ULUSLARARASI TERÖRİZM
Kavram Olarak Terör ve Terörizm
Terör çokça kullanılan bir kavram olmasına karşın üzerinde konsensus sağlanmış bir tanımım yoktur. Sözlükte:Yıldırma,korkutma,tedhiş,sistemli bir şekilde şiddet kullanma,sindirme veya tehdit yöntemlerinden biri ile devletin varlığını tehlikeye düşürmek,devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek,temel hak ve hürriyetleri yok etmek,devletin iç ve dış güvenliğini,kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü eylemler olarak tanımlanmıştır.
Dönmezer’in terörizm tanımlaması ise şöyledir:Şiddetin; sosyal,ulusal,dinsel fesat çıkarıcı ve benzer diğer maksatlarla ve sosyal sınıflar arasında çatışma ,savaşa tahrik etmek üzere planlı ve hukuk dışı kullanılmasıdır.
Amaç devlet otoritesinin tahrif edilerek güç kullanılmasını sağlamak ve bunu istismar ederek devleti şiddete bulaştırıp bunu propaganda amacı olarak kullanma stratejisidir.
1937 Tarihli Cenevre Sözleşmesi terörizm eylemini bir devlete yönelik olarak toplumda korku yaratmak amacı ile gerçekleştirilen şiddet eylemi olarak tanımlanmaktadır.
Terörü ve teröristi Mumcunun kitabına önsöz yazan A. Sirmen bakınız nasıl betimliyor: Terör kullanan ile kullanılanın, korkutan ile korkutulanın birbirine karıştığı, kahramanlık yanı olmayan, kör ve iğrenç bir mekanizmadır. Teröristin de ,karanlık emellerine yönelirken, çevresinde uyandırmak istediği kahraman görüntüsüyle gerçekte hiçbir ilgisi yoktur.
Bu tanım ve tavsiyelerin ışığında terörizme; siyasal nitelikli amaçlara ulaşmak için kullanılan ve psikolojik yanı ağır basan ağır bir savaş biçimli siyasal süreci etkilemeyi amaçlayan şiddet eylemleri olarak tanımlamak mümkündür. Terörizm birdenbire ortaya çıkmaz. Küçük masum protesto ve yürüyüşlerle başlayıp zamanla evirilip bir şiddet çarkına dönüşen bir süreçle gelişir.
TERÖRÜN TARİHÇESİ
SİCARİİLER
Filistinde M.S. 66 –73 arasında tutucu din adamlarının çok iyi teşkilatlanmış bir dini mezhep olarak kurdukları Sicariiler bilinen en eski terörizm harekatıdır. Kurbanlarına “sica” denilen küçük bir kılıçla genellikle gündüz ve kalabalık ortamlarda saldırırlardı. Sicariiler kurban olarak Yahudileri,Tefecileri ve kamu görevlilerini seçmiş arşivleri yok ederek borçların geri ödenmesini önlemişlerdir.
HAŞHAŞİNLER
Kullandıkları yöntem ve yürüttükleri faaliyetlerle modern zamanların terörist gruplarına çok benzeyen Haşhaşinler, Moğollar tarafından ortadan kaldırılıncaya kadar 11.yy ve 13.yy arasında Batılılara karşı eylemler yapmış ,İran da üstlenmiş daha sonra Suriye yede yayılmış çok gizli çalışan bir örgüttür. İlk liderleri Hasan SABBAH dır. Kurban olarak üst düzey kamu memurları, valileri, halifeleri hata haçlı kralı Conradı öldürmüşlerdir. Haşhaşinler suikast silahı olarak hançer kullanmışlardır.
JAKOBEN TERÖRÜ
Kavram olarak terörizm Fransız ihtilalinden sonra literatüre girmiş hatta bir döneme adını vermiştir jakobenler ve bunun unutulmaz önderi Robes Pierre 1792-1795 yılları arasında iktidarı demokratik bir temele oturtup muhaliflere karşı şiddet uygulamışlardır. Ulusal savaş için seferberlik mükemmel bir biçimde sağlandı ve coşkulu orduların kurulması başarıldı. Böylece Fransızlar yalnız istilacıları püskürtmekle kalmayıp karşı saldırıya da geçtiler. Belçika Fransa’nın doğal sınırlarının güvenceye alınması için ilhak edildi.
Dışarıda bu gelişmeler olurken içerde Robespierre gibi aşırı konvansiyon önderleri üç yıl tam bir terör rejimi kurdular. Devrimin bu yola dökülmesinin nedenleri bir yanda Avrupa devletlerinin Fransaya karşı uyguladıkları askeri ve siyasi baskılar, öte yandan devrimle aradıklarını bulamayan ve ihanet edildiklerine inanan köylü ve işçilerin ülkenin hemen her yerinde rejime karşı ayaklanmalarıdır. Toprak reformu gerçekleşmemiş siyasal istikrarsızlık nedeniyle paranın değerinin düşerek temel maddelerin fiyatı artmıştı. Bu durum konvansiyon yönetiminin aşırı baskıya itti. Terör dönemi boyunca idam edilenlerin %8 soylu %14 ünün burjuva %6 sının din adamı ve %70 inin köylü ve işçi kökenli olması konvansiyon rejimini niteliğini açıkça ortaya koyar. Böylece devlet terörü ihtilalin bir parçası oldu.
TERÖRÜ DOĞURAN FAKTÖRLER
Terörü doğuran faktörleri analiz edebilmek için terörist faaliyetlere katılan kişilerin genel düşünce kalıplarını , yaşadıkları çevreyi , aile yapılarını ortak yönlerini ve psikolojik yapılarını ve onları teröre iten sebebleri bilmek gerekmektedir çünkü terörist eylem toplumun varlığına bütünlüğüne ,geleceğine zarar veren devlet otoritesini zayıf düşüren, masum insanların ölümüne yol açan bir sosyal sapma davranışıdır kişileri teröre iten söz konusu sosyal sapma nedenleri dört katagoriye ayrılabilir. Bunlar : Ekonomik nedenler, sosyal ve kültürel nedenler, eğitim sistemi son olarakta psikolojik etmenler.
EKONOMİK FAKTÖRLER
Ağır ekonomik şartlar insanları maddi yönden zarara uğratabildiği gibi moral bakımından da zaafa düşürebilir. Dengesiz gelir dağılımı terör örgütlerince en çok istismar edilip konu propaganda malzemesi yapılan unsurlardan biridir. Savaş , doğal afetler yada ağır ekonomik buhranlardan sonra ortaya çıkan büyük moral çöküntüsü terör örgütlerinin de istismarı sonucunda toplumu radikal eğilimlere yönlendirdiği sosyolojik bir vaka olarak kendini göstermiştir.
SOSYAL VE KÜLTÜREL FAKTÖRLER
Bütün kültürler değişir. Buna göre sosyal yapıda onunla paralel olarak değişir toplumdaki değerler ve bunların benimsenişi zaman içinde değişikliğe uğramakta , söz konusu değerler çağın ihtiyaçlarına göre değişmektedir bu değişim çok hızlı gelişip toplumun genelini kapsayan bir hal arz etmese sosyal dengenin bozulmasına yol açar. Tarihin, dil, örf ve adetler sanat ve edebiyat eserleri gibi kültür unsurları ulusal karakterin sürekliliğini gösterir bunların arasındaki bağın koparılması toplumda anomi ortamına sebeb olurki bunun sonucunda ise sosyal yabancılaşma ve çözülme baş gösterir.
EĞİTİM SİSTEMİ
Eğitimden beklenen şey insan davranışlarının olumlu yönde değiştirmesidir dolayısıyla eğitim bir toplumda ne kadar çok toplumsal bütünleşmeye hizmet ediyorsa, kişileri olumlu yönlere kanalize ediyorsa toplumsal sermayeye ne kadar artı değer katıyorsa o kadar faydalı olur iyi eğitilmemiş kişiler terör örgütlerinin ağına daha kolay düşerki buda toplumun düzeni için sağlıklı olmayan bir durumdur.
PSİKOLOJİK NEDENLER
Kişisel becerisi yetersiz olan insanlar içinde bulundukları sosyal statüyü, rolü ve yeri beğenmezler toplum tarafından engellendiklerini sevgi saygı görmediklerini iddia edip asosyal kişilik özellikleri geliştirler ilgi görmek ve saygınlık kazanmak için saldırgan, şiddete dönük davranış kalıpları kullanırlar. Genel bir terörist profili çıkarmak gerekirse düşük zekalı ,içine kapanık sadist, diğer insanlarla normal ilişkiler kurmakta zorlanan bir tiptir. Böyle tipler terör örgütlerinin ağına düşerek onların maşası durumuna gelir.
TERÖRİZMİN AMAÇLARI
Terörizm ne bir konveksiyonel savaş şekli, ne adi bir suç nede iletişim araçlarına yarayan gelişigüzel bir deliliktir. Terörizmi farklı kılan en önemli özelliği onun belirli politik amaçlara erişmek için kullandığı kendine has stratejisidir. Terörizmin amaçlarını şu şekilde sayabiliriz :
1-Terörist kendi amaçlarına uygun tepkiler oluşturmaya çalışır:Herşeyden önce terörizm zayıfın güçlüye karşı kullandığı bir stratejidir. Bir yazarın dediği gibi, “Terörizm politik bir ju-jitsu’dur”. Bir ju-jitsu ustası nasıl rakibini üzerine çekip onu kendi ağırlığıyla yere fırlatırsa terörist te aynı amaçla devletin tepkisini üzerine çekmeye çalışır. Terörist , devleti baskıcı bir tepki göstermeye zorlamak suretiyle a-) Şimdiye kadar politik olarak ilgisiz olan halkı , devlet aleyhine çevirmek ,b-) Bu baskıcı yaklaşım ile devletin kaynak,istek ve enerjisinin tüketmek ister.
Bu stratejinin en güzel örneği cezayir kurtuluş savaşıdır bu savaş 1950 lerde ufak bir milliyetçi grup tarafından başlatıldığında , fransadan ayrılmak gibi bir istekleri yoktu ancak cezayir kurtuluş cephesi (NLF) gelişi güzel bir şiddet ve bombalama eylemine başlayınca ,fransız yetkilileri mevcut askeri güçlerini arttırıp ve her şeyden önemlisi Cezayirli Müslüman askerlere ülkeden sürüp, yerlerini “saf” Fransızları aldılar bunun sonucu olarak Cezayirlilerle Fransızlar arasında ayrımlar hemen ortaya çıktı cezayir milliyetçiliği gelişip dünya kamuoyu desteğini kazandı ve Fransızlar davayı daha başından kaybettiler.
2- Terörist reklam arar eğer tepki başarılı olacaksa , teröristin bir kamuoyu oluşturması gerekir. Bu yüzden terörist, hareket gösterişli, dramatik olmalı ve şehirleşmiş bir mevkiide gerçekleştirilmelidir. Mao ,Guevara gibi liderlerin savunduğu kır gerilla savaşı doktrininin modern terörist strateji ile pek az benzerliği kalmıştır.
3-Terörist sosyal düzenin yıkılmasını hedefler: terörist için panik ve korku , en az baskı kadar kullanışlıdır hükümetlerin varlıkları, vatandaşlarına adalet, düzen ve korkularından arınmış bir dünya vermelerine bağlıdır. Hükümetler bu işlevlerini yerine getirmedikleri zaman halkın desteğini kaybederler bu yüzden teröristler bu düzeni, trenleri raylardan çıkarmak postaneleri bombalamak , kalabalık havaalanı bekleme salonlarını silahla taramak gibi eylemlerle bozmaya çalışmalarının yanısıra teröristler, devletin çaresiz kaldığı psikolojik bir panik ve kararsızlık ortamı yaratmaya da çalışır.
4- Terörist, tutukluların serbest bırakılması , fidye almak gibi belirli kazançlar sağlamaya çalışır :bir çok şehir gerilla grubu eylemlerini fidye parası alarak finanse eder ;mesela orta ve güney Amerika da Amoco, Peugeote ve Pepsi firmalarının yetkilileri kaçırılmış ve büyük miktarlarda fidye parası toplanmıştır.
5- Terörist, işbirliği yapmaya zorlamak ister:Bu amaç genellikle devlet destekli terörizmin bir özelliğidir.Buradaki amaçta tepkinin kendisidir devlet bu şekilde davranarak istenmeyen faktörleride ortadan kaldırır ama bunun yanısıra, gece yarısı sorgulamaları işkence ve esrarengiz şekilde yok olma söylentileri yayılır, böylece birkaç siyasi muhalifi ortadan kaldırararak devlet korkuya dayalı bir işbirliği atmosferi kazanmış olur.
6- Terörist, düşmanı cezalandırmaya çalışır: Bu ve bir önceki amacın yöneltildiği kişi ve kurbanlar çeşitlidir.
Teröriste göre devlet kendine haksızlık etmiş ,halk kayıtsızlık gösterip ihanet etmiştir. Terörist grubun elemanlarıda ihaneti cezalandırıp disiplini sağlar.
TERÖRİZMİN ARAÇLARI
Terör örgütleri belirledikleri amaçlarına ulaşabilmek için şehir ve kırsal alanlardaki silahlı örgütlenmeleri sayesinde değişik eylem şekillerine başvurmaktadır. Örgütlerin başvurdukları eylem planlarından bazıları basit, bazılarıysa daha karmaşıktır. Bir eyleme başvurmadan önce o eylemi yerine getirebilecek kişi ve yöntemleri iyi hesaplamak gereğini vurgulamaktadırlar.
Terör örgütlerinin kullandığı araçlar şunlardır :
1-)Saldırı: Soygun yapmak, tutuklu olan örgüt mensuplarını kurtarmak, patlayıcı madde, silah ve mühimmat ele geçirmek için düzenlenen eylemlerdir.
2-)Baskın: Devleti ve otoriteyi temsil eden kuruluşlara yönelik rahatsız etme, cezalandırma, silah ve benzeri türde malzeme elde etme gibi amaçları güden eylemlerdir.
3-)İşgal: Genelde propaganda amaçlı olarak , bu amaca hizmet edecek nitelikteki yerlerin belli bir süreyle işgal edilmesi eylemidir.
4-)Pusu kurma: Başta güvenlik güçleri olmak üzere kırsalda ve şehir içerisinde devleti ve otoriteyi temsil eden kişilere gece veya gündüz ani şekilde düzenlenen saldırılardır.
5-)Sokak eylemleri: Yasal bir gösteriyi kullanarak veya yasal olmayan bir gösteri düzenleyerek, provakatörlerin gösteriye dahil olan diğer kişiler ile güvenlik kuvvetlerini karşı karşıya getirmeyi amaçladıkları eylemlerdir.
6-)Grev ve lokavt eylemleri: Terör örgütlerinin yasal uzantıları veya yönetiminde etkin oldukları işçi sendikaları, öğrenci dernekleri gibi kuruluşları vasıtasıyla kendi insiuyatifleri doğrultusunda eylem yapmalarıdır.
7-)Silah ve cephane depolarının soyulması: Örgütler malzeme temin etmek amacı ile çeşitli sivil birimlere ait tesislere saldırmaktadırlar. Özellikle maden ocakları ve yol inşaat şirketlerinin depolarında işin gereği patlayıcı madde bulunması buraları örgütlerin hedefi haline getirmektedir.
8-)Finans sağlamaya yönelik eylemler : Terör örgütleri yasal olmayan faaliyetlerin devamı malzeme temini, alt yapı eksiklikleri gibi örgütsel yapının işlevi açısından gerekli konularda ihtiyaç duyulan finans eksikliğini gasp ,soygun gibi eylemlerle gidermeye çalışırlar. Bu amaçla banka, işyeri, para nakli yapan araç ve kişi soygunlarını gerçekleştirirler.
9-)Mahkumların kurtarılmasına yönelik eylemler: Terör örgütleri, tutuklu olan yandaşlarını hapishanelerden kurtarmak için çeşitli şekillerde eylemlere başvururlar.
10-)Adam öldürme: Örgütler; casus, işbirlikçi, işkenceci, polis, ihbarcı gibi bir çok kişiyi çeşitli nedenlerle öldürdüğü gibi, tanınmış politik veya popüler şahıslara yönelik daha çok propaganda veya intikam amaçlı öldürme eylemlerine başvurmaktadırlar. Bunun yanında değişik amaçlara yönelik olarak toplu katliam veya hedef gözetmeksizin öldürme eylemlerine de rastlanmaktadır.
11-)Adam kaçırma ve rehin alma: Örgütler yandaşlarının kurtarılması yapıldığını öne sürdükleri işkencelere son verilmesi, propaganda yapmak, protesto da bulunmak gibi çok değişik amaçlı sonuçlar elde etmek için, tanınmış siyasi ve popüler kişilerin, işadamlarının kaçırılması diğer bir eylem şeklidir.
12-)Sabotaj türü eylemler: Sabotajın amacı, stratejik veya ekonomik açıdan önem taşıyan bir yerin veya bir hedefin yok edilmesidir.
13-) Propaganda mahiyetinde eylemler: Örgütler yapmış oldukları her türlü eylemleri normal medya kanallarını kullanmak, eğer bu sağlanamıyorsa kendi imkanları çerçevesinde oluşturacakları matbaalarda dergi, gazete, el ilanı, bildiri gibi şekillerde halka duyurmayı hedeflerler. Geniş açıdan bakıldığında ise örgütlerin yapmış oldukları bütün eylemler propaganda niteliğindedir.
14-) Psikolojik savaşa dayalı eylemler: Psikolojik savaşın bir bölümü kitle haberleşme araçları ve fısıltı gazetelerinin kullanılmasına dayanan bir eylem takdiğidir.Bu tür eylem şekillerinden amaç; devleti ve devletin temsil otoritesini temsil eden simgeliyen kurumlarda çalışanların morallerini bozmak ve zayıf düşürmektir.Butür eylemlere, asılsız bomba ihbarı asılsız eylem planlarının güvenlik güçlerinin eline geçmesini sağlamak örnekleri verilebilir.
TERÖR ÇEŞİTLERİNİN SINIFLANDIRMASI
Terör hareketleri çeşitli yönlerden sınıflandırılabilmektedir. Dönmezer bu sınıflandırmayı şu şekilde yapmıştır:
1) İç Tedhişçilik, Milletler Arası Tedhişçilik
2) Adi Hukuk Çerçevesinde Tedhişçilik, Siyasi ve Sosyal Tedhişçilik
3) Doğrudan Doğruya ve Dolayısıyla Tedhişçilik
4) Bireysel Tedhişçilik, Hükümetler ve Devletler Tarafından Yapılan Tedhişçilik
Bir diğer kategori ise;
1) Şahsi amaçlar için yapılan hareketler
2) Askeri amaçlar için yapılan hareketler
3) Politik amaçlar doğrultusunda yapılan hareketler
Şeklinde bir kategoriler görmekteyiz.
TERÖR ÖRGÜTLERİNİN İDEOLOJİLERİ
Teröristlerin ideolojilerine bakılmadan, terörizm hakkında hiçbir teori tam olarak anlaşılmaz. Terörizm ideolojilerinin Milliyetçilik, Anarşizm, Nihilizm, Sağ Politika, Sol Politika, Dini Kaynaklı Terörizm ve Kapitalizm-Liberalizm ve Demokrasiye Dayanan İdeolojiler olarak kategorileştirebiliriz.
MİLLİYETÇİLİK
Kendi kendini idare etmek isteyen ayrı ve belirgin bir insan grubuna ait olma hissi politik ve ekonomik sistemlerin ayrılmaz bir parçasıdır. Toplumun, derebeylik, prenslik gibi, çoğunda aynı dil ve inançların paylaşıldığı küçük üniteler etrafında toplandığı bir ulus öncesi dönem vardır. Milliyetçiliğin gereği olan faktörler, genellikle uzun süre gizli kalıp, ancak ortak bir tehdit olduğu zaman ortaya çıkarlar. Benzeri olarak, bir millet oluşturmak için girişilen çabalarda ulus öncesi ve anti milliyetçi refleksler ile karşılaşılır. Bu, üçüncü dünya ülkeleri ve özellikle, sömürge öncesi toplumun bir milliyetçilik ve kesin coğrafi sınırlar çerçevesinde değil, kabile bağları ve belirsiz kabile sınırları çerçevesinde toplandığı, Afrika ülkelerinde görülen bir durumdur. Milli benliğin ortaya çıkmaya başladığı ülkelerde teröristler kendilerini “Ulusal Bağımsızlık Savaşçıları” gibi göstermeye çalışırlar ki bu daha çok Qubec ve Bask da görülmüştür. Bu durumda terörist kendini milliyetçi olarak göstermeye çalışır.
ANARŞİZM
Anarşizm, tüm devlet otoritesini yok etme isteğine dayanır. Buna göre insan özünde iyidir ve kendi başına bırakılırsa her türlü sorununu çözebilme yeteneğine sahiptir. Kötülük, birinin ötekini yönetmesinden kaynaklanmaktadır. Anarşizm ile terörizm arasında uzun bir tarihsel bağ vardır. Çünkü terörizmin bir çok doktrin ve tekniği ilk olarak bir grup Rus anarşisti- Kropotkin, Bakunin, Nechaev tarafından ileri sürülmüştür. Kropotkin’e, göre ihtilalci terörizm “eylem ile propaganda” dan başka bir şey değildir. 1890 ve 1900’ lerin başlarında bir çok Amerikan terörist prototipleri anarşistlerden oluşmaktaydı. Anarşizm bugün de Amerika’daki özgürlükçü harekette ve Almanya’daki gençlerin ağırlık taşıdığı Yeşiller Partisi’nde gelişme ortamı bulmaktadır.
NİHİLİZM
Nihilizm, kelime olarak hiçbir şeye inanmamak hiççilik anlamlarına gelmektedir. Anarşizmin aksine Nihilizm insanlar için hiçbir mutlu gelecek görmez ve belli bir değer sistemi ile çalıştığından dolayı, riyakar, iki yüzlü ve sahte kabul ettiği mevcut düzeni yıkamaya çalışır. Nihilizm terörist ideoloji olarak çıkması en iyi Amerikan Weathermen grubunda görülür.
MARKSİZM-LENİNİZM-MAOİZM
Dünyada terör örgütlerinin ideolojik temelini genellikle Marksizm-Leninizm-Maoizm kaynaklıdır. Kominizm adı genellikle terörizm ile anılmış ideolojik- felsefi yönünden çok bu yönü ile tanınmıştır. Kominizm 1917 Bolşevik ihtilali ile birlikte dünya tarihinde kanlı bir şekilde yerini almış, etki alanı içerisinde kalan her yere bu özelliğini taşımıştır. Ruhunda devrimcilik ruhunu taşıması, insanları yaşadıkları sisteme teşvik ve silahlı mücadeleye yöneltmesi terör ile özdeşleştirilme sonucunu beraberinde getirmiştir. Uzun süre varlığını hissettirmiş olan bu kavramın temelinde; sınırsız, sınıfsız, özel mülkiyetsiz, her bakımdan eşit bir toplum bulunmaktadır. Dar anlamda kominizm; üretim araçlarının kamu malı haline getirildiği bir sistemi ifade eder. Marks ve Engels toplumlarım zamanla birbirini izleyen aşamalardan geçeceği teorisini ortaya atmışlardır. Her tarihi aşama ekonomik sistemle belirmiştir. Her aşamada toplumu oluşturan çeşitli kuvvetler, kurulu düzene ayaklanarak toplumun bir sonraki aşamaya geçmesini sağlarlar. Terör tarihin akışı içinde sosyalist döneme geçişin kaçınılmaz olduğunu belirtmesine rağmen Marks ve Engels sonrada Lenin tarihin doğal hareketinin silahlı mücadele ile hızlandırılabileceğine inanmışlardır. Bunun sonucunda da şartların uygun olduğu zamanlarda ve yerde devrimin suni olarak oluşturulması yani silahlı mücadelenin başlaması fikrini ileri sürmüşlerdir. Şiddet, ideolojinin bir unsuru olarak kabul edildiğinde Marksist-Leninist kökenli tüm örgütlerde devrime uygun şartların oluşturulabilmesi için şiddet yani terör kaçınılmaz olmuştur.
DİNİ KAYNAKLI TERÖRİZM
Terör olgusunun ortaya çıkmasına neden olan ideolojik temellerden biri de din duygusudur. Din olgusu tarihin her dönemindeki etkinliği ile kendini göstermiştir. Burada sadece yaygın dinleri anlamak yanlış bir kanıdır. Bu yaygın dinlerin yanında yaygın olan inanışları da dikkate almak gereklidir. Son yılarda dünya gündemine din terörü olgusunu getiren unsur, İran ve Ortadoğu’daki gelişmelerdir. Özellikle Filistin davasının savunuluculuğu etrafında bazı yapılanmalar şiddet unsurunu taşımaktadır. İran’da 1979 yılında meydana gelen İran İslam Devriminden sonra din motivasyonlu terör hareketlerinin arttığı gözlenmektedir. Dünyada İslam kimliği taşıyan ve teröre baş vuran kişiler ve örgütlerinin daha çok kendilerine karşı yapılan ve işgal yada haksızlık olarak nitelendirilen davranışlara bir tepki olarak ortaya çıktıkları, doğrudan mücadele edecek güçlerin olmadığı yerlerde dolaylı mücadele unsuru olarak şiddet eylemlerini tercih ettikleri görülmektedir. Özellikle Ortadoğu’da bulunan ülkelerin yönetimlerinin halkın inanç, kültür ve değer yargılarına ters düşen uygulamaları, diktatörce bir yönetim içerisinde halkın ezilmişliği gibi bir çok neden bu ülkelerde yaşayan kişileri kendi yönetimlerine ve bu yönetimleri destekleyen dış güçlere karşı mücadele içerisine itmektedir. Bu mücadele zaman zaman şiddet eylemleriyle birlikte kendini göstermekte teröre varan uygulamaları beraberinde getirmektedir. Din kaynaklı terörü sadece İslam dinine mal etmek doğru değildir. Bu durum batılı ülkeler ve batı basını tarafından özellikle göz ardı edilmektedir. Ancak bugün Balkanlar, Karabağ ve birçok yerde meydana gelen olaylara baktığımızda Hıristiyan din motivasyonu arkasına sığınılmak suretiyle işlenen cinayetler terör acısından göz ardı edilemez. Din kaynaklı teröre son yıllarda Japonya’da rastlanmaktadır.
KAPİTALİZM-LİBERALİZM KAYNAKLI TERÖRİZM
Kapitalizm; Batı dünyasında 15-16.yüzyıldan itibaren feodalizmin çözülmesi ile onun yerine geçmeye başlayan 18-19.yüzyılda hakim iktisadı örgütlenme haline gelen, sermayenin egemenliğine dayalı toplumsal aşamaya verilen addır. Liberalizm ise hür ve serbestlik fikirlerini benimseyen bu yüzdende başkalarının hürriyetlerine saygılı olan kişinin tutumudur. Doktrin olarak iktisadi, siyasi bir anlayış olup genel çıkarların özgürlüklerin en sonuna kadar genişletilmesini devletin etkisinin daraltılmasını savunur. Çağdaş Liberalizm özel mülkiyete dokunulmaması şartıyla devletin üretime yön vermek amacıyla planlı müdahalesini kabul eder. Liberalizmin aşırılığı Kominizm, Sosyalizm gibi özel mülkiyetin kaldırılmasını ön gören akımların çıkmasına neden olur. 20.yüzyılda Kapitalizm, Liberalizm ve Demokrasi Batının kendi dışındaki dünyaya ihraç etmeye çalıştığı değerler olmuştur. Bu değerlerin özellikle NATO bünyesi ülkelerde ve üçüncü dünya ülkelerinde yaymaya çalışmışlardır. Ayrıca bu ülkelerin Sosyalist Doğu Bloğuna kaymaması için gayri resmi bir yapıda örgütler kurarak sol teröre karşı sağ terör ve İslamcı terör teşvik edilmiştir. Kapitalist ülkelerin yönetimleri sermaye birikimini elinde bulunduran çok uluslu şirketlerin etkisinden kurtulamamaktadır. Özellikle, ABD, İngiltere, Almanya petrol şirketlerinin çıkar kavgaları diğer ülkelerde ihtilallere ve iç çatışmalara dönüşebilmektedir.
TERÖRİZMİN PSİKOLOJİSİ
Terörizmin kökleri modern hayatın içine kadar sokulmuştur. Son otuz yıl içerisindeki gelişmeler sonunda güçlenmesine rağmen, ideolojisi son iki yüz yıldan beri gelişen politik düşünceden kaynaklanmaktadır. Ancak, terörizm kadar önemli olan bir şey daha vardır ki o da terörizmin psikolojisidir. Ne yazık ki hiçbir teröristin kendini deneysel bir nesne olarak sunmaması sonucu, teröriste tamamen uyan bir terörist psikolojisi tam olarak belirlenememiştir. Buna rağmen bir takım çalışmalarda yapılmıştır. Bütün teröristlerde kişisel beklentiler çok önemli rol oynamaktadır. Özellikle psikolojik bir teşvik açısından terör örgütleri mensuplarına çeşitli unvan ve makamlar vermek suretiyle, duygular tatmin edilmekte, aynı zamanda örgüt içi disiplinde verilen bu unvan ve rütbeler ile sağlanmaya çalışılmaktadır. Genel olarak bir terörist profili çizmek gerekirse bu şöyle tasvir edilebilir: terörist içe dönük bir kişilik yapısına sahiptir, teröristler normal insanlara göre asosyal başkalarıyla ilişki kurmakta zorlanan soğuk ve zayıf kişiliklerdir, teröristler sadist ve mazohistik karakter çizgilerini taşırlar, terör eylemine katılan insanlar diğer insanlara göre daha düşük bir zeka seviyesine sahiptir ancak lider kadrosu bu sayılan özelliklerin tam tersi yaratılışta yani zeki ve başkalarını kullanma ve yönlendirme konusunda büyük yeteneği olan insanlardır.
TERÖRİZM TEORİLERİ
Terörizm ortaya yeni çıkmış bir kavram değildir ancak etkisi yeni olup, uluslararası kamuoyunun dikkatini üzerine çekmeyi başarmıştır. Terörizmin aynı anda birçok tipi mevcuttur ve bu yüzdende bu olaya, bütün çabalara rağmen objektif bir tanımlama getirilememektedir. Buradaki en büyük zorluk bir değer yargısında bulunmak ve kişisel ilgiden kaçınmaktır. Ancak bunu gerçekleştirmek çok zordur. Çünkü bir terör eyleminde hepimizin suç ortağı, kurban veya hatta olayın faili olma ihtimali vardır. Ahlaki ve politik değerlendirmeler, konuyu bulandırmakta ve eylemleri başarılı olduğu taktirde bugünün teröristleri yarin özgürlük savaşçısı kabul edilebilmektedir.
Mc Clure’e göre terör başlıca beş teoriden hareket etmektedir:
1) Sömürge İdaresine Karşı Direnme: Örneğin Cezayir ve Doğu Afrika Mücadeleleri uluslararası kamuoyu sağlamak suretiyle zaferle sonuçlandırıldıktan sonra tarihe gömülüp unutulmaya yüz tutan tek terör tipi budur.
2) Ayrılıkçılık: Sömürgeciliğe karşı direnmeye benzer ancak etnik bir temele dayanıp, aralarında politik farklılıklar vardır. Bask ve Porto Riko mücadeleleri bu türün tipik örnekleridir.
3) İç Politika: Fidel Kastro ve Mao Zedung ilk zamanları örneğinde oldukları gibi ülkenin politik kavram ve politik ilişkilerini değiştirmek amacıyla ülke yönetimini içten ele geçirme çabalarıdır.
4) İdeolojik: Örneğin Tupamaros, Kızıl Tugaylar Baader-Meinhof, Weather yer altı örgütü bu türün en tehlikeli ve ilginç olan tipidir.
5) Dış İşgali Destek: Altmışlı yıllarda Vietnam örneğinde olduğu gibi dış işgali destek amacıyla oluşmuş olabilir.
Salert’e göre ise dört terör teorisi vardır:
1) Olson Teorisin: Bu teoriye göre mevcut toplumsal şartlardaki en iyi seçenek ihtilaldir.
2) Psikolojik Teori: Bu teori genel olarak engellenme ve şiddet ilişkisine dayanır. Bu teori bir problemi sosyal çevreden çıkarıp kişiliğe iter.
3) Sosyal Sistemin Dengesizliği Teorisi: Bu bir sistem yaklaşımıdır. Geçerliliği anomi indeksi alarak seçilen değişkenlere bağlıdır (ideolojik faaliyetlerin artması, silahlı kuvvetler, genel ve politik suçlar, intihar olayları)
4) Marksist Teori: Uzun tarihi geçmişi çeşitli şekilde yorumlanmasından dolayı bir senteze varmak zordur. Yorumları çeşitli yönlerde gelişmiştir.
MODERN TERÖRİZMİN ORTAYA ÇIKIŞI
Politik amaçlara ulaşmak için kontrollü korku ve şiddet kullanılması yöntemleri her zaman mevcuttur. Bunun en güzel örneği Fransız Terör Dönemidir. Bu günümüze göre mütevazı sayılsa da Robespierre ve yirmi bir arkadaşı yirmi yedi milyonluk bir kitleyi tehdit ,ispiyon ve giyotin gölgesi altında kontrol etmeyi başarmıştı.1950’lerde ise Amerika’da Wisconesin Senetörü Mc Carty, gizli vatan haini listeleri ile temelsiz iddialarla Amerika’da “Cadı Avı” atmosferi yaratmıştır. Bu iki durum da korku hükmetme taktiğinin güzel bir örneğidir. Tüm gücün tek bir otorite tarafından toplandığı durumun aksine, çok daha yaygın ve nüfuz etmiş bir haldedir. Çeşitli ve birbiriyle ilgisiz grupların ürünüdür. Liderleri devlet adamları olmayıp genellikle bilinmezler. Soğuk savaş gibi bu mücadele de uzun ve belirsizdir. Çağdaş terörizm beş faktörden kaynaklanır:
1) Kişisel kuvvetlerin çok zayıf kaldıkları son derece etkili süper güçler ve devlet polisinin ortaya çıkması.
2) İleri teknolojinin ortaya çıkması.
3) Teörist eylemlerin etkisini çok genişleten ileri haberleşme sistemi.
4) Modern hayatın, teröristlerin sivil halk arasına saklanmasına izin veren anonim özelliği.
5) Uçaklar, diplomatik binalar, elektrik santralleri, önemli tünel ve geçitler ve zengin iş adamları gibi kolay ancak önemli hedeflerin varlığı.
Geniş boyutlu siyasal şiddet olayları, önceleri belli ülkelerde (Almanya, Fransa, İtalya, Rusya) görülürken, ikinci dünya savaşından sonra yaygınlaşmaya başlayarak 1970’li yılların sonunda doruk noktasına ulaşmıştır. Sosyalist blok dışındaki ülkelerin büyük çoğunluğunun derinden etkileyen terör olaylarının özellikle Güney Amerika, Ortadoğu, Batı Avrupa, Afrika ve Asya ülkelerinde yönetimleri zaman zaman çok güç duruma düşürdü. Bu ülkelerin bazılarında (İsrail, Brezilya, Arjantin) toplumsal düzeni sarsan ve onu şiddet yoluyla değiştirmek isteyen terör eylemlerini önlemek amacıyla bir çeşit “Devlet Terörü” uygulandı ve terörizmin boyutları daha da genişledi.
ULUSLARARASI TERÖRİZM
Uluslararası terörizmin, BM Uluslararası Terörizm Komitesi‘ne göre tanımı şöyledir: Uluslararası boyutları da bulunan bir uzlaşmazlığın üzerine, bu uzlaşmazlığın arzu edilen yönde gelişimini sağlamak amacıyla bir üçüncü devletin sınırları dahilinde bir yabancının kendi uyruğunda bulunmayan bir başkasına uyguladığı şiddet ve baskıdır.
Bir başka tanımda ise, uluslararası terörizm: Terörizm eğer;
- Yabancılara veya yabancılara ait hedeflere yöneltilirse,
- Hükümetler veya birden fazla devletin beslediği,desteklediği unsurlarca yapılırsa,
- Bir yabancı hükümetin veya uluslararası örgütlerin siyasetlerini etkilemek için yapılırsa, uluslararası nitelik kazanır.
Değişen dünya dengeleri ve uluslararası ilişkilerdeki farklılaşmalar nedeni ile sıcak savaşlar yerini soğuk savaşlara bırakmıştır. Bu soğuk savaşın gereği olan psikolojik savaş içerisinde bulunan düşük yoğunluktaki çatışmalar terör kavramını da beraberinde getirmiştir. İki kutuplu dönemin sona ermesi, terör ve terörizm üzerinde de etkilerini göstermiştir. Bu etkiyi iki açıdan görmek gerekir. Birincisi, ABD gibi gelişmiş bazı ülkeler, terör ve terörizm ile mücadelede kendilerini daha özgür hissetmiş ve serbestçe davranmaya başlamışlardır. İkincisi de, iki kutuplu dönem sonrasında bu kutuplardan birine dahil olmanın kendilerine sağladığı avantajlardan yoksun kalan ve bu nedenle güvenliklerini daha çok tehdit altında gören az gelişmiş ülkeler, terör ve terörizmi düşük maliyetli bir savaşın aracı olarak terör ve terörizmle daha çok içice olmuşlardır. Psikolojik bir savaşın bir unsuru olan terörizm genel olarak geri kalmış veya gelişmekte olan ülkelerin içerisinde sosyal, ekonomik, kültürel gibi birçok alandaki eksikliklerin istismar edilmesine bağlı olarak zaten var olan yada suni olarak oluşması sağlanan ihtilalci fikirleri ve hareketleri belirli amaç için harekete geçirilmesi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Güçlü devletlerin etkin politikaları karşısında bir çıkış noktası bulamayan ve uluslararası kabul görmüş usuller içinde hakkını elde edemeyen bazı devletler terörü engelleri aşmada kullanacakları bir araç olarak görmektedirler. Güçlü devletlerde uluslararası alanda kendi politikalarını kabul ettirebilmek için ve rakiplerini etkisiz kılabilmek için terörü bir araç olarak kullanabilmektedirler. Terörün ve terörizmin, günümüzde ülkelerin çoğunu 1990 öncesine göre daha çok meşgul eden bir konu olarak gözükmesinin gerisinde bunları görmek gerekir. Öyle ki iki kutuplu dönem sonrasında devlet destekli silahlı terör NATO’nun yeni stratejik konseptinde en önde gelen tehdit unsurlarından biri olarak kabul edilmiştir.
Bugün artık, sadece bir ülkenin sınırları içinde kalmış, sadece o ülkede yaşayan insanlarla bağlantılı bir terör örgütü veya faaliyetinden söz etmek güçtür. Terör ve terörizmin ulusal ve uluslararası niteliğinin yanı sıra, uluslarüstü niteliği ön plana çıkmaya başlamıştır. Terörizmin büyük mali kaynakları gerektiren ticari yanı belirgin çok önemli bir uğraş niteliği kazanmasını uluslarüstü niteliği ile birlikte düşünmek gerekir. 1990 sonrasında, klasik terör örgütü ve faaliyetlerinin yanında yenilerin yer almaya başladığı söylenebilir. Nükleer, kimyasal ve biyolojik maddeler üzerinden, uyuşturucu üzerinden, iletişim üzerinden kurulup işletilen yeni terör örgüt ve faaliyetleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Tabiatıyla bu gelişme çizgisinin terör ve terörizmin ülkelerin bir bütün olarak ulusal güçlerini yok etme veya zayıflatma amacını daha çok öne çıkardığını söylemeye gerek yoktur. Terörün günümüzde kazandığı yaygın ve yoğun görünüm ile içerik değişiminin sadece teröre muhatap ülkeleri etkilemediği her gün biraz daha küçülen dünyada giderek daha çok ülkeyi yakından etkileyeceği tartışma söz konusu olmaktan uzaktır.
Uluslararası terörizm niteliği itibariyle hür dünya ülkeleri için adeta uluslararası bir hastalık olup bu tehditle karşılaşan demokratik ülkelerin karşılıklı iş birliği yapmalarıyla çözülebilecek bir problemdir. Fakat bu çözüm için yapılan işbirliğinin ayrı bir uluslararası terör kaynağı oluşturduğu SSCB’nin dağılmasından sonra yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır.
Terörizmin iç ve dış bağlantılar sonucu belirli bir amacı gerçekleştirmek için mevcut yapının istismara açık yönlerinin kullanılmasıyla ortaya çıkartıldığı dikkate alındığında dış etkenlerin ağırlığı nedeniyle terörün tamamen önlenmesi veya terörsüz bir toplumun düşünülmesi gerçekçi olmayacaktır. Ancak hiçbir mevcut sorun terörle çözülemez ve çözülmesi düşünülemez. Çözüm getirmediği gibi terör olayları toplumlarda büyük bir tepki ve nefret uyandırmaktadır.
Ernest Renan’ın çözümlemesine göre Batıdaki ulus-devletlerin hemen hepsi toplumlarını homojenleştirmelerine yaramış olan toplu katliamların ve tercihlerin ürünüdür. Üçüncü Dünya Faşizmi,henüz bu evrenin içinde olduğu için terörü kullanmaktadır. Buna karşı modern batılı devletler toplumu yönlendirmek için propaganda ve eğitime daha fazla başvurmakla birlikte yinede gizlice teröre başvurmaktadırlar. Bunu da tehlikeli rejim muhaliflerine karşı ve toplum üzerinde yönlendirici etki yapacak hedeflere karşı provokasyon düzenleyerek yapmaktadırlar. Kısacası terör hem devlete karşı savaşanlar hem de bazı devletler tarafından etkili bir yöntem olarak dünyanın dört bir köşesinde uygulanmaktadır. Amaçlar farklıdır ama izlenen yol aynıdır.
KAYNAKÇA
1-) KİTAPLAR
AKILLIOĞLU, Tekin. İnsan Hakları Dersleri 1 A.Ü. S.B.F
ALTUĞ, Yılmaz. Terörün Anatomisi. İstanbul:Altın Yayınevi 1995
Ankara Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları Uluslararası Terörizm ve Uyuşturucu Kaçakçılığı. Ankara 1984
ASAF, Hüseyin. Ortadoğu da Devlet ve Terör. İstanbul 1990
BABÜROĞLU, Selahattin. Bunalım ve Devlet. Ankara.1989
BM ANTLAŞMASI.BM Enformasyon Merkezi. Ankara 1997
DEEDAT, Ahmet. Araplar ve İsrail. Çev: Süleyman GÜNDÜZ İstanbul 1990
DEMİREL, Emin. Dünyada Terör. İstanbul 2000
DURSUN, Davut. Ortadoğu Neresi? İstanbul 1995
ERGİL, Doğu Türkiyede Terör ve Şiddet Ankara 1980
MANAZ, Abdullah. Dünyada ve Türkiyede Siyasal İslam. İzmir 1998
MUMCU, Uğur. Kürt Dosyası. Tekin Yayınevi 1996
ÖZTÜRK, Osman Metin ve ÖZDAĞ,Ümit. Terörizm İncelemeleri.
Ankara. Avrasya –Bir vakfı 2000
PAZARCI,Hüseyin Uluslararası Hukuk Dersleri “Cilt 2” Turhan Kitabevi 1999
REED ,John. İhtilalci Meksika. Çev: Filiz ONARAN. Ankara Ekim Yayınları 1969
SANDER, Oral Siyasi Tarih İmge Kitabevi 1998
SOYSAL, İsmail Türkiyenin Uluslararası Siyasal Bağlantıları. Türk Tarih Kurumu Basımevi 1991
TAHERİ, Amir. Hizbullah: Kutsal Terörün İçyüzü. Çev:Hikmet BİLA. Milliyet Yayınları 1989
VAMIK, Volkan. Kanbağı: Etnik Gururdan Etnik Teröre. Bağlam Yayınları 1999
YILMAZ, Ejder. Hukuk Sözlüğü. Yetkin Yayınları 1996
YILMAZ, Veli. Terör Hukuku Avrupa Düzenlemesi. Tüm Zamanlar Yayınevi 1993
YUNUSOĞLU, Kürşat Devlet Güvenliği ve İstihbarat Ankara Emniyet Müdürlüğü Basımevi 1992
2 SÜRELİ YAYINLAR
AKBULUT,İlhan. Terör ve Tasnifleri Türk İdare Dergisi sayı 399 1993
ÇINAR, Özen. Ulusal Bütünleşme, Etnik Milliyetçilik ve Etnik Terörizm: İspanya ve Bask Sorunu Yeni Form Cilt6 Sayı:318 1995
DÜĞENCİOĞLU, Koray Terörün Yeni Oyuncakları Strateji Dergisi Sayı 9 1999
KUYAKSİL, Ali Uluslar arası Sistem ve Terör Polis Dergisi Sayı24 NO:147 2000
ÖZTÜRK ,Osman Metin. İrlanda Barışı ve Türkiye Açısından Bir Ön Değerlendirme. Finansal Forum 1998
ÖZTÜRK, Osman Metin Terör ve Türkiye: Uluslar arası Siyasal ve Hukuksal Düzenlemeler Işığında Bir İnceleme. Köksaf Sosyal ve Stratejik Araştırma Vakfı Cilt 2 2000
POLİS DERGİSİ. Yurt Dışı Raporları Sayı:22 .2000
SEÇGİN, Orhan. Terörizmin Yeni Türleri. Türk Polis Dergisi Sayı 22 Yayın no:142 (Ocak –Şubat –Mart) 2000
TOBB Doğu Sorunu, Teşhisler ve Tesbitler. Özel Araştırma Raporu 1995
3 GÜNLÜK YAYINLAR
HÜRRİYET
MİLLİYET
12 Ekim 2007 Cuma
ULUSLARARASI TERÖRİZM
zaman: 15:59
Etiketler: Uluslararası İlişkiler
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder