel ve ruhsal sistemlerin dinamiği ve olgunluğu açısından da ondan daha çok gelişmiş olduğunu görürüz, ilgileri 9 yaşındakine göre daha çeşitlidir. Çok çabuk değişebilir ve farklı konulara yöneliktir.

9 yaşındaki çocuğun gerginlik içinde olmasına karşılık, 10 yaşında bu gerginlik tümüyle gitmiş, onun yerine uysallık ve uyumluluk geçmiş, bu da 10 yaş çocuğunu daha hoşgörülü yapmıştır

Sağlık Durumu ve Bedensel Gelişim: Sağlık durumu genellikle iyidir, önceleri çok hastalananların sağlık durumu bu yaşta düzelmiştir. 9 yaşındayken karın ağrısı, baş ağrısı, baş dönmesi, kol ve bacak ağrıları gibi bedensel hastalıklardan yakınanların çoğunda bu rahatsızlıklar azalır yada tümüyle kaybolur.

Kızlar genellikle erkeklerle aynı boydadırlar, ama daha hızlı büyürler. Çoğu bu yaşta çok çabuk boy atmaya başlar. Vücut hatlarının yuvarlaklaşmaya, yüz hatlarının yumuşamaya başladığı görülür. Kalça ve göğüslerde yağ birikimi artar.

Erkek çocukların vücut yapılarının daha güçlü bir görünüş kazandığı, hatların, özellikle çene, boyun ve göğüste daha yuvarlaklaştığı dikkati çeker.

Bu yaş çocuğunun gelişiminde görülen özellikler şu noktalarda toplanabilir:

Günlük Gereksinmeler: Bu yaşta çocuklar isteyerek ve devamlı yerler. Bu yaşa kadar genellikle az yemek yiyenler bile bu yaşta daha çok yemeye başlamışlardır.

Bu yaştakilerin çoğu belirli bir saatte yatmaya karşı isteksizdir, türlü bahanelerle yatma saatini geciktirmeye çalışırlar. 10 yaşındaki bir çocuk uyumadan önce radyo dinler, kitap okur, kendisiyle ilgili sorunları düşünür ve hayal kurar. Erkek çocuklar uykuya çabuk dalarlar, kızlarsa daha geç uyurlar.

Duygusal Yaşam: Ana babanın gözünde 10 yaş çocuğu açık sözlü, tarafsız, kolay anlaşılır ve çocuksudur. Genellikle sorunlar üzerinde fazla durmaz, bir denge içindedir.Bazı kor­kuları hâlâ vardır, ancak bu yaşta 9 yaşında olduğundan daha az tedirgin ve huzursuzdur. Ender olarak ağlar, sık sık da “gerçekten mutlu olduğunu” söyler. Duygusal patlamaları sık de­ğildir, olduğunda da şiddetli ve anidir, fakat çabuk geçer.

Bu yaştaki çocukların kendileri hakkında endişeleri yoktur, benliklerini ve hayatı olduğu gibi kabul etme eğilimindedirler. Olayların üzerinde fazla durmazlar, kesin yargı gibi genellemeler yapmazlar.

Bu yaş, öfkenin en az görüldüğü dönemdir. 10 yaşındakilerin çoğu “bazı huylarıyla mücadele etmeyi denediklerini, kızmamak için uğraştıklarını” söylerler. Sosyal Gelişim: 10 yaş çocuğunun sosyal ilişkilerinde öğretmeni, arkadaşları ve özellikleri annesiyle kurduğu yakın ilişkiler ön plana geçer. Onlarla olan ilişkileri diğer ilişkilerini de etkiler, ben merkezci değildirler. Evde anne babalarının yanında, yakınında bulundukları zaman kendilerini çok güçlü hissederler. Uğraşlarının büyük çoğunluğu “amaçsızmış” gibi görünse de, onlar bunları kendi mantık yapılarına göre, insanlar arası ilişkilerde uyumu ve bu ilişkileri olgunlaştırmayı amaçlayarak yaparlar.

10 yaşındaki çocuk, 9 yaşındakinden daha fazla ailesine bağlıdır ve sever. Ailesini benimser ve genellikle birlikte yapılan her şeye bu yaşta katılmaya hazırdır.

10 yaş çocuğuyla annesi arasında doğrudan, sorunsuz, dürüst ve güven dolu bir ilişki vardır. Çocuk tüm kalbi ve içtenliğiyle bu ilişkiye kendini kaptırır ve kabullenir. Çoğu da dünyada en çok anne babasını sevdiğini söyler. Anne özel takdir görür, “benim annem kusursuzdur” şeklinde tanımlanır, annesi onun gözünde en mükemmel insandır. Annenin davranışlarını eleştirme ve onun toplumdaki hareketlerinden utanma görülmez. En son sözü söyleyen hep annedir ve onun fikirlerine önem verilir.

Genellikle her iki cins de babayla iyi geçinir ve onunla birlikte olmaktan zevk alırlar. Kızlar babalarını sever, sayar ve yüceltirler, ondan «iyi bir arkadaş» diye söz ederler. Baba onlar için yol gösterici bir ışıktır. Erkek çocuklar da babayı sever, ona âdeta tapar ve her konuda otorite olduğuna inanarak onu kendilerine özdeşim modeli olarak alırlar. Babalarının “dünyanın en iyi, en doğru babası olduğunu” söyleyerek onunla olmaktan, birlikte birer arkadaş gibi yolculuk yapmaktan hoşlandıklarını belirtirler.

OKUL DÖNEMİNDE (6-12 YAŞ) FİZİKSEL GELİŞİM

İlkokul dönemi yıllarında, bedensel gelişme ilk yıllara göre yavaş bir ilerleme gösterir. Yaklaşık olarak dokuz yaşına kadar erkekler kızlardan biraz daha uzun ve ağırdır. Ancak 10 yaşından yaklaşık 15 yaşına kadar, kızların boy ve ağırlıkları, yaşıtı erkeklerin boy ve ağırlıklarını geçer.

Kemik ve iskelet sistemindeki gelişme, kas sisteminden daha ilerde olduğundan zaman zaman büyüme ağrıları meydana gelebilir. Daha önce belirtildiği gibi, okul öncesi dönemde büyük kaslarını çok iyi kullanmakla birlikte küçük kaslarını kullanmada yetersizdirler. Ancak, okul döneminde küçük kas becerileri gelişir, küçük ve ince kalemle yazabilir, piyano ve diğer enstrümanları çalabilirler. Örneğin; okul öncesi dönemde topu bütün vücuduyla tutarken, okul döneminde topu elleriyle hatta parmaklarıyla tutabilir hale gelir.

Okul öncesi bir çok çocuğun gözleri ıraksak iken, okul döneminde görmeleri normale dönmektedir. Bu dönemde karmaşık bir çok beceri kazanılmasına rağmen, ilerleme yavaş olduğundan, dikkati çekmez. (Gallahve, 1982; Gibson ve Chandler, 1988)

0 yorum: