', ' öğrenmeye hoşgeldiniz: MADDE VEYA HUMUS NEDİR?

13 Ekim 2007 Cumartesi

MADDE VEYA HUMUS NEDİR?

Konuyu word belgesi olarak indir

1 yorum:

bedava ödev sitesi dedi ki...

GİRİŞ
Milletlerin, varlığını devam ettirebilmelerinde toprağa düşen pay çok büyüktür, insanların ve hayvanların yaşamaları için gerekli bir çok ihtiyaçlarını karşılayan bitkiler için toprak, hem durak hem de besin kaynağıdır. Bitkinin varlığı onun varlığına bağlıdır. Tarımla uğraşma¬nın hedefi de toprak üzerinde bitki yetiştirmek ve bu bitkilerden en çok verimi elde etmektir. Bitki gelişimi ve verimi üzerine etki eden bir çok faktörler vardır. Ancak bu faktörler içinde toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri uygun olmadığı takdirde istenilen tarımı yapmaya ve optimalde olmadığı takdirde de yüksek verim sağlamaya imkân yoktur. İşte toprağın söylediğimiz bu özelliklerine organik maddenin büyük oranda etkisi vardır. Ve bu etki olumlu yöndedir.
Organik Madde veya Humus nedir?
Kısaca tanımlamasını yapmak gerekirse, toprağın içinde veya doğ¬rudan doğruya üstünde bulunan ve biyoşimik olayların etkisiyle başla¬yıp, sürekli ayrışma, değişme ve yeniden oluşma olaylarına uğrayan ölü (postmortal) bitkisel ve hayvansal maddelere Humus denir. Dik¬kat edilirse ölü organik maddeler deyimini belirtiyoruz. Bu demektir ki, canlı organik maddeler de var. Bunlar Edafon dediğimiz, toprağın fauna ve florasıdır. Bu ayrıma rağmen toprak ilmi dilinde genellikle kullanı¬lan organik madde deyimi ile humus kasdedilir, bizim de burada kul¬lanacağımız gibi. Humus madde olarak iki kısımdan meydana gelir:
1) Bitki veya hayvan bünyesinde iken sahip oldukları strüktürü aynen muhafaza eden maddeler,
2) Toprakta yeniden meydana gelen yüksek polimer madde¬ler. Birincilere humin olmayan, ikincilere ise humin olan maddeler veya kısaca humin maddeleri diyoruz. Her iki guruptaki maddelerin toprakta gösterdiği etki birbirinden farklıdır.
Tarımla uğraşmanın son hedefi iyi bir bitki verimi ve cinsi sağla¬mak olduğuna göre, organik maddenin bitki fizyolojisi, gelişimi ve verimi üzerine etkilerini incelemek, onun tarım bakımından önemini belirt¬mek için gereklidir. Bu etkiler iki şekilde olur. Bitkiler toprak üzerinde geliştiğine göre, organik maddenin toprak özellikleri üzerinde göstere¬ceği etki, bitki için indrekt niteliğe sahiptir. Direkt etki ise organik mad¬denin bitki tarafından bünyeye alınması sonunda gösterdiği etkidir.
Bunu Şekil l'deki gibi şematize etmek mümkündür.










Şekil 1. Humusun Bitki Gelişimi Üzerine Etkisi

Önce indirekt olanları, yani organik maddenin toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri üzerine gösterdiği etkileri inceleyelim. Toprağın bu üç gurup altında toplanan özelliklerine yapılan bir etki diğerlerini de dolayısıyla içine alacaktır. Meselâ fiziksel bir özellik olan ısı kapasitesinin artması ile kimyasal özelliklerde bir değişme veya aerob şartların sağlanması ile biyolojik aktivitede bir artma olacaktır. O halde toprak özellikleri üzerine yapılan bir etki bir kombinasyon teşkil eder. Bununla beraber bunları ayrı ayrı ele alarak izah etmek, durumun daha açık bir şekilde ortaya konmasına yardım eder.
Organik maddenin toprağın fiziksel özellikleri üzerine etkisi strüktür, hava, su, ısı kapasitesi ve kıvamı yahut konsistansı üzerine etkisi şeklinde tezahür eder.
Toprakta iyi bir strüktürün bulunabilmesi için agregatların teşekkül etmesi ve bunların bilhassa suya karşı dayanıklı olması gerekir.
Agregat teşekkülünü ve stabilitesini artıran faktörlerden en önemlisi organik maddedir. Bilhassa granül strüktür birimlerinde organik madde miktarının fazla olması, bunların teşekkülünde aynı maddenin önemli rol oynadığını göstermektedir.
Toprağa bitki ve hayvan artıkları ve or¬ganik gübreler şeklinde verilen maddeler mikroorganizma faaliyetinden önce agregat teşkil edici ve bu agregatların stabilitesini artırıcı özelliğe sahip oldukları gibi mikroorganizma tarafından parçalandıktan ve yeni organik bileşikler teşekkül ettikten sonra da aynı Özelliği gösterebilirler. Bilhassa şeker ve selüloz gibi maddeler mikrobiyel parçalanmaya uğ¬radıktan sonra bu etkiyi gösterebilmektedirler. Ancak, mikrobiyel faa¬liyet sonunda organik maddeler tamamıyla ayrışacağından bunların sağladığı agregat stabilitesi daimi olamaz. Başka bir ifade ile, bir defada toprağa yeteri kadar organik madde verip agregatlar sağlandıktan sonra bunun sürekli olacağını düşünmemek, aksine daima organik madde ilâve etmek gerektir. Tablo l'de agregat stabilitesi ile organik madde ilişkisi gösterilmiş¬tir.
TABLO: 1 Organik Madde İle Agregat Stabilitesi Arasındaki İlişki
Agregatların Çapı (mm)
Suya Dayanıklı agregatlar

Organik Gübresiz %
Organik Gübreli %
> 4
8.2
10,8

4-2
7,6
12,0

2-1
9,3
11,8

1-0,5
12,4
15,8

0,5 -0,25
23,7
17,5

0,25-0,10
4,1
2,5

> 0,5
37,5
60,4

> 0,10
65,3
80,4


Toprağa devamlı organik madde vermenin lüzumlu olduğunu bize Şekil 2'deki sonuç da göstermektedir.
Başlangıçta büyük bir stabilite sağlayan organik madde, parçala¬nan kısmı telafi edilmediği takdirde etkisini kaybetmektedir.
Toprakta yaşayan yağmur solucanları oldukça stabil kot agregatları meydana getirmektedirler. Organik maddece zengin olan toprak¬larda bol sayıda bu solucanların bulunması kot agregatlarının teşekkülünde de organik maddenin önemli bir faktör olduğunu gösterir. Bunu bilhassa rendzina ve çayır topraklarının A horizonlarında görmek müm¬kündür.







Şekil: 2. Agregat Stabilitesi İle Zaman Arasındaki İlişki

Organik Maddenin Toprakların Hava, Su ve Isı Kapasitesi Üzerine Etkisi
Organik madde kendi ağırlığının 3-5 katı su tutma özelliğine sahip¬tir. Aslında toprağın fiziksel özelliklerinde organik maddenin meydana getirdiği değişiklik, kolloid dispers halde bulunan humin maddelerinin fazla su tutma güçlerine dayanmaktadır. Fazla suyun tutulması boşluk¬lar hacminin artmasını da sağlar. Toprağın bütün pF noktalarında or¬ganik maddenin ihtiva ettiği su miktarı anorganik parçacıkların ihtiva ettiğinden 5-10 kat fazladır. Bu da herhangi bir anda miktarı minimum¬da olan belirli büyüklükteki porların artırılmasını ve bu suretle normal bir por dağılımını sağlamış olur. Böylece hafif topraklarda higroskopisite ve yararlı su ihtiva eden boşluklar artar. Ağır topraklarda ise daha çok hava ihtiva eden boşluklar artmaya başlar. Organik madde sayesinde hem bütün porozite hem de hava boşlukları hemen hemen iki katma çıkarılabilir. Meselâ toprakta en az % 20 hava boşluğu isteyen pancar bitkisi yetiştirebilmek için ağır topraklara yeteri kadar organik gübre vermek lüzumu vardır. Hava boşluğunun artırılmasıyla, atmosferle toprak havası arasındaki gaz değişimi normal şartlara ulaştırılmış, fazla miktarda biriken C02 in atmosfere verilmesi ve noksan Oksijenin alın¬ması sağlanmış olur.
Organik madde tarafından tutulan su daha çok bitkilerin alabile¬ceği bir güçte bağlanmıştır. Ağır killi topraklarda organik madde top¬rağı gevşetmek suretiyle fazla suyun alt katlara sızmasını sağlar. Kumlu topraklarda ise durum tamamen farklıdır. Bunlarda organik maddenin gösterdiği fonksiyon yararlı suyun artırılması şeklinde tezahür eder. Başka bir ifade ile, suyun alt katlara sızmasına engel olur.
Yararlı su tarla kapasitesindeki su miktarı ile daimi solma noktasında toprağın ihtiva ettiği su miktarı arasındaki farktır. Saf silis kumuna % 1-2 ora¬nında organik madde ilâve ederek bitkilere yararlı suyun miktarını iki katına çıkarmak mümkündür.
Organik maddenin, özellikle toprakta yeni oluşan humin maddeleri¬nin siyaha kadar varan koyu renkli oluşu, güneş ışınlarını daha iyi absorbe etmelerini ve bu suretle içinde bulundukları toprakların daha çabuk ve daha iyi ısınmalarını sağlar. Organik maddesi bol olan topraklar ilk¬baharda erken ısınacakları için buralarda vejatasyon periyodu uzamış olur. Organik maddelerin ısınma ısısı 0,3-0,4 kal/gr, toprağın mineral kısımlarının ise yaklaşık olarak 0,2 kal/gr dır. Bu da organik maddece zengin toprakların ısı kapasitelerinin daha yüksek olacağını gösterir.
Toprağın fiziksel özelliklerinden konsistans, bilindiği gibi bilhassa toprak işleme zamanını tayin yönünden Önemlidir. Toprağın plastiklik özelliği gösterdiği anda ihtiva ettiği su miktarı toprakların tekstürüne ve organik madde miktarına göre değişir, iki plastiklik sının vardır: Alt plastiklik sınırında toprağın yuvarlak bir kalem şekline sokulması mümkün iken, üst plastiklik sınırında toprak yer çekimi kuvvetinin etkisi ile akacak durumdadır. Organik madde ağır topraklarda plastiklik sınır¬larını daha fazla su muhteviyatlarına doğru kaydırır.
Organik madde ihtiva eden ağır bir toprak, aynı oranda killi fakat organik maddesi ol¬mayan bir toprağa oranla daha fazla su muhteviyatında işleme duru¬muna girer. Başka bir ifade ile, aynı tekstüre sahip iki topraktan, organik madde ihtiva edeni, etmeyene oranla işleme aletlerine yapışması için daha fazla su ihtiva etmesi gereklidir. Büyük bir yağıştan sonra organik maddece zengin topraklar daha erken işlenebilirler ve tava gelirler. Organik madde, toprak canlıları, özellikle mikroorganizma için varlığı mutlak gerekli bir maddedir. Bir taraftan toprağın fiziksel Özel¬liklerini iyileştirip canlılara optimal yaşama ortamı hazırlarken, bir ta¬raftan da onlara gıda ve enerji kaynağı ödevini görür. Pek az istisnaları ile toprak mikroorganizmasının karbon kaynağı organik maddedir. Or¬ganik maddelerin bileşimi ve miktarı ile toprakta bulunan canlıların cinsi ve faaliyeti arasında sıkı bir münasebet vardır. Yeteri kadar organik maddenin toprakta bulunması, saprofit organizmaların gelişimini teşvik eder. Bu suretle parazit beslenmeye geçiş önlenmiş olur. Ülkemiz için büyük tehlike olan erozyonun önlen¬mesinde organik maddenin oynadığı rolü detaylarıyla belirtmek gerekir.
Memleketimizde Afrika göllerindeki gibi kum fırtınalarının cereyan etmeye başlaması, mer'aların yıldan yıla tükenmesi organik mad¬de noksanlığının toprağın agregat stabilitesinde doğurduğu azalmanın sonucundan başka bir şey değildir.
Organik maddenin toprak kimyası yönünden önemi daha da büyük¬tür. Huminleşme olayı esnasında teşekkül eden küçük ve büyük mole¬küllü muhtelif maddeler toprakta cereyan eden kimyasal olaylara ve toprağın reaksiyon, değişim kapasitesi vesaire gibi kimyasal özelliklerine etki ederler. Toprak teşekkül olayı esnasında kayaların ve minerallerin ayrışmasına da bu maddelerin etkisi vardır. Bunlardan daha önemlisi organik maddenin aynı zamanda bir besin kaynağı olmasıdır. Bünyesine bağlamış olduğu bitki besin maddelerinin miktarını küçümsememek lâzımdır. Bunun yanında bitkilerin toprakta mevcut mineral besin mad¬delerini teminde organik madde önemli fonksiyonlar gösterir.
Huminleşme olayı esnasında bir çok organik ve anorganik asitler teşekkül eder. Anorganiklerden HN03, H2SO4 ve H3PO4, organiklerden de meselâ sirke asidi, limon asidi, okzalik asid, fulvo asidleri, humin asitleri v.s. zikredilebilir. Bu asidler daha bir çok fonksiyonlara sahip oldukları gibi toprağın pH sında da bir düşme meydana getirirler. Küçük moleküllü organik asidler mikroorganizmalar tarafından parçalanabile¬cekleri veya yıkanabilecekleri için bunların doğurduğu pH düşmesi ge¬çicidir. Organik madde, parçalanması esnasında açığa çıkardığı asitlerle pH da bir düşme meydana getirmek, yani ortamda hidrojen iyonları konsantrasyonunu artırmakla beraber kendisi çok iyi bir tampondur. Toprakta fazla olarak bulunan hidrojen iyonları organik madde tara¬fından absorbe edilerek pH düşmesi önlenmiş olur.
Topraklarda gıda maddelerinin yıkanmasını önlemesi bakımından killerin ve organik maddenin iyonları tutma özelliği önemlidir. Organik maddelerin bu özelliği, ihtiva ettikleri karboksil (COOH) ve fenolik hid¬roksil (OH) guruplarından ileri gelmektedir ve katyon değişim kapasi¬teleri anorganik toprak kompleklerine oranla çok büyüktür.
Muhtelif topraklardan ekstrakte edilen organik maddenin ve içeri¬sindeki humin asitleriyle fulvo asitlerinin değişim kapasiteleri ayrı ayrı tayin edildiğinde en yüksek değişim kapasitesine huminleşme olayının tipik mümessilleri olan humin asitlerinin sahip olduğunu görüyoruz.
TABLO: 2 Muhtelif Toprak Kolloidlerinde Katyon Değişim Kapasiteleri

Değişim kapasitesi (meq/100 gr)

Kaolinit
3-5

Montmorillonit İllit
80-120 20-50

Vermiculit
100-150

Organik madde Hıımin asitleri
200-300 400


TABLO: 3 Muhtelif Topraklarda Organik Maddenin Değişim Kapasitesi
Toprak Tipi
Değişim Kapasitesi (meq/100 gr madde)

Humin asitleri
Humus
Fulvo asitleri

Podsol 345 ~ 200 ~ 310


Çernozyom 474 ~ 360 ~ 324
Koyu kestane renkli toprak 483 ~ 395 ---

Muhtelif topraklarda killerin ve organik maddenin değişim kapa¬sitelerini mukayese ettiğimizde genellikle kil miktarı fazla olduğu için toprağın bütün değişim kapasitesindeki hissesinin fazla olduğunu görü¬rüz. Fakat organik maddenin daha önemli bir fonksiyon gösterdiğini anlamak için tablo 4 deki sonuçları incelemek yeterlidir.
TABLO: 4 Muhtelif Topraklarda Kilin ve Organik Maddenin Değişim Kapasitesi
TOPRAK C % KİL
% Toprağın DK
me/l00gr Bütün DK da oran DK me / 100 gr.

Org %
Anorg
Org.Mad. Kil
Siyah Top¬raklar
1,74
16,8
20
46
54
260
49

Pseudogloy
1,28
25,0
19

23
77
175
53


Deniz marşı 2,38 32,3 28 33 67 190 47
Podsol 3,02 4,4 12 78 22 155 53


Organik maddenin bitki besin maddelerinin topraktaki durumları, hareketleri ve formları üzerine de etkisi vardır. Meselâ toprakta bulunan demir, mangan, bakır ve çinko gibi ağır metaller ekseriya suda zor çözü¬nür bileşikler halindedir. Halbuki organik maddenin bu minerallerle mey¬dana getirdiği Chelatlar minerallerin çözünürlüğünü artırır ve bu suretle bitkilerin mikroelement ihtiyacı karşılanmış olur. Bugün bitkilerde demir eksikliğinin doğurduğu kloroz; hastalığının ortadan kaldırılması için top¬rağa demir-chelat gübre olarak verilmektedir.
Daha önce de temas ettiğimiz gibi organik madde bünyesine bitki besin maddelerini bağlamış durumdadır. Bu maddelerden nitrojen önem¬li bir yer işgal eder. Çünkü topraktaki kayaların ve minerallerin ayrış¬ması sonunda bir çok bitki besin maddeleri açığa çıktığı halde azot bu yolla kazanılamamaktadır. Tabii vejatasyon altında bulunan toprak¬ların azot ihtiyacı bitki ve hayvan artıklarından sağlanmaktadır. Kül¬tür topraklarında ise ek bir organik gübre vermek ihtiyacı vardır. Or¬ganik maddelerden azot ihtiva edenler yumurta akı maddeleridir. Bun¬ların parçalanması ve amonifikasyona uğraması sonunda açığa çıkan amonyak nitrit ve nitrata çevrilebilir. Toprakta aerob şartlar hakim olduğu ve reaksiyon nötr veya hafif alkali olduğu takdirde amonyum iyonlarının birikmesi söz konusu olamaz. Nitrit birikmesi ise ancak kuv¬vetli alkali topraklarda vuku bulabilir. Bitkiler azotu hem nitrat hem de amonyum şeklinde alabilirler. Organik maddede bulunan azotun nitrat iyonlarına kadar parçalanmasına mineralizasyon diyoruz. Bu olayla organik madde miktarı arasında doğru bir orantı vardır. O halde toprak organik maddece ne kadar zengin olursa azot mineralizasyonu da o ka¬dar hızlı olur. Toprağa verilen anorganik azotlu gübrelerdeki azotun nitrat iyonu şeklinde yıkanma tehlikesi olduğu halde huminleşme olayı esnasında humin asitleri bünyesine bağlanan azot böyle bir tehlike ile karşı karşıya değildir. Aksine bitkilere muntazaman azot temin eden bir kaynak durumundadır.
Organik maddede bulunan fosfor da mikrobiyel faaliyet sonunda toprağa karışabilir. Fakat bu fosforun daha çok mikroorganizmalar tarafından kullanıldığı müşahede edilmiştir. Bu suretle de fosforun top¬raktan yıkanıp gitmesi önlenmiş ve yine toprağa kazandırılmış demek¬tir. Çünkü ömürleri çok kısa olan mikroorganizmanın hayat faaliyeti so¬na erince toprakta yeniden organik bağlı bir fosfor açığa çıkmış olur.

Toprakta birçok fosfor bileşikleri vardır. Bunların çözünürlüğü ek¬seriya azdır ve bitkiler bundan istifade edemezler. Halbuki humin mad¬deleri chelat ve kompleks teşkil edici özellikleri sayesinde fosforun top¬rakta bitki tarafından alınabilir hale geçmesi birkaç şekilde olur:
1) Fosfat iyonlarının kil minerallerinin yan yüzlerinde bulunan pozitif yüklerle nötrleşmesine organik madde anyonları engel olur.
2) Mikrobiyel ayrışma esnasında açığa çıkan limon asiti, okzalik asit gibi organik asitler demir ve aliminyum gibi metallerle suda çözülebilir chelatlar yaparlar. Bu suretle demir ve alüminyum fosfatların teşekkülü önlenmiş olur. Eğer daha önce teşekkül etmiş böyle fosfatlar varsa, bunlarında çözünürlüğü artırılır.
3) Kalsiyum karbonat ihtiva etmeyen topraklarda organik madde kalsiyum iyonlarını kuvvetle bağladığı için toprağa gübre olarak verilen fosfatların apatite dönüşmesi önlenmiş olur. Ancak, kalsiyum karbonatlı topraklarda bu durum mümkün değildir. Çünkü orada toprak eriyiğinin kalsiyum konsantrasyonunu kalsiyum karbonat tayin eder.
4) Huminleşme olayı esnasında teşekkül eden anorganik asitler toprakta zor çözünür formda bulunan fosfatlarla reaksiyona girerek suda kolayca çözülebilecek forma çevrilmelerini sağlayabilirler.
Buraya kadar ana hatlarıyla belirtilmeye çalışılan etkiler organik maddenin veya daha doğru ifade ile humusu teşkil eden organik bileşik¬lerin bitkiler tarafından alındığı ve bunun etkisi söz konusu edilmeden izaha çalışıldı. Toprağın fiziksel kimyasal ve biyolojik özelliklerinin op¬timumda olması, hiç şüphesiz bitkinin verimini artıracaktır. Bunun yanında organik bileşikler bitkiler tarafından, bünyelerine olduğu gibi alındıkları takdirde bitki metabolizmasında bir değişiklik olup olmadığı da son derece önemlidir, izotopların tarım alanında ve özellikle organik madde üzerinde yapılan araştırmalarda kullanılmasıyla bu konu daha da önem kazanmıştır. Çünkü ancak izotopların sayesinde bitkilerin or¬ganik bileşikleri aldıkları şüphe götürmez şekilde ispatlanmıştır. 14C ile etiketlenmiş bazı organik bileşikler toprağa veriliyor ve bir müddet son¬ra aynı bileşiğin bitki bünyesinde tespiti mümkün oluyor. Molekül ağır¬lıkları 1400'e kadar olan muhtelif organik bileşiklerin bitkiler tarafından alındığı, ama şüphesiz bunun selektif bir karakter arzettiği yapılan araş¬tırmalarla ortaya konmuştur.
Toprağa karışan organik maddelerin çoğunluğunu bitki artıkları teşkil eder. Bunlar esas itibarı ile üç madde gurubundan ibarettir.
Bitki tarafından alınan bu organik maddelerin bitki bünyesindeki organik madde içine inşa edildiği tesbit edilmiştir. Fakat bugüne kadar üzerinde durulan husus, bu maddelerin daha çok metabolizma olayları üzerinde katalitik etkiye sahip olduklarıdır. Bitki gelişimini hızlandırıcı, artırıcı veya felce uğratıcı maddeler bulunduktan sonra, humin madde¬lerinin aynı özelliğe sahip olup olmadıklarını da kesif araştırma konusu olmuştur. Son zamanlarda bulunan sonuçlar humin maddelerinin böyle bir etkiye sahip olduğunu kesinlikle doğrulamıştır.










Şema: 1. Bitki Bünyesindeki Organik Maddeler ve Bunların Yine Ayrı Ayrı Bitki Üzerine Etkileri

Organik maddenin bu etkisi bir çok faktörlere bağlı olarak değişik olmaktadır. Bunlar, konsantrasyon, bitkinin cinsi, bitkinin yaşı, bitki organlarının çeşidi vesairedir. Meselâ belirli bir konsantrasyonda bitki ge¬lişimini teşvik edici özellik gösteren bir organik bileşiğin, konsantrasyonu artırıldığında negatif sonuç verdiği görülmüştür. Yahut humin madde¬leri, karbon hidrat istihsal eden bitkiler üzerinde, yağ ve protein istihsal edenlere oranla daha büyük etki göstermektedirler.
Bunun gibi birçok örnekler verilebilir. Fakat genel olarak, bitki gelişimi için gerekli olan şartlardan bir veya birkaçı minimuma indiği takdirde, humin madde¬lerinin olumlu etkisi artmaktadır. Meselâ Guminski devamlı hava alan ve almayan iki ayrı ortamda domates üzerinde deneme yapmış ve her ortamda organik gübreli ve organik gübresiz olmak üzere ikişer varyant almıştır (Şekil: 3).








HAVALANDIRMA
Şekil 3. Organik Maddenin Havalı ve Havasız Ortamda Kuru Madde Teşekkülü Üzerine Etkisi
Yine saksıda yapılan başka bir denemede bitkilerin ışıklandırılması değiştirilmiş ve diğer faktörler sabit tutulmaya çalışılmıştır. Yapılan çimlendirme denemesinde yazlık arpa kullanılmış ve değişik ışıklandır¬maların her birinde organik madde ihtiva eden ve etmeyen varyantlar kullanılmıştır (Şekil: 4).
Her iki denemede de ikişer faktör alınmıştır.
Birinci denemede birisi havalanma, diğeri de organik maddedir. Havalanma faktörü minimumda olduğu zaman organik maddenin (Na-humat) kuru madde teşkili üzerine etkisi büyük olmuştur. Buna karşı¬lık havalanma optimumda olduğu zaman bu etki bariz değildir, ikinci denemede ise ışıklandırma ve organik madde (vanilin) faktörleri seçil¬miştir. Yine burada da ışıklandırma minimumda olduğu zaman organik maddenin gerek sapta gerek kökte kuru madde teşkili üzerine etkisi optimum olmuştur. Işıklandırma artırıldıkça bu etki belirsiz hale gel¬miştir.






Şekil 4. Organik Maddenin Muhtelif Işıklandırma Derecelerinde Kuru Madde Teşkil Üzerine Etkisi
O halde organik madde minimumda olan bir faktörün yarattığı kaybı telafi etmek özelliğine sahiptir.
Tabiatta bitki gelişimi için gerekli olan bütün faktörlerin daima optimumda bulunması imkânsız olduğuna, hiç olmazsa bu faktörler bir vejatasyon devresinde optimumdan sapacağına göre, bitki gelişimi ve verimi üzerine organik maddenin etkisi her zaman vardır.
Ancak şunu unutmamak gerek ki, organik maddenin bileşimi ve bitki gelişimi üzerine gösterdiği etki çevre şartlarıyla yakından ilgilidir, ayrıca daha öncede belirtildiği gibi organik maddenin etkisi, bitki cinsi, organik maddenin cinsi ve madde konsantrasyonu gibi faktörlere de bağlıdır. Bu bakımdan herhangi bir yerde ve zamanda yapılan araştırma sonuçlarını ne genelleştirmek ne de gerçeği ifade etmediğini ileri sürmek mümkündür. Organik maddenin önemini tam manasıyla belirtebilmek için daha bir sıra gerçekler ve olaylar izah edilebilir. Bunların hepsinin bir tek cümle ile ifade etmek mümkündür:
Topraksız tarım, organik maddesiz toprak olamaz.
İnsanların tarımla uğraşmaya başlamasıyla kültür topraklan orta¬ya çıkmış, bir çok tabii olaylar insanların kontrolü altına girmiştir. Bun¬lardan birisi de toprakların organik madde durumudur. Tabii vejatasyon altında bulunan ve insan müdahalesinin bulunmadığı topraklar, üzerin¬deki vejatasyonun durumuna göre, organik madde ihtiyaçlarını az çok karşılayabilmişlerdir. Halbuki kültür bitkilerinin toprak üstü kısmı hemen hemen tamamen kaldırılmaktadır. O halde bu eksiği gidermek gerekir.

KAYNAKLAR
1. Flaig, W., Söchtig, H.: Einfluss organischer Stoffe aufdie Aufnahme anorganischer I önen; Agrochimica VI, n 3, s. 251.
2. Flaig, W., Söchtig, H., Beutelspacher, G.: Einfluss der Huminstoffe auf die Umtauschkapazitat der Böden; Landbauforschung Völkenrode, 13. Jahrgang (1963) Heft l, s. 15.
3. Flaig, W., Haider, K.: Anwendung der Isotopen zur Untersuchung der organischen Bodensubstanz; Landbauforschung Völkenrode, 15. Jg (1965) Heft l, s. 21.
4. Guminski, S.: Untersuchungen über die Bedingungen und den Mechanismus der Wirkung von Huminstoffen auf die Pflanze; Açta S9c. Bot. Polon. 20 (1950) s. 589-620 Alınmıştır: Literatür No: 8.
5. Guttay, R. S., Cook, R. L. and Erickson, A. E.: Proc. SSSA 20, 526 (1956).
6. Renger, M.: Dissertation, Hannover 1964, Alınmıştır: Literatür, No: 7.
7. Scheffer, F., Schachtschabel, P.: Lehrbuch der Bodenkunde, 1970.
8. Söchtig, H.: Beeinflussung deş Stoffwechsel der Pflanzen durch Humus und seine Bestandteüe und die Auswirkung auf Wachstum und Er-trag; Landbauforschung Völkenrode, 14. Jg. (1964) Heft l, s. 10.









İÇİNDEKİLER
GİRİŞ 1
Organik Madde veya Humus nedir? 1
Organik Maddenin Toprakların Hava, Su ve Isı Kapasitesi Üzerine Etkisi 4
KAYNAKLAR 13